Avrupa Parlamentosu'nda (AP) bugün görüşülecek Türkiye raporu, basın özgürlüğü, adil yargılama ve tutukluluk süreleri konusunda sert eleştiriler içeriyor.
Fransa'nın Strasbourg kentinde bugün genel kurul toplantılarında tartışıldıktan sonra yarın (9 Mart) oylamaya sunulacak olan karar tasarısı şeklindeki raporda, Türkiye'de ifade ve basın özgürlüklerinin "endişe verici biçimde kötüye gittiği" ifadesi yer alıyor.
Raporda, Türkiye medyasında basın özgürlüğü, sansür ve otosansürden duyulan endişe açık şekilde yansıtılıyor. Basın özgürlüğü ilkelerine saygı duyulması çağrısında bulunuluyor.
Yeni yasa "kaygı verici" olarak tanımlandı
AP, yeni Radyo/TV yasasının, mahkeme veya yargıç izni olmaksızın "ulusal güvenlik" adına bazı yayınların durdurulmasına imkan tanımasını "kaygı verici" olarak tanımladı.
İnsan hakları ihlalleriyle ilgili haber yapan gazetecilere soruşturma açılmasını da eleştiren taslak raporda, "Düşüncelerin cezalandırılması Türkiye'de insan haklarının korunmasının önündeki en temel engellerden birini oluşturmaktadır" deniyor.
Rapora göre, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 301, 318 ve 220'inci maddeleri ile Terörle Mücade Kanunu'nun (TMK) 7/2 maddesinin ifade özgürlüğü önünde engel oluşturuyor.
AP, internet sitelerine yönelik yasakları da kınadı ve ifade özgürlüğüyle ilgili yasal çerçevenin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihatlarıyla uyumlu hale getirilmesi gerektiğinin altı çizildi.
"Adil yargılama koşulları yok"
Türkiye'de makul sürede ve adil yargılama koşullarının bulunmadığına dikkat çeken AP, Ergenekon ve Balyoz davaları kapsamındaki uzun tutukluluk sürelerinden duyduğu kaygıyı dile getirip, tüm zanlılar için "gerçek yargı güvencesi" istedi.
Taslak raporda, Yargıtay'ın anayasal düzene karşı işlenmiş suçlarda geçici tutukluluk süresini 10 yıla kadar çıkaran hükmü de eleştirildi.
"Dink'in gerçek katilleri ortaya çıkarılmıyor"
AP, AİHM'nin 14 Eylül 2010 tarihli Hrant Dink kararına rağmen, "Dink'in gerçek katilleri ortaya çıkmasın diye Türkiye devleti içindeki unsurların yarattığı yapay engellerden duyduğu endişeyi" de kararına yansıttı.
Taslak raporda, polisin Aralık 2010'da Ankara'da üniversite öğrencilerinin gösterilerini aşırı güç kullanarak bastırması kınandı. Rapora göre, Türkiye'de gösteri ve örgütlenme özgürlüklerine saygı duyulmuyor.
Raporda, Kürt sorununa barışçıl çözüm için Türk hükümetinden, demokratik açılım çerçevesinde yeniden çaba göstermesi istendi. KCK davası da "yasal siyasal faaliyetlerin ihlali" olarak değerlendirildi. (AS)