Haberin İngilizcesi için tıklayın
Birkaç hafta sonra küçük bir kız çocuğu Antep'ten Manchester'a doğru uzun bir yürüyüşe çıkıyor. 9 yaşındaki bu çocuğun adı Küçük Amal (Little Amal).
8.000 km'lik yolu kat edecek Küçük Amal, 9 yaşında Suriyeli bir mülteci kız çocuğunu simgeleyen 3,5 m boyundaki bir kukla.
Türkiye-Suriye sınırından Birleşik Krallık'a uzanan, 4 ay sürecek yolculuğunu anlatan "The Walk – Yürüyüş" projesi, Amal'ın 27 Temmuz'da Antep'te atacağı ilk adımla başlıyor. Türkiye'deki durakları ise Antep, Adana, Mersin, Tarsus, Karaman, Antalya, Denizli, Selçuk, Urla, izmir, Çeşme. Ve Çeşm'den Sakız Adası'na doğru Avrupa'ya yola çeıkacak Amal.
İngiltere merkezli The Good Chance tiyatro topluluğunun Handspring Kukla Kumpanyası işbirliğinde hazırlanan "Yürüyüş"te Amal, 8 ülke sınırını geçerek 8.000 km yol kat edecek. 27 Temmuz- 3 Kasım tarihleri arasında ziyaret edeceği her köy, kasaba ve kentte; sanatçılar ve sivil toplum kuruluşları tarafından halka açık, kültür ve sanat etkinlikleri ile karşılanacak.
Projenin Sanat Direktörü Amir Nizar Zuabi, Türkiye yapımcıları İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV), kültür yöneticisi Recep Tuna. Projenin Türkiye'deki ortaklarından biri de Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği, Türkiye elçileri ise oyuncular Bergüzar Korel ve Halit Ergenç. Projenin diğer elçileri arasında oyuncular Gillian Anderson, Jude Law, sanatçı Anish Kapoor da var.
Yiyecek bulmaya giden ve bir daha geri dönmeyen annesini arayan Küçük Amal, ailelerinden ayrılarak yerinden edilmiş milyonlarca mülteci çocuğu temsil ediyor.
Amir Nizar Zuabi, "Yürüyüş"ün gezici bir kültür sanat festivali olduğunu söylüyor:
"Küçük Amal mülteciler hakkında algıyı değiştirmek üzere yola çıkıyor. Sahnesi 8 bin kilometre olan bir gösteri tasarlıyoruz aslında. Küçük Amal personası aslında karşılaşmalarıyla ve öğrendikleriyle büyüyecek, güçlenecek. Biz böyle bir yolculuğu İngiltere'den, oturduğumuz yerden tasarlamak istemedik. Amal'ın güzergahında neresi varsa, köy, kasaba, yerel aktörlerle, kurumlarla, sanatçı gruplarıyla birlikte tasarlamak istedik."
"Alışmışlık hastalığı"
Bergüzar Korel ise mülteci çocuklara daha iyi bir yaşam sunmanın herkesin görevi olduğunu belirterek şöyle ifade ediyor düşüncelerini:
"Bir bebek gecenin bir saati insanlık dışı bir yolculuğa çıkıyor ve şanslıysa tanımadığı bir ülkede hayatta kalıyor. Biz insanlık olarak korkunç bir hastalığa tutulduk; bunun adı alışmışlık hastalığı. Evet bu çocukları görüyoruz, fark ediyoruz sosyal medyada, haberlerde, ama çoğu kişi 'Bakamıyorum, çok kötü oluyorum' diyor. Bence artık bunun ötesine geçmemiz lazım. Sosyal medya paylaşımlarından daha öteye geçmemiz lazım."
"Amal'ı karşılayalım"
Halit Ergenç de "mülteci sorunu" teriminin kendisine ters geldğini ifade ediyor:
"Mülteci olmak zorunda kalmış insanlar bunlar. Bu nedenle, mülteci olmak zorunda bırakılmış insanların yaşadığı sorunlar demek daha doğru. Hangimizin ne zaman mülteci olmak zorunda kalacağımızı bilmiyoruz. Sürekli hareket halinde olmak zorunda olanlar, sıcak yastığını bırakıp hiç bilmediği karanlık bir yolculuğa çıkmak zorunda olanlar var. Bunun yarısı çocuk ve genç. Bu projein merkezi bir umut. Network'le başlayıp gerçek ilişkilere dönüştürmemiz lazım bu projeyi. Amal'ı gittiği şehirlerde karşılayalım."
Etkinlikleri görmek için burayı tıklayın.
(AÖ)