Theotokia Kültür Festivali (4 Ağustos-15 Eylül) kapsamında düzenlenen etkinliklerin sonuncusu, önümüzdeki yıl 100. yaşını kutlayacak olan Apoyevmatini gazetesinin hikâyesinin anlatıldığı “100: Apoyevmatini” belgeselinin gösterimi ile yapıldı.
Etkinliğe, belgeselin yapımcılığını üstlenen gazeteci Melike Çapan, gazetenin eski genel yayın yönetmeni Mihail Vasiliadis, şu anki genel yayın yönetmeni Minas Vasiliadis ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Genel Sekreteri Sibel Güneş’in yanı sıra Rum Ortodoks Kilisesi temsilcileri katıldı.
Gazetenin geçmişten bugüne yolculuğunu anlatan belgeselde pek çok Türkiyeli Rum’un görüşlerine yer veriliyor. Apoyevmatini’nin hem kendilerini hem de ailelerini nasıl etkilediğinden bahseden insanlar, aynı zamanda gazetenin zaman içerisinde geçirdiği dönüşümden ve Yorgi Adosoğlu’ndan sonra gerileyişinden söz ediyorlar.
Belgeselde, Adosoğlu’nun vefatından sonra 2003’te Mihail Vasiliadis’in genel yayın yönetmenliğine gelmesiyle birlikte gazetedeki geriye gidişin tersine dönüşü ve yaşanan dönüşüme de yer veriliyor. Vasiliadis’in gelişiyle beraber gazetenin dijitalleştiğini belirten insanlar, yine de gazeteyi basılı olarak görmenin ayrı bir duygu olduğunu söylüyorlar.
Belgeselde katliam ve zorunlu göçlerden sonra İstanbul’daki Rum nüfusunun azalışı ile gazetenin tirajının düşmesi ve yaşanan finansal zorluklar da aktarılıyor. Öte yandan, 2013 yılında gazetenin kapanma tehlikesinin pek çok Türkiyeli akademisyen, sanatçı ve entelektüelin başlattığı “Apoyevmatini kapanmasın” kampanyasıyla önlenişinden bahsediliyor.
2019’da Mihail Vasiliadis’ten gazeteyi devralan oğlu Minas Vasiliadis ise zamanının yüzde 100’ünü gazeteye verse de bu işe devam etmek istediğini belirtiyor.
Yeniköy Panayia Rum Ortodoks Kilisesi’nde düzenlenen etkinlikte, belgesel gösteriminin hemen ardından bir panel de düzenlendi.
Panelde konuşan TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş, bir gazeteyi uzun soluklu olarak ayakta tutmanın en zor mücadelelerden biri olduğunu söyledi. Türkiye’de gazeteciler üzerindeki baskıdan da bahseden Güneş, iktidarların ve politikacıların değişen politikalarına değil; barıştan, hukuktan ve hakikatten yana bir gazetecilik anlayışını canlı tutmaya çalıştıklarını belirtti.
Güneş, Apoyevmatini’nin bugüne kadar Rum toplumuna ve Türkiye’ye sunduğu katkıların çoğalarak devam etmesini dilediğini söyleyerek belgeselin yapımcısı Melike Çapan’a, Minas Vasiliadis’e ve Mihail Vasiliadis’e teşekkür etti.
“İstanbul için, İstanbullu için, İstanbul kültürü için”
Güneş’ten sonra sözü alan Mihail Vasiliadis, sözlerine Nazım Hikmet Ran’ın “Gitmek bir eylemdir, unutmak koca bir devrim” dizelerini bir değişiklikle “Gitmek bir eylemdir, kalıp mücadele etmekse büyük bir devrim” şeklinde kullandığını söyleyerek başladı.
Vasiliadis, Apoyevmatini olarak bu devrimi yaşatmak istediklerini belirterek bunun sadece Apoyevmatini’yle sınırlı kalmadığını söyledi. Melike Çapan’a teşekkürlerini ileten Vasiliadis, “İstanbul için, İstanbullu için, İstanbul kültürü için” mottosuyla hareket ettiklerini belirtti.
