Uluslararası Antalya Film Festivali’nden “Ulusal Yarışma” kategorisinin çıkarılması üzerine bir grup sinemacı tarafından düzenlenen, Antalya Film Festivali ile eş zamanlı olarak gerçekleşen 54. Antalya Ulusal Film Yarışması 20 Ekim’de “Bir Gün Yine Döneceğiz O Şehre” sloganı ile başladı ve 27 Ekim’e kadar sürecek.
İstanbul’da Beyoğlu Sineması’nda yapılan yarışmada, jüri koltuğunda Hülya Uçansu, Kadir İnanır, Nihal Yalçın, Sarkis, Sevin Okyay ve Tayfun Pirselimoğlu yer alıyor.
“Hayati kararlar, sinemacı ve izleyicilerin kaygıları gözetilmeksizin alınıyor”
Sinemacılar, kendi internet sitelerinden yayımladıkları manifestoda, bir süredir film festivallerinde uygulanan sansür sebebiyle tedirgin olduklarını ifade ettiler.
Son olarak Türkiye’nin en köklü sinema organizasyonlarından biri olarak kabul edilen Uluslararası Antalya Film Festivali hakkındaki hayati kararların, sinemacı ve izleyicilerin kaygıları gözetilmeksizin alındığının belirtildiği manifestoda, film festivallerinin merkezine sinemanın, sektörün, izleyicinin yerine “prestij”, “kalite”, “marka değeri” gibi kavramların oturtulmaya çalışıldığı belirtildi.
Antalya Belediyesi, Antalya Film Festivali’nin “Cannes gibi bir festival” olması gerektiğini, Ulusal Yarışma kategorisinin bu nedenle kaldırıldığını ve yerli filmlerin uluslararası yarışmada boy gösterebilecek nitelikte olduğu sürece ödül alma imkânlarının devam ettiğini açıklamıştı.
Bu açıklamaya tepki gösteren sinemacılar ise, tüm sinemacıların eşit imkânlara sahip olmadığını ve tüm filmlerin eşit bir değerlendirmeyle karşılaştığını iddia etmenin gerçekçi olmadığını ifade ettiler.
Sinemacılar, Ulusal Yarışma’nın sadece Türkiye’deki sinemacıların önünü açmadığını, aynı zamanda başka ülkelerden izleyici ve sinemacıların beklentilerini karşılama baskısı hissetmeksizin, yerli bir sinema dili oluşturulmasına ve özgün bir sanatsal üslup geliştirilmesine yardımcı olduğunu belirttiler.
Ulusal Yarışma, filmlerin yazgısını değiştiriyor
Ulusal Yarışma’nın, deneyimli ve deneyimsiz sinemacıları, sinemanın tüm dallarından ve alanlarından insanları, büyük festivallerin elverdiği ölçüde demokratik ve eşitlikçi bir platformda bir araya getirdiğini ifade eden sinemacılar, Ulusal Yarışma’nın filmlere, sinema profesyonellerinin değerlendirmesinden geçme fırsatı tanıdığını ve onların yazgısını değiştirdiğini belirttiler.
Sinemacılar, manifestolarında uluslararası alanda başarı gösteren yerli sinemacıların çoğunun gururla havaya kaldırdıkları ilk ödülün Altın Portakal olduğunu, izleyiciye seslendikleri ilk törenin Altın Portakal Ödül Töreni olduğunu da vurguladı.
Ulusal Yarışma sayesinde izleyicilerin filmleri eleştirel gözlerle izlemeyi öğrendiğini, piyasa şartlarının görünmez kıldığı filmleri keşfettiğini ve Ulusal Yarışma sayesinde sinemacıların, yeni filmleri için destek ve cesaret bulduğunu ifade ettiler.
Yine manifestolarında, “Dünyanın bir tane daha Cannes’a ihtiyacı yok ama bizlerin Antalya Film Festivali Ulusal Yarışma’ya ihtiyacımız var” diyen sinemacılar, Ulusal Yarışma’nın yeniden kategorilere eklenmesini talep ettiler.
“Kendimizi uluslararası alana tanıtma baskısını hissetmeksizin, önce birbirimizi tanımak ve anlamaya çalışmak istiyoruz” diyen sinemacılar, yeni sinemacılarla tanışmak, onları deneyimli meslektaşlarıyla buluşturmak ve eski sinemacıları hatırlamak istediklerini, Belgesel kategorisini geri istediklerini ve daha fazla belgeselin görünür olmasını arzuladıklarını ifade ettiler. (BC/EKN)