Haberin İngilizcesi / Kürtçesi için tıklayın
1574 gündür Silivri Cezaevi’nde tutulan Osman Kavala'ya birlikte Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater Utku, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Yiğit Aksakoğlu gibi isimlerin yargılandığı Gezi davası İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülüyor.
çArşı davasıyla birleştirilen ve toplamda 52 sanıklı duruşmaya Mücella Yapıcı, Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Çiğdem Mater katıldı. çArşı davasından bazı sanıklar ve avukatları da salonda hazır bulundu.
Duruşma Çiğdem Mater'in beyanıyla başladı. Mater, hükümetini ortadan kaldırma suçlamasıyla ikinci kez yargılandıklarını söyledi.
Silivri'de defalarca çeşitli hakim heyetlerinin önüne çıktık, beraat ettik. İddianamede suçlamaya uyan hiçbir dayanağa, delile rastlamadım. Film çekerek suç işlediğim yazıyor” diye konuştu. İddianamede adının 43 kez geçtiğinden bahseden Mater şunları söyledi:
Bir kısmı kopyala-yapıştırdan ibaret ve yanlış yazılmış. Bu kadar ciddi bir suçlamasının iddianamesinde daha özenli olunması gerektiği açık.
30'lu yaşlarımdan itibaren sinemacılık yapıyorum. Sinema sanatının günümüze ve yaşadığımız dünyaya dair söyleyecek sözü olması gerektiğini düşünüyorum. Yer aldığım çalışmalarda da buna özen gösteriyorum.
Gezi Parkı protestolarına, parkın park olarak korunmasının yanında, bir sinemacı olarak da yer aldım. İddianamede yer aldığı gibi bununla ilgili film yapmadım ama yapmış da olabilirdim. Bunun konuşulacağı yer mahkeme değil sinema salonlarıdır.
Henüz fikir aşamasındaki bir belgeselin proje toplantılarından önce tamamlanarak internete konmuş olması takdir edeceğiniz üzere olağandışıdır.
Hakkımızda düzenlenene iddianameye konu olan dinleme kararlarının altında imzası olanlar, 17-25 Aralık soruşturması kararlarında da imzası olan hakimlerdir. Hakkımdaki suçlama, karanlık bir dönemin insanları olan hakimler tarafından alınmış kararlara, çekilmemiş bir filme dayanmaktadır.
Daha sonra Mater’in avukatı Hürrem Sönmez söz alarak “İddianamede iddia edilen filmin müvekkil tarafından çekilmediğini zaten daha evvel de 30’uncu ACM’de yapılan yargılamada anlatmıştık. Burada da müvekkil tekrar anlattı. Bu aşamada başka bir diyeceğimiz yok” dedi.
Savcı, dosyaların ayrılmasını talep etti
Çiğdem Mater’in savunmasının ardından Gezi davasının sanıklarının savunmalarında sona gelindi.
Duruşma savcısı Edip Şahiner, dosyada tutuklu sanık bulunması (Osman Kavala) ve gelinen aşama itibarıyla çArşı davası sanıklarının dosyasının tefrik (dosyanın ayrılması) edilmesini istemesi nedeniyle bu yönde mütalaa verdi.
Kavala'nın avukatı da heyetin çekilmesini istedi
Şahiner’in dosyanın tefriğini talep etmesinin ardından da Osman Kavala’nın avukatı Deniz Tolga Aytöre söz aldı.
Aytöre, Kavala’nın 9 Mart 2020'den beri askeri casusluk suçlamasıyla tutuklu olduğunu hatırlatarak “Bu suçun oluşması için niteliği itibariyle gizli kalması gereken belgeler söz konusu olmalı. İddianamede böyle bir fiil yok. Biz neyle yargılandığımızı bilmiyoruz” dedi.
Sonrasında ise şöyle devam etti:
Hangi eylemle hangi bilgi ve belgeyi temin ettiğimizi bilmiyoruz. İddianamede Osman Kavala’nın hangi devlet sırrını ele geçirdiği ya da buna teşebbüs ettiğine dair bilgi var mı? Hayır yok.
İddianamede seyahat bilgilerine yer verilmiş. Bu seyahatlerin ne olduğuna dair bilgi var mı? Yok. Henry Barkey ile görülmesinin içeriğine dair bir bilgi var mı? O da yok. 4,5 yıldır bu şekilde tutukluyuz.
Üstadlar birleştirme ve tefrike ilişkin beyanda bulundu. Biz buna alıştık. Çünkü davadaki bütün her şey tutukluluğu uzatmak için yapılıyor. Bu iddianame hukuki motifler taşımıyor. Bu iddianame ideoloji taşıyor. Hiçbir hukukiliği yok.