Bu üç ilkeyi benimseyerek çalışmalarına devam ettiklerini söyleyen Vasiliadis “Apoyevmatini’nin haberi olmadan İstanbul’da ne bir Rum yaşar ne bir Rum ölür” dedi. Sözlerine 1964 Rum sürgünü ile devam eden Vasiliadis, o tarihlerde İstanbul’da 15 bini Yunan vatandaşı olan ama aile fertlerinin tamamıyla beraber toplamı 90 bine yakın insanın üçte ikisinin Türkiye’den gitmek zorunda bırakıldığını belirtti.
Minas Vasiliadis ise 2005 yılında başka bir iş kuracağını; fakat bunu yapmadan önce İstanbul’a gelmek istediğini ve geldiğinde ise babasının gazeteyi çıkarırken eski usulleri kullandığını gördüğünü ve ona gazeteyi dijitalleştirmek için yardımcı olmak istediğini söyledi.
Daha sonrasında gazetecilikle ilgilenmeye başladığını belirten Vasiliadis, “Gazeteyi aldığımdan daha güzel şekilde devretmek istiyorum” dedi.
Mihail ve Minas Vasiliadis, Fotoğraf: Ayşegül Özbek
Belgeselin yapımcısı Melike Çapan ise sözlerine Yeniköy Panayia Vakfı’nın yönetim kuruluna ve Rumvader Kurucu Başkanı Laki Vingas’a teşekkür ederek başladı.
Çapan, yalnızca Rum toplumunun değil, özellikle “İstanbul’un ortak hafızasını saklı tutan bir çınarın” 100. yaşını kutladıklarını belirtti. Apoyevmatini’nin bir gazeteden çok daha fazlası olduğunu belirten Çapan, gazetenin ayrıca “pogromlarla, sürgünlerle eksiltilmiş ve sindirilmeye çalışılmış bir toplumun sesi” olduğunu söyledi.
Çapan, “Her bir röportaj bizi İstanbul’un farklı bir tarihine ve olaya götürdü” diyerek, Apoyevmatini’nin öyküsünün sadece bir gazetenin değil, aynı zamanda bir toplumun hayatta kalma ve var olma mücadelesinin de öyküsü olduğunu dile getirdi.
Çapan, gazeteye emek veren insanların sadece Rum toplumunun değil aynı zamanda İstanbul’un da ortak hafızasını da koruduğunu ve gazetenin 100 yıllık hikâyesinin en önemli parçalarının okuyucular ve onların gazeteye duyduğu güven olduğunu belirterek belgeseli çekme sebebinin bu olduğunu söyledi.
Etkinlik, katılımcılardan gelen soru ve önerilerle son buldu.
100: Apoyevmatini belgeselini aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz.
Apoyevmatini “öğleden sonra tezahür eden olay” anlamına geliyor. Gazeteye abone olmak için:
Cumhuriyet Halk Partisi’nin Cumhurbaşkanı adayı ve görevden alınan İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yönelik operasyon sonrası, ülke genelinde protestolar başladı.
Bu protestoların ardından binlerce kişi gözaltına alınırken, yüzlerce kişi tutuklandı. Polis müdahalelerinin sertliği, hem görüntülere hem de ifade tutanaklarına yansıdı.
Gözaltı ve tutuklamalara tepki gösteren isimlerden biri oyuncu Beren Saat’ti.
Saat, paylaşımı şöyle:
"Kapılarda ağlayan anneleri gördükçe içim parçalanıyor; Türkiye’nin en iyi üniversitelerinin öğrencilerinin aileleri onlar. Eğer ülkemiz gelecekte ilerleyecekse, bu gençler sayesinde olacak. Lütfen canlarını yakmayın, taleplerini dinleyin, serbest kalsınlar."
İletişim Başkanı Fahrettin Altun, CHP Genel Başkanı’nın bugünkü açık hava toplantısında medya kuruluşlarına yönelik sözlerine dair X'te paylaşım yaptı.
Altun, açıklamasında CHP liderinin sözlerinin partisinin “ideolojik saplantılarını yansıttığını ve siyasal acziyetini gözler önüne serdiğini” belirtti.
