Bir grup bilim insanı ve araştırmacı Türkiye'de son yıllarda üniversite öğretim üyelerine, yazarlara, gazetecilere yönelik yürütülen saldırılar ve hükümet baskıları bir bildiri ile kınadı ve meslektaşlarına "Türkiye'de araştırma ve öğretim özgürlüğü" konusuna eğilecek uluslararası çalışma grubuna katılma çağrısı yaptı.
Metnin altında çoğunluğu Fransa'daki üniversitelerde akademik yaşamlarını sürdüren şu isimlerin imzası bulunuyor: Lille Üniversitesi'nden Deniz Akagül, Strasbourg Üniversitesi'nden Samim Akgönül, Rouen Üniversitesi'nden Salih Akın, l'Institut National des Langues et Civilisations Orientales'den (INALCO) Faruk Bilici, L'École des Hautes Études en Sciences Sociales'den (EHESS) Hamit Bozarslan, Diana Gonzalez, Cengiz Cağla ve Vincent Duclert, Türkiye tarihçisi Etienne Copeaux, L'institut d'Études Politiques de Lyon'dan Philippe Corcuff, Sciences Politiques Bordeaux ve Paris 1 Panthéon-Sorbonne Üniversitelerinden Yves Déloye, Sorbonne Üniversitesi'nden Gilles Dorronsoro, Strasbourg Marc Bloch Üniversitesi'nden Paul Dumont, Ragıp Ege, Eric Geoffroy, Gülçin Erdi Lelendais, Deniz Günce Demirhisar, Nancy Üniversitesi'nden Didier Francfort, Boğaziçi Üniversitesi'nden Zeynep Gambetti, Paris 7 Üniversitesi'den İclal İncioğlu, , Centre National de la Recherche Scientifique'ten Ali Kazancigil ve Lilian Mathieu, (CNRS/ENS), Nanterre Üniversitesi'nden Emine Sarıkartal, Bordeaux Üniversitesi'nden Ferhat Taylan ve Murat Yıldızoğlu.
Bildiride Ekim 2011'de Marmara Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Büşra Ersanlı, Belge Yayınları'nın editörü Ragıp Zarakolu, editör, çevirmen ve doktora öğrencisi Deniz Zarakolu'nun ve siyaset bilimi öğrencisi Büşra Beste Önder'in tutuklanmaları hatırlatıldı ve "Bu insanlara yöneltilen suçlamaların vardığı nokta, bağımsız entelektüelleri susturmak, araştırmacı, akademisyen ve öğrencileri tehdit etmek olmuştur" denildi.
Nisan 2009'dan beri keyfi tutuklamaların ve "terör örgütü üyeliği" suçlamalarının yaygınlaşmasıyla birlikte, Türkiye'de bağımsız araştırmalar yürütme, bunların sonuçlarını üniversitede yayma ya da kamuoyuyla paylaşma imkanının kendisi tehlikeye girdiğini belirten akademisyenler, sosyal bilimlerin özellikle de siyaset biliminin Türkiye'de verilen bu bilimsel ve entelektüel özgürlük mücadelesinde ağır bir bedel ödediğine dikkat çektiler.
Bildiride şu cümlelere yer verildi: "Bir ülkenin bilimsel ve akademik evrenini canlı tutan tüm kesimler, araştırmacılar, akademisyenler, çevirmenler, öğrenciler, hayatta kalmak için kendilerini sansürlemek ya da hakaret niteliğindeki gazete kampanyalarıyla, polisle, mahkemelerle, davalarla uğraşmak zorundadırlar. Bu kabul edilemez. Bizler de, araştırma ve öğretim özgürlüğü ilkesini, yani bizi onlara bağlayan şeyi, onlar için ve onlarla birlikte savunuyoruz."
* Uluslararası bir çalışma grubu girişimi çağrı metni için tıklayın.