Almanya Sosyal Demokrat Partisi (SPD) milletvekili, kıdemli sosyalist Udo Bullmann, selefinin istifası üzerine Avrupa Parlamentosu'nun (AP) insan hakları alanındaki baş sorumlusu olacak.
Bullman, AP'nin Sosyalistler ve Demokratlar (S&D) grup başkanlığınca Belçikalı sosyalist Marie Arena'nın yerine İnsan Hakları Alt Komitesi başkanlığına aday gösterildi. Arena, Katargate yolsuzluk skandalı kapsamında soruşturma geçirmesinden sonra Ocak'ta görevinden istifa etmişti. Belçikalı milletvekili soruşturma sırasında tutuklanmadı ve bir suçlamayla karşılaşmadı.
66 yaşındaki Bulmann, Hessen doğumlu. 1999'dan bu yana Avrupa Parlamentosu üyesi. S&D grubunun finans uzmanları arasında. Bullmann, 19 Mart 2017'de Avrupa Birliği'nin yürütme organı Avrupa Komisyonu'na Martin Schulz'un yerine girdi. Üç Çocuk babası olan Bulmann AP'ye girmeden önce Giessen'deki Justus Liebig Üniversitesi'nde öğretim görevlisi ve Avrupa çalışmaları profesörüydü Udo Bullmann, 2018'de Belçikalı Kathleen van Brempt'le yarışarak Avrupa Parlamentosu Sosyal Demokrat Grup Başkanlığına seçildi. Görevi, İtalyan Senatosu'na seçildiği için Avrupa Parlamentosu'ndaki görevinden vazgeçen İtalyan Gianni Pittella'dan devraldı. |
S&D grubunun eski liderlerinden olan Bullman, Brüksel'deki en kıdemli merkez sol milletvekilleri arasında. Grup kulislerinde Bullman'ın "çok deneyimli ve işinin ehli bir siyasetçi" olduğu konuşuluyor.
Katargate skandalı çerçevesinde tutuklanan ya da soruşturma geçiren az sayıdaki milletvekilinin tamamı S&D grubundan ve bu durum grup için sarsıcı bir utanç kaynağı olmaya devam ediyor. Grubun iç soruşturmasını eski AP üyesi Richard Corbett başkanlığındaki bir komite yürütüyor.
Bulmann: Görevimiz sessizlerin sesi olmak
EURACTIV'e verdiği demeçte Bullmann, "Görevimiz dünya çapında demokrasiyi ve insan haklarını savunmak ve sessizlerin sesi olmak" dedi. "Grubuma bana duyduğu güven için minnettarım. Şimdi Meclis'teki meslektaşlarımın güvenini arayacağım."
Atamanın, komitenin gelecek hafta başındaki toplantısında onaylanması bekleniyor.
Arka plan
Medyada yaygın olarak Katargate olarak anılan Katar yolsuzluk skandalı Avrupa Parlamentosu yetkililerinin, lobicilerin ve ailelerinin Katar, Fas ve Moritanya hükümetlerinden çıkar sağlamak maksadıyla dahil oldukları yolsuzluk, kara para aklama ve organize suça katılma iddialarını içeren, halen sürmekte olan bir siyasal skandal.
Kolluk güçleri soruşturma kapsamında Belçika, İtalya ve Yunanistan'da skandala adları karışanların konut ve bürolarında 1,5 milyon Avro nakit para ele geçirdi.
Skandalın başlıca sorumluları olarak dönemin Avrupa Parlamentosu başkan yardımcısı Yunanistan'ın PASOK partisinden AP üyesi Eva Kaili ve İtalya'nın Demokratik Sosyalizm Partisi'nden gelen ve 2022'den bu yana bağımsız olan eski AP üyesi Antonio Panzeri suçlanıyor. Her iki milletvekili de S&D grubundan. Ayrıca Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC) Genel Sekreteri Luca Visentini ve S&D grubundan asistan Francesco Giorgi de gözaltına alındı.
Başta Katar olmak üzere adı geçen ülkelerin, Avrupa Parlamentosu'ndan, insan hakları sicillerinin olduğundan iyi gösterilmesini sağlayacak resmi belge veya açıklamaların yanısıra siyasal destek elde etmek maksadıyla suçlanan kişilerin de içinde olduğu bir şebekeye rüşvet verdikleri iddia ediliyor.
Katar ise AP'nin bazı ekonomik ve siyasi kararlarını etkilemek için stratejik konumdaki kişilere rüşvet verdiği yönündeki iddiaları yalanladı.
Katar Avrupa Birliği Misyonundan yapılan açıklamada, "Basında haberleri çıkan bazı kişilere yönelik suçlamalarla Katar'ın ilişkilendirilme çabalarının kesin bir dille reddedildiği", Katar devletinin birtakım iddialarla ilişkilendirildiği bu haberlerin, asılsız olduğu ifade edildi.
İnsan Hakları Komitesi, yasama yetkisi olmamasına karşın, Katargate skandalının merkezinde yer alan insan hakları konusunda Parlamento kararlarının hazırlanmasından sorumlu. Fas da dahil olmak üzere diğer ülkelerin de siyasi destek karşılığında AB milletvekillerine mali teşvikler teklif ettiği yönünde yaygın olarak spekülasyonlar devam ediyor.
Geçtiğimiz hafta Fas parlamentosu, AP milletvekillerinin Rabat hükümetinin sivil toplum ve medya özgürlüğü konusundaki tutumuna yönelik sert eleştirilerinin ardından Avrupa Parlamentosuyla ilişkileri askıya almayı kararlaştırdı.
(AEK)