CHP’nin, Batılı medya kuruluşları karşısında ilgi arayışı içinde olduğunu savunan Altun, buna karşın “binlerce emekçinin alın teriyle faaliyet gösteren yerli ve millî medya kuruluşlarına karşı kin güttüğünü” ifade etti.
*CHP’nin bugün (29 Mart 2025 Cumartesi) Maltepe’de düzenlediği “Ekrem İmamoğlu’na özgürlük” mitingini NTV, Habertürk gibi kurumlar yayınlamadı. Daha önce de CHP’nin benzer mitingi ve halk buluşmalarını yayınlamamışlardı.
Altun, CHP liderinin “ideolojik kumpanyasına katılmayan her medya kuruluşunu ve yerli firmayı hedef aldığına”dikkat çekerek, bu tutumun toplumu kutuplaştırmaya yönelik bir girişim olduğunu vurguladı. Açıklamasında “Bu çabanın aziz milletimiz nazarında bir hükmü yoktur” diyen Altun, siyaset kurumunun birleştirici olması gerektiğini belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sık sık vurguladığı “siyaset ayrıştırma değil, birleştirme sanatıdır” sözünü hatırlatan Altun, Ramazan Bayramı arifesinde toplumun huzur ve birlik içinde olması gerektiğinin altını çizdi.
CHP'nin Boykot Çağrısı: Medya ve Markalara Tepki
İstanbul Maltepe’de düzenlenen destek mitinginde CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınması ve ardından tutuklanması sürecinde, ana akım medya kuruluşlarının ve bazı markaların tutumunu sert bir dille eleştirdi. Özel, bu süreçte eylemlerini görmezden gelen medya organlarına ve belirli firmalara yönelik boykot çağrısını genişletti.
Özel ve CHP yönetimi, 24 Mart’ta boykot edilecek markaların listesini paylaşmış, ardından 25 Mart’ta boykotyap.comadlı bir internet sitesi üzerinden bu listeyi duyurmuştu. Ancak siteye mahkeme kararıyla erişim engeli getirildi. Bugünkü mitingde konuşan Özel, boykot listesinin genişletildiğini ve yeni markaların eklendiğini açıkladı.
Özel, şu sözlerle medya ve reklamverenlere çağrıda bulundu:
"TRT’yi bir daha asla açmıyoruz. CNN Türk, TGRT, A Haber, Beyaz TV, Demirören ve Turkuvaz Medya’yı asla ve asla açmıyoruz. Bir sözüm de reklam verenlere: Eğer biz TRT, CNN Türk, A Haber, Beyaz TV, Türkiye, Akşam ve Yeni Şafak’ta reklamınızı görürsek o ürünü almayacağız."
Espressolab yetkililerinin kendisine ulaştığını belirten Özel, marka yetkililerinin kendileriyle görüşmek istediklerini ifade ederek şunları söyledi:
"Vakıf üniversitelerinde küçük kafeleri ele geçirip pahalıya satanlar var. Boykot deyince gençler bu ismi bağırdı. Yetkililer bize ulaşmaya çalıştı. Dedikleri şu: 'Görüşelim, ne yapmamız gerekiyorsa anlaşalım.' Eğer üniversite kampüslerinde gençlerin gönlünü yaparsa, oradan çekilirse, Espressolab’leri öğrencilere kantin olarak bırakırsa, öğrenciler de 'biz bunları affettik' derse, o zaman yanıma gelirsin dedim."
Medyaya yönelik boykot listesine yeni eklemeler yapan Özel, şu açıklamalarda bulundu:
"Habertürk ve NTV yayında yoktu. Habertürk yayına geçti ama NTV hâlâ yayın yapmıyor. Bu dakikadan itibaren, NTV düzelip de boykot listemizden çıkana kadar NTV’yi izlemiyoruz. NTV’nin yanında Star TV, Doğuş Grubu, Kral FM… Günaydın Restoran’a gidilmiyor, Nusret’in kapısından geçilmiyor. Ayrıca, Doğuş Grubu'nun sattığı arabaları da almayacağız. Volkswagen, Almanya’da sendikanın güçlü olduğu bir firma. Ama bundan sonra bu bayilik NTV’de durdukça, NTV bize böyle davrandıkça Doğuş Grubu’nun sattığı arabaları almayacağız."