-----------------
Halil İbrahim Ünal'ın, Türkiye/Ermenistan Projesini İyileştirme Diyaloğu'nun çalışmaları dahilinde çektiği kısa belgesel film
Ermenilerin Ararat'ı, Türklerin Ağrı'sı. Kutsal kitapların Kuh-i Nuh'u ya da Cebel ül Haris'i.
Eski Ahid'e inananlar için, Tekvin babında Nuh'un Gemisi'nin karaya oturduğu dağ.
Yanardağ.
"Türkler için yükseklik meselesi, Ermeniler için derinlik."
Dikine de olsa, dibine de olsa büyük bir dağ; yekpare halde birden bire yükselen, birden bire derinleşen.
5.137 metre.
İtalyan gezgin Marco Polo'nun 13. yüzyılın sonuna doğru "Hiçbir zaman tırmanılamaz" dediği; 9 Ekim 1829'da Frederik Von Parat 'ın, Polo'yu haksız çıkardığı yer.
Ağustos'ta bile +'ya çıkmayan soğuğuyla, doruğu dört mevsim karlı.
Ermenistan'da Ararat her yerde. "Evrenin merkezinde," hayatın içinde. İsimlerde, paraların üzerinde, amblemlerde, şaraplarda, dillerde, "Sis&Masis" diyen vizedeki damgada...
Ararat, Ağrı demek değil.
Herkes için anlamlı; ama Ararat farklı, Ağrı farklı.
Levon Ananyan'ın dediği gibi, "Bizim için Ararat'ın anlamını bilseydiniz, kamyonlarla onu buraya taşırdınız! Sizin için bir dağ orası, bizim için kökümüz!"
Halil İbrahim Ünal, Kültür Üniversitesi 3. sınıf öğrencisi. Ece Temelkuran'ın Ağrı'nın Derinliği kitabını okuduktan sonra belgeselinin konusunu buldu.
Erivan'a giderek Ararat'ın, Ermeniler için ne anlama geldiğini 9 dakika 10 saniyede anlattı. In the Shadow of Ararat/Ararat'ın Gölgesi'nde, simgeler üzerinden anlatıyor orayı. Bam telindeki bir dağ ve bir narla...
Geçtiğimiz yıl üç kez gitti Erivan'a. Erivan'ın sınır köyünde bir yaşlı kadın ve torunuyla, şehirde bir dede ve torunuyla konuştu.
Anlattılar.
Son gidişi filminin gösterimi için oldu. O taraf, gördüklerinde kendini buldu; sevdi. Bakalım bu taraf sevecek mi, anlayacak mı Ararat'ın ne demek olduğunu... 16 Nisan'da Boğaziçi Üniversitesi'nde filmin gösterimi olacak.
Ünal, "Aslında bu taraftan da, o taraftan da görünen tek şey hüzün" diyor.
Üç milyon nüfuslu Ermenistan'da insanların gözünde daimi bir hüzün var.
"Bir acının gölgesi her an her yerde karşınıza çıkıyor. Türkiyeli olduğunuzu öğrenen Ermeniler, ilk şaşkınlığı attıktan sonra, sonu mutlaka dostlukla biten ama 1915'e bir şekilde değen iyi niyet cümleleri kuruyorlar."
"Ama bu, kindar, kızgın, içe kapalı, milliyetçi bir hesap sorma değil. Geçmişin bilinmesini, acılarının tanınmasını istiyorlar. Belki onları acı birleştirdi ama şimdi geleceğe bakmaya çalışıyorlar."
Türkiye ve Ermenistan arasındaki en görünür engel kapalı sınır. Ama Ararat, o sınıra inat iki tarafı da kendi gölgesinin altında birleştiriyor. (IC)
* Fotoğraf galerisi için tıklayınız.