“Hedef kitlemiz Arap Alevi Kadınlar başta olmak üzere, aynı baskılara maruz kaldığını bildiğimiz bütün kadınlar.”
Arap Alevi Kadın Meclisi tarafından çekimleri başlanan Arap Alevi Emekçi Kadın Belgeseli’nin ilk fragmanı yayınlandı.
Antakya, İskenderun, Adana ve Ankara'da yaşayan Arap Alevi kadınların yaşamını, dilini, kültürünü ve görünmeyen emeğini konu alan belgesel, savaşı en çok hisseden kadınların, bedenlerini bir savaş ganimetine dönüştürülmesine ve erkek egemen sisteminin tahribatlarına dikkat çekmek istiyor.
Belgeselin Temmuz 2017’ye kadar bitirilmesi ve ilk gösteriminin Hatay Samandağ'da gerçekleştirilecek Evvel Temmuz Festivali’nde yapılması planlanıyor.
Film ekibi Dicle Paşa, Pırıl Kurtdere, Sinem Küçük ve Behiye Erinç Taş'tan oluşuyor. Ekipten Paşa, Kurtdere ve Küçük bianet’in sorularını yanıtladı.
Merhabalar, önce kendinizi ve filmi çeken ekibi tanıtır mısınız?
Film ekibi, 3 yıl önce bir araya gelen Arap Alevi Kadın Meclisi üyelerinden oluşuyor. Bu ekip tüm kadınların toplumda ikincilleştirilmesine erkek egemen sisteme karşı çalışmalar yürüten bir ekip.
Arap Emekçi Kadınlar belgeselini çekmeye iten koşullar nelerdi?
Arap Alevi kimliğimizin yanı sıra kadın kimliğimizden ötürü maruz kaldığımız problemleri görünür kılmak adına bu çalışmaya başladık. Devlet politikalarıyla asimile edilen Arap Alevi toplumunda dil ve kültür inşasıyla bir öz-buluş yaratma amacı güdüyoruz. Yazılı olmayan bir tarihe sahip bizler için ulaşılabilecek ve kayıt altında olacak bir çalışma amacımız.
Kadının toplumdaki konumunu, sömürülen emeğini, bilinmeyen hikayelerini anlatma yolu olarak bu belgeseli çekiyoruz.
Biraz belgeselin içeriğinden bahsedebilir misiniz?
Geçimini çoğunlukla toprak işçiliğiyle sağlayan Arap Alevi kadınlar olarak tarlada, narenciye işçiliğinde, fabrikalarda, hayvancılıkta, dokumacılıkta vb. emek var etmenin yanı sıra ev içinde de toplumsal rollerin dayatılmasına maruz kalıyoruz ve emeğiz görülmüyor. Ev ekonomisine eşit katkı sağlayan kadın ve erkek ev içinde eşit bir emek var etmiyor. Örnek verecek olursak; tarlada birlikte çalışan kadın ve erkek ev işlerini bir arada yürütmüyor ve erkek ev içinde katkı sağlar ise toplum tarafından etiketleniyor.
Belgeselde tüm bunları işliyoruz ve gerçek hayattan örneklerle gösteriyoruz.
Filmi çekerken zorluk yaşadınız mı?
Bu belgeseli kendi imkanlarımızla çekiyoruz. Bu sebeple maddi sıkıntılarımız oluyor. Bu sebepten ötürü belgesel projesini “İndiegogo”ya yükledik; bağış usulü destek almaya çalışıyoruz.
Farklı bölgelerdeki pek çok kadına ulaşmaya çabaladığımız için ulaşım sıkıntısı yaşıyoruz. Toplumsal baskılara ve devlet baskılarına maruz bırakılan kadınların “oğlum kızar”, “kim izleyecek”, “ya başımıza bir şey gelirse” gibi kaygıları sebebiyle çekimlerde sıkıntılar yaşıyoruz. Zaten zor şartlar altında çalışan kadınların çekimlerinde, bir de çekim sırasındaki zorlu mevsim koşulları sebebiyle sıkıntılar yaşıyoruz.
Filmin ilk fragmanı yayınlandı ve genel olarak çevreden nasıl tepkilerle karşılaştınız?
Fragman umduğumuzdan daha geniş bir kitleye ulaştı. Olumlu tepkiler alıyoruz. Özellikle kadınlardan çok güzel geri dönüşler alıyoruz ve bu bizim için oldukça önemli. Kadın dayanışmasını tam olarak hissetmenin verdiği duygu tarifsiz. Arap Alevi toplumundaki kadınların da fragmanı izledikten sonra “kendimizi bulduk içinde, evimizin içi gibi” ifadeleri amacımıza yaklaştığımızı hissettiriyor.
Filmin belli bir hedef kitlesi var mı? Varsa hedef kitlenizde ne gibi bir etki bırakmasını düşünüyorsunuz?
Hedef kitlemiz Arap Alevi Kadınlar başta olmak üzere, aynı baskılara maruz kaldığını bildiğimiz bütün kadınlar ve elbette kadınların maruz kaldığı sorunların sadece kadınları ilgilendirmediğini anlatmak istediğimiz herkes.
Hedefimiz, kadın eliyle gelecek olan özgürleşmeyi kendi toplumumuzdan başlayarak örmek. Kadınların sesine ses olmak.
“علي صوتك يا إختي
"(3alli Sowtik Ya Ikhti!) Sesini Yükselt Kız Kardeşim! ” (OÜ/ÇT)