İddianamede 35. sayfada ‘Osman Kavala darbeyi önceden biliyordu’ deniyor. 61. sayfada 'Henry Barkey'in sağ kolu' deniyor. Gezi'de de 'Soros'un sol koluydu'. Savcı beye soruyorum: Bu iddialar neye dayanıyor? Bir deliliniz yoksa suç işliyorsunuz.
Sayın Başkan, heyetinizden yargılamayı korumanızı bekledik. Bu ne demek yargılama yetkisinin sizden başkasına devredilmemesi. Ancak AİHM kararlarına ve Avrupa Konseyi kararlarına rağmen yargılama yapmıyoruz.
Sanki yargılama yetkisinden rücu etmiş gibi, olan bitene sessiz kalındı. Osman Kavala huzurunuza geldi. Bir tane soru sormadınız. İddia makamı da sormadı. "Kardeşim sen Henry Barkey’i tanıyor musun" diye sormadınız.
Yargılama burada yapılmıyor, yargılama grup toplantılarında, kürsülerde yapılıyor. Bu nedenle yargılamadan çekilmenizi talep ediyoruz.
İlkiz: Ne oldu da şimdi tefrik talep ettiniz
Osman Kavala’nın avukatlarından Köksal Bayraktar ise “Hep tahliye talep ettik, hep reddedildi. Ancak üzerinde ısrarla durmamıza rağmen bu ret kararları kanun başlıklarını ya da satırlarını tekrarlayan kararlardı. Hiçbir zaman Yargıtay içtihadı ile öngörülen şekilde gerekçeli bir karar verilmedi. Mahkemenize karşı bir güvensizlik söz konusudur” dedi. “Nerede kaldı yargının bağımsızlığı?” diye sordu.
Tayfun Kahraman'ın avukatı Fikret İlkiz de savcı Edip Şahiner’in Gezi ve çArşı davasının ayrılmasını istemesiyle ilgili “Ne oldu nasıl oldu da şimdi tek tek sanık isimleri sayarak tefrik talep ediyorsunuz. Aksi yöndeki tüm taleplerimize tüm dilekçelerimize rağmen daha önce böyle bir talep yokken, ne oldu da şimdi tefrik talep ettiniz?” dedi.
Bir sonraki duruşma 21 Mart'ta
Beyanların ardından mütalaasını açıklayan savcı Edip Şahiner, Gezi davası sanıklarına ilişkin esas hakkında mütalaa verilmesi için dosyanın savcılığa tevdiini ve Osman Kavala’nın da tutukluluk halinin devamını talep etti.
Buna karşılık Köksal Bayraktar savcı Şahiner’e “Dört buçuk yıldan beri tutuklu olan birinin tutukluluk halinin devamı bu kadar önyargılı, bu kadar klişe olamaz. Hukuk bu şekilde olmaz. Karşılıklı gerekçeler olması lazım” sözleriyle tepki gösterdi.
Söz almak isteyen Can Atalay'a da mahkeme başkanı "Sizinle ilgili bir durum yok" diyerek duruşmaya ara verdi.
Daha sonra ara kararını açıklayan mahkeme Osman Kavala'nın tutukluluk halinin devamına ve çArşı davasının tefriğine karar verdi. Bir sonraki duruşma 21 Mart saat 10.00'da.
Gezi ve çArşı davasındaki beraat kararlarının geçtiğimiz yıl bozulmasının ardından birleştirilmişti.
Bir hakim Osman Kavala'nın tahliye edilmesi gerektiğini savundu
Mahkeme heyetindeki üye hakim Kürşad Bektaş karara şerh koyarak Kavala'nın tahliye edilmesi gerektiğini savundu.
Bektaş, şerhte "Sanığın savunmasının alınmış olması, delillerin toplanmış olması, dosya kapsami, delil durumu, dosyanın geldiği aşama. bu aşamadan sonra sanığın delil karartma ihtimalinin olmaması, sanığın tutuklulukta geçirdiği süre, tutukluğun bir tedbir oluşu, tutuklulukta istenilen amaca 5271 sayılı CMK'nın 109. Maddesinde belirlenen adli kontrol tedbirlerinden bir veya bir kaçının uygulanması ile ulaşılabileceği değerlendirilerek sanığın durumuna göre ölçülü olmayan tutukluluğunun devamı yönündeki çoğunluğun görüşüne katılmayarak, sanığa uygulanacak ölçülü bir veya bir kaç adli kontrol tedbiri ile tahliyesi görüşü ve kanaatindeyim." dedi.
Bektaş geçtiğimiz iki duruşmada da karara muhalif kalmış ve Kavala'nın tahliye edilmesi gerektiğini belirtmişti.
(HA)