Antep'e 10 Temmuz günü gelen kadınlar, Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) Antep Şubesi'nde yaptıkları basın açıklamasından sonra Antepli kadınlarla bir araya geldi ve kadınlar, birbirlerinin sorunlarını paylaştı.
Yaklaşık 50 kadının katıldığı toplantı, zılgıtlarla başladı. Basın açıklamasını önce Ezgi Dursun Türkçe, sonra da Nedre Demir Kürtçe olarak okudu.
Açıklamada, "Türkiye kadını fazlasıyla parçalanmış, bölünmüş, birbirinden uzaklaştırılmış ve birbirlerinin sorunlarından habersiz yaşıyor. İstanbul'daki bir kadın Diyarbakır'daki kadının sorunlarını çok iyi bilmiyor. Birbirimizden koptukça ve yalnızlaştıkça çaresizleşiyoruz, sorunlarımıza çözüm yolları bulamıyoruz. Hedefimiz, Konya'da kadın buluşmasını sağlayıp bir araya gelmek, kadınlar olarak kendi sorunlarımızı görmek ve kendi sorunlarımıza biz kadınların çözüm getirmesini sağlamak" denildi.
Dursun, merkezi buluşma noktası olarak Konya'nın seçilmesinin gerekçesini ise şöyle açıkladı:
"Konya'nın buluşma noktası olarak seçilmesinin bir nedeni, Türkiye'nin merkezi noktalarından birisi olması ve ulaşım açısından Türkiye'nin her tarafından kadınların ulaşımının kolaylaşması. İkinci bir neden ise, Konya'nın kültürel açıdan zengin bir ilimiz olması. Mevlana'nın felsefesine aslında biz bugün kadınlar olarak sahip çıkıyoruz. Rengimiz, dilimiz, kültürümüz ve konumumuz ne olursa olsun, birbirimize kadın olmanın getirdiği hoşgörüyle bakıp ortak sorunları yakalamaya çalışacağız."
Kadınlar sorunlarını anlattı
Toplantıya katılanların büyük çoğunluğunu köylerinden şehirlere zorla göç ettirilen kadınlar oluşturuyordu. Kadınlardan birisi, özellikle Kürt kadınlarının çok sorun yaşadığını anlattı:
"Kürt kadınını ben dişi bir kuş gibi görüyorum. Ne zaman yuvasını yapmaya çalışmışsa, o yuva ellenmiştir, dağıtılmıştır. Gittiği her yerde baskıyla karşılaşmıştır."
Öldürülen kadınlar kenti Antep
Antep'teki kadının yaşantısını ve sömürülmesini anlatan Urfalı bir kadın ise şöyle konuştu:
* Antep kadınında yüzeysel bir rahatlık, dışa açılım görülse de, özünde çok klasik, geleneksel bir yapıya sahiptir. Biraz da gönüllü kulluk söz konusudur.
* Antep kadını siyasetten çok uzak.
* Antep'te çok sayıda bar, diskotek ve pavyon var. Bölgenin en büyük genelevi de burada. Kadınlar bu yolla sömürülüyor. Ayrıca, bölgede sistem kadın emeği üzerinden yaşatılıyor. Fıstığın merkezi olan Antep'te, pek çok kadın geçimini fıstık kırarak sağlıyor. Fıstığın 30 kilosunu kırmanın bedeli, 1.5 milyon liradır. Ve bir kadın sabahtan akşama kadar otursa en fazla 5 kilo kırar.
* Bu sömürünün iki boyutu var. Birincisi, emeğin sömürülmesi. İkincisi, evde sömürülmesi. Bu çalışma düzeni kadını sömürüyor ama, eve kapatarak sömürüyor. Kadının farklı bir dünyayla karşılaşma, dünyayı ve kendisini tanıma imkanını da elinden alıyorlar."
* Burada kız çocukları doğdukları günden itibaren evliliğe yönlendirilir. Kız çocukları, ister üniversiteye gitsin isterse iş sahibi olsun, ailenin ve çevrenin dayattığı çalışıp çeyizini hazırlamasıdır.
* Buradaki kadınların kendi yaşantılarına örnek alabilecekleri kadınların pek çoğu öldürüldü. Belki Batman intiharlarla gündeme geldi ama, Antep'te her kadının yakınında öldürülmüş, Fırat'a atılmış ya da vücuduna benzin dökülerek yakılmış kadınlar vardır. Toplum, kadını sürekli bu tür şeylerle korkutup tehdit eder.
Sivil toplum örgütlerinde kadınlar
Sağlık Emekçileri Sendikası Antep Şube Başkanı Ayten Çeri de şunları söyledi:
"Biz kadınlar sorunlarımıza tek başımıza çözüm bulmak yerine sürekli erkeklere dayanma gereksinimi hissediyoruz. Kendimize ve birbirimize güvenmeyi öğrenmeliyiz. Ülke kadının sorunları biçimsel olarak farklı ama içerik olarak her yerde aynı. Sivil toplum örgütlerindeki kadınlar her zaman biraz daha bilgili, eğitimli kadınlar olarak görülür ama aynı güvensizlik oradaki kadınlarda da mevcut. Sorunlarına sahip çıkma noktasında sivil toplum örgütlerinde de aynı sorunları görüyorum. Bizim sendikaya üye kadın oranı erkek sayısıyla hemen hemen eşit durumda. Ama bu kurumlara geliş gidişler paralel değil, erkekler yönetimde olsun, aktivitelerde olsun, kendilerini burada ifade etme konusunda olsun daha aktifler. Bayan arkadaşlarımız yükün çoğunluğunu kendileri taşıdıkları halde kendilerini burada ifade etme konusunda pasif kalıyorlar. Buradaki temel sorun bana göre kadınların bir ihtiyaç hissetmemesi, belki de çözümünün olacağına inanmamaları ve umutsuz kalışları diye düşünüyorum" dedi. "