Türkiye'nin 13 yıl aradan sonra ilk kez konuk olarak katıldığı Arap Birliği Dışişleri Bakanları Konseyi'nin Salı günkü 162. oturumunda Suriye heyeti, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan konuşmasına başlayınca salonu terk etti.
İnternette paylaşılan videolarda, Dışişleri Bakanı Faysal Mekdad'ın başkanlığındaki Suriye heyetinin, Türkiye Dışişleri Bakanı Fidan konuşmaya başlarken salondan çıkışı gösteriliyordu.
مشاهد أوضح لمغادرة الوفد السوري قاعة الجامعة العربية عند إلقاء وزير خارجية #تركيا كلمته#سوريا#قناة_الحدث pic.twitter.com/O6jv4HJAJS
— ا لـحـدث (@AlHadath) September 10, 2024
Toplantı salonundan ayrılan Suriye heyeti, Fidan konuşmasını bitirdikten sonra geri döndü.
Suriye'nin onayı olmasa Fidan zirveye katılamazdı
Suriye heyetinin Fidan kürsüye çıkınca salonu terk etmesi, Şam'ın Türkiye'nin Kahire'deki Arap Birliği zirvesine katılmasını protesto ettiği anlamına geldiği şeklinde yorumlanması mümkün olsa da gerçek başka.
Türkiye, 2011'de bölgeyi kat eden ayaklanmalar sırasında aralarında Suudi Arabistan, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, Suriye ve Mısır'ın da olduğu birçok komşusuyla anlaşmazlığa düşmüş ve Arap alemiyle ilişkileri önemli bir bozulmaya uğramıştı.
Arap Birliği, sonraki yıllarda da Türkiye'nin Suriye, Libya ve Somali'deki askeri müdahalelerini sıkça eleştirmişti. Ancak Türkiye epeydir Birlik üyesi ülkelerle kopan diplomatik bağlarını yeniden kurmak için çaba gösteriyordu. 2020'de, Türkiye'nin Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) başkanı olduğu dönemde ilişkileri "normalleştirme" politikasına ön ayak olan Fidan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Mısır ve Suudi Arabistan ile bölgesel iş birliği ve ticaret anlaşmalarının imzalanmasına aracılık etmekte önemli rol oynamıştı. Fidan, Dışişleri Bakanlığı'nı üstlenmesi sonrasında, Türkiye'nin yeniden Arap Birliği üyeliğine alınan Suriye'yle ilişkileri iyileştirme çabaları kapsamında çalışmalarına hız vermişti.
Orta Doğuyu kapsamaya odaklı internet mecrası Middle East Eye'ın zirve protokollerine hakim kaynağının verdiği bilgiye göre, Türkiye'nin Kahire zirvesine katılımı, Suriye dahil diğer üye ülkelerin mutabakatla onay vermelerini gerektiriyordu. Sonuçtan, son zamanlarda iki ülke arasındaki "normalleşme" görüşmelerinin akim kalmasına karşın Suriye'nin, Fidan'ın zirvede boy göstermesine itiraz etmediği anlaşılıyor.
Fidan'ın zirveye katılımının önünü açan etmenler arasında Mısır Devlet Başkanı Abdülfettah es-Sisi'nin 12 yıl aradan sonra Ankara'ya yaptığı ilk ziyaretin yanı sıra Türkiye'nin, Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebul Geyt ve çeşitli Arap büyükelçileriyle toplantılar da dahil, sürdürdüğü diplomatik çabaların payı vardı.
Bu girişimler sonucunda Arap Birliği, "Türkiye'nin Arap devletlerinin içişlerine müdahalesi"ni araştırmak üzere kurulmuş olan komiteyi dağıttı ve konuyu zirve gündeminden çıkardı. Birlik, uzun yılların ardından 22 üyenin katıldığı zirve bildirisinde Türkiye'ye yönelik eleştirilere yer vermedi.
Diplomatik temasların önü açıldı, ama boş hayallere geçit yok
Sonuçta Türkiye, birliğin Dışişleri Bakanları Konseyinca Kahire'deki zirveye davet edildi ve davet süreci boyunca Suriye, Türkiye'nin katılımına itiraz etmedi ve böylelikle Türkiye-Suriye ilişkilerinin diplomatik düzeyde yeniden işlemesinin önü Ankara-Şam işbirliğiyle açılmış oldu.
Ancak, Suriye heyetinin jesti, Esad'ın Suriye topraklarındaki Türk Silahlı Kuvvetleri tamamen çekilmeden ilişkilerin "doğallaşamayacağı" tezinin Şam diplomasisine yol göstermeyi sürdüreceğini kuvvetle vurgulayarak, süreçte boş hayallere yer olmadığını uluslararası camiaya hatırlattı.
"İlişkilerin 'normalleştirilmesi'
gerekmez, doğal olması gerekir"
Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, 15 Temmuz'da Suriye genel seçimleri sırasında Türkiye'yle ilişkilerin iki komşu ülke arasındaki doğallığa iade edilmesine ilişkin olarak kendi tutumunu dillendirmişti.
ERDOĞAN'IN BEKLEDİĞİ YANIT GELDİ
Esad: "Teröristlere destek ve Suriye topraklarının işgalini görüşeceksek görüşelim"
Esad, aralarında asırlık bağların olduğu bir komşu ülkeyle ilişkilerinin doğası gereği normal olması icap ettiğini ileri sürmüştü.
"Bizim Suriye'de, bütün olup bitenlere karşın, çabasını vermekte olduğumuz doğal ilişkilere kavuşmak istiyorsak, işgal ülkeler arasındaki doğal ilişkilerin bir parçası olabilir mi? Terörizme destek vermek ülkeler arasındaki doğal ilişkilerin parçası olabilir mi? Bu imkansız." demişti.
Suriye Devlet Başkanı ayrıca, Türkiye ile doğal ilişkilere kavuşmak için işgal, terör, uluslararası hukukun ihlali, komşu olsun olmasın diğer devletlerin egemenlik haklarına saygısızlık türünden tüm anormal unsurların ele alınıp ortadan kaldırılması gerektiğini vurgulamıştı. .
"Anormallikler ortadan
kalkınca doğallık geri döner"
Esad, "Anormallikler ortadan kalktığında ilişki, normalleşmeden, zorlayıcı önlemler olmadan ve hükümetlerin görüşü olmadan normal olacaktır. Doğal olarak savaştan önceki haline dönmeye doğru ilerleyecek[tir]" dedi.
"Üstelik, bu doğal ilişkiler, Türk yetkililerin bahsettiği sınırların korunmasının, daha önce olduğu gibi, bu doğal ilişkilerden kaynaklandığının ve sınırların sakin olduğunun kanıtıdır. Suriye, sınırın her iki tarafının güvenliği ve terörle mücadele konusunda çeyrek asırdan fazla bir süredir taahhütlerine her zaman sadık kalmıştır. Biz Türkiye ile normal ilişkiler meselesine böyle bakıyoruz.”
(AEK)