Özellikle polisin "AB uyum yasaları" yayınlanalı beri sistemli bir kampanyayı andıran bir şekilde "suçlardaki artışı" gerekçe göstererek "eski yetkilerini geri istediği" biliniyor. Son aylarda bazı mitinglerde ve cenaze törenlerinde kimi gruplar "Kahrolsun AB" sloganları atıyordu. Türkiye, özgürlüklerin benimsenemediği ve içselleştirilemediği bir ülke olmaya ne yazık ki devam ediyor. FB-GS maçında yaşanan ve Batılı ülkelerde her zaman görülen vandalizm türü olaylar bile, özgürlüklerin budanmasına gerekçe oluşturabiliyor.
İlgili yasa önergesinin çıkması halinde hak ve özgürlüklerin büyük zarar görmesi kaçınılmaz. Zira, kolluk makamlarının özgürlükleri böylesine etkileyen bir yetkiye ölçüsüzce sahip olması, gerçekte bu yetkinin kullanılmasının yargı denetiminden uzaklaşması tehlikesini beraberinde getiriyor. Türkiye'deki kolluğun eğitim seviyesi ve özellikle politik tutumu düşünüldüğündeyse bu tehlike daha da yakıcı.
Ceza yargılaması önlemleri
Ceza yargılamasının doğru ve adil yapılabilmesi bakımından veya sonuçta verilen kararların uygulanabilmesini sağlamak için henüz bu faaliyet sırasında bazı önlemlere başvurulması kaçınılmaz.
Bu amaçla bir sanık henüz yargılanırken tutuklanıyor; bu kişinin kullandığı sanılan sözgelimi bir nesneye -tabanca, elektronik eşya, vb.- el konulabiliyor ya da böyle bir nesnenin ele geçirilebilmesi için bu kişinin üstünde, aracında, meskeninde veya işyerinde arama yapılabiliyor.
Çeşitli durumlarda akla gelen bütün bu ceza hukuku işlemlerine "Ceza Yargılaması Önlemleri" denilir. Tutuklama, el koyma ve arama, ceza yargılaması önlemlerinin en önemlileridir. Ceza yargılaması kadar ceza yargılaması önlemleri de kişinin hak ve özgürlüklerini yakından ilgilendirir.
Her önlemde başta kişinin bedensel (fiziksel) özgürlüğü, mülkiyet veya zilyetlik hakkı üzerinde kısıtlamalar yapılabilir. Bu nedenle ceza yargılaması önlemleri yasal -ve Anayasal- bazı kurallara bağlanmak zorunda. Anayasa'da özgürlükleri kısıtlayan bazı temel kurallar açıkça düzenlenmiş durumda.
Ceza yargılaması önlemleri araç niteliğinde ve geçicidir. Amacı maddi gerçeği bulmak, ceza yargıcının kararlarının uygulanabilmesini sağlamak. Alınan önlemler orantılı olmak zorunda.
Yargıç güvencesi
Esasen bir önleme başvurma yetkisi -istisnalar dışında- yargıcın yetkisinde olmalı. Ancak bir yargıcın kararı halinde kişinin özgürlüklerinin sınırlanabilmesi onun için güvence oluşturabilir. Bu yargıç bağımsızlık içinde çalışan bir yargıçsa, kişiye sağlanan güvence daha güçlü olur.
Eğer bir ülke hukuk devletiyse ve kişilerin haklarına yüksek değer veriyorsa, özgürlük-güvenlik ikilemi yurttaşların haklarına bir zarar vermeyecektir. En iyi ceza yargılama sistemi, kişi özgürlükleriyle toplumun çıkarlarını dengeleyebilen bir yargılama sistemidir.
Gecikemezlik ve görünüşte haklılık
Yargıca tanınan yetkinin istisna olarak savcıya veya onun emrindeki kolluğa geçebilmesi için "gecikemezlik" ve "görünüşte haklılık" koşullarının oluşması gerekir. Gecikemezlik denilince önleme başvurulmaması halinde ceza yargılamasının bundan zarar görmesinin zorunlu olması anlaşılır. Sanıkların kaçması veya suç delillerinin ortadan kalkma ihtimali varsa, artık gecikemezlik koşulunun oluştuğunun kabulü gerekir. Ancak gecikemezlik şartının oluşup oluşmadığını, savcı veya kolluk takdir edecekse, bu her türlü keyfilikten uzak ve objektif, aynı zamanda somut olaya uygun, yani görünüşte haklılık olmak zorundadır.
Arama önlemi konuta, işyerine, üste, arabaya yönelebilir. Haberleşme, sırrın korunması, eğlence, seyahat özgürlüğü, özel hayata saygı gibi haklara zarar verebilir. Arama sadece şüpheli veya sanıklara değil; üçüncü kişilere de yöneldiğinden onların haklarını da ihlal edebilir. Arama önlemini "gecikemezlik" koşulunun oluşması halinde savcı ve onun denetimindeki kolluk da gerçekleştirebilir.
Arama önlemine başvurmak her ceza yargılaması önlemi gibi ceza yargıcının yetkisindedir. Bunun tek istisnası belirttiğimiz gibi "gecikemezlik" koşulunun oluşmasıdır. (Anayasa m.20-21, CMK m.119) Anafartalar çarşısı veya başka türden vahşi terörist saldırıları gerekçe göstererek bu yetkiyi tümden polise devretmek ister istemez bu yetkinin keyfi biçimde ve kötüye kullanılması olasılığını artıracak; yargının gücünü azaltacak ve hukuka olan güveni de sarsacak. (HA/TK)