bianet'in görüştüğü İnsan Hakları Derneği (İHD) Başkanı Yusuf Alataş, "Çareyi yeniden güvenlik eksenli bakışta aramak, eski yanlışların sadece bir tekrarı olacak" dedi.
Adalet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, dünkü (3 Nisan) Bakanlar Kurulu toplantısının ardından yaptığı açıklamada, Terörle Mücadele Yasası'nı "önümüzdeki hafta Bakanlar Kurulu'nda görüşüp, Meclis'e göndereceğiz" dedi.
Dışişleri Bakanı ve İnsan Haklarından Sorumlu Bakan olan Abdullah Gül de, " Gül, "Hem terörle mücadeleden hem de demokratikleşmeden taviz vermeyeceğiz" dedi.
Yusuf Alataş da, geçen hafta Gül'le yaptıkları görüşmede, hükümetin tansiyonu düşürücü, sağduyuya davet edici, sükunet aşılayan bir tutum sergilemesi gerektiğini söylediklerini bildirdi ve ekledi: "Bu görüşmeden tatmin olduğumuzu söyleyemem."
Alataş: Şiddetin üzerine şiddetle gitmek yanlış
Alataş'sa, Türkiye'nin güvenlik eksenli yasalar ve uygulamalarla ilgili dünyada en fazla deneyime sahip ülkelerden biri olduğunu söyledi ve ekledi:
"Türkiye yıllarca en ağır güvenlik önlemlerini aldı; sıkıyönetim, olağanüstü hal, uzun gözaltılar gibi. Hiçbir yararı olmadı. Sorunun özüne inmek gerek. Şiddeti doğuran sebepler üzerinde konuşmak gerek. Şiddetin üzerine şiddetle gitmek gerek mantığı yanlış.
"Sorunları, hak ve özgürlükleri kısıtlamadan, karşılıklı diyalog ve demokrasi yoluyla çözmek gerek. Bu da Ankara'dan reçete üretmekle olmaz. Bölgedeki sivil toplum örgütleriyle, meslek odalarıyla, sorunun aktörleriyle görüşmeli. Demokrasi ve ülke bütünlüğü içinde, bütün kesimler bir araya gelip ortak bir politika oluşturmalı ki, bu çabanın bölgede yansıması bulunsun. İnsanlar ikna olsunlar, 'bu politikada benim de payım var' diyebilsinler."
Alataş, dün yaptığı açıklamada da, "Her türlü şiddete derhal son verilmelidir. Bombalama ve saldırı olayları hiç bir nedenle hoş görülemez, kabul edilemez" dedikten sonra, sorunların insan haklarını ihlal etmeden, hukuk devleti ilkelerinden taviz verilmeden çözülmesini istemişti.
Hak savunucuları Diyarbakır'a gidiyor
İHD, İnsan Hakları ve Mazlumlarla Dayanışma Derneği (MAZLUMDER) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) temsilcilerinden oluşan bir heyet, yarın (5 Nisan Çarşamba) Diyarbakır'da olacak.
Hak savunucuları, çarşamba günü Diyarbakır Valisi ve belediye başkanlarıyla, perşembe günü de, baro, meslek odaları ve diğer sivil toplum örgütlerinin temsilcileriyle görüşecek.
İHD ve MAZLUMDER, geçen hafta sonu yaptıkları ortak açıklamada, toplumsal olaylarda güvenlik güçleri tarafından ateşli silah kullanılmasının önlenmesini, ölümler nedeniyle derhal etkili bir soruşturma yapılacağına ve sorumluların cezalandırılacağına dair açıklama yapılmasını istemişti.
Hak örgütleri, demokratik hakların kullanımı sırasında da şiddete başvurulmamasının kesin bir zorunluluk olduğunu da anımsatmışlar ve eklemişlerdi:
"Ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel sorunların ve bu alandaki taleplerin yalnızca birer 'terör' sorunu olarak kabul edilip, ülke politikalarının buna göre belirlenmesi 'çözümsüzlüğün' temel nedenidir."
Aydınlardan halka çağrı: Antidemokratik yasaları engelleyelim
"Başta Şemdinli olayı olmak üzere Türkiye'de demokratik hak ve insan hak ihlallerinin gizlenmeye çalışılan gerçeklerini araştırmak ve ortaya çıkarmak amacıyla bir araya geldik" diyen hak savunucusu, akademisyen ve aktivistler, ortak basın açıklamalarında "korku ortamının anti demokratik yasaları Meclis'ten geçirmek için sın derece elverişli" olduğuna dikkat çekti.
"Türkle Kürt'ü ayrıştırma ve çatıştırma oyunundan kimse kazançlı çıkamaz" diyen imzacılar, böyle bir oyunun ilk sonuçlarının şunlar olduğunu dile getirdi:
* 2001'den bu yana gerçekleşen demokratik kazanımlar birer birer ortadan kaldırılacaktır.
* Şemdinli skandalı örtbas edilecektir.
* Halkın refahını yakından ilgilendiren genel sağlık sigortası gibi yasalar, kargaşa ortamında kolayca ve toplumca tartışılmadan Meclis'ten geçirilecektir.
Aydınlar, çatışma ortamının uluslararası boyutunun da olduğunu, bu ortamın "Türkiye'yi İran'a karşı askeri harekata katılmaya zorladığını, ABD'nin ve taraftarlarının elini güçlendirdiğini" vurguladı.
Aydınların çağrısı şöyle:
* Her türlü şiddet olayına ve zor kullanımına karşı çıkmak.
* Önyargı ve nefreti körükleyen beyan verenlere, gerçek dışı haber yayanlara, adalete müdahale etme teşebbüslerine karşı tavır almak
* Çatışma ortamı fırsat sayılarak çıkarılmak istenen anti-demokratik yasaları engellemek
* Çatışma ortamından yararlanarak halkı yoksullaştıran, ekonomiyi çökerten yasaları Meclisten geçirme tertiplerine karşı uyanık olmak
* Çatışma ortamından yararlanarak Türkiye'yi komşu ülkelerle sıcak savaşa sürükleyecek uluslararası komplolara karşı durmak
* Demokratik ve barışçı girişimleri desteklemek."
Çağrıya imza atanlar şöyle: Abdullah Aydın, Aydın Çubukçu, Ayhan Bilgen, Baskın Oran, Bülent Atamer, Cem Somel, Fikret Başkaya, İhsan Güler, İsmail Beşikçi, Kazım Genç, Sait Çetinoğlu, Yaşar Temur, Yavuz Önen, Yusuf Alataş. (TK)