Sahi, nedir "anneliğin" anlamı?
'Anneler Günü'nün ve anneliğin anlamı kadından kadına değişiyor;
Ayşe Düzkan , anneliğin toplumun kadına yüklediği bir görev olduğunu ama gelecekte böyle bir görev olmayacağını düşünüyor.
Duygu Asena 'ya göre annelik, olağanüstü bir karar.
Şebnem İşigüzel , hırslarından ve kaygılarından çocuğu sayesinde kurtulduğunu söylüyor.
Tutuklu annesi Ayşe Yıldırım ise yedi yıl sonra ilk kez bu anneler gününde hastanedeki oğlunun yanında olmanın buruk mutluluğunu yaşıyor.
"Gelecekte annelik diye bir vazife olmayacak"
Pazartesi Dergisi Genel Yayın Koordinatörü Ayşe Düzkan'ın çocukları kadınların yetiştirmesi gerektiği konusunda kuşkuları var.
O, anneliğin toplumun kadınlara yüklediği bir görev olduğunu, ancak gelecekte annelik diye bir vazife olmayacağını düşünüyor. Tarihte çocukların toplu olarak, babaları ya da bakıcılar tarafından büyütüldüğünden bahseden Düzkan, "Çocukları insanlar yetiştirir, ama sadece kadınlar mı yetiştirmeli emin değilim. Çocukların kadınlar tarafından büyütülmesi değiştirilebilir bir durum" diyor.
Çocuk yetiştirmenin annelikten çok, ebeveynlik hali olduğunu vurgulayan Düzkan:
"Toplumun, kadından hem çocuk bakmasını, hem de diğer görevleri yerine getirmesini beklemesinden" şikayet ediyor.
Bilimin, kadın bedeni dışında doğum ihtimalini araştırmasına karşın, kadınlar için özel çalışmalar yapmadığını söyleyen Düzkan; bu kadar bilimsel gelişmeye rağmen, hala kadınların doğum sancısına çözüm bulunamamasında ağır ihmal olduğunu düşünüyor.
Ayşe Düzkan, anneler gününde kızından hediye alan bir anne. Kendisi de annesine hediye alıyor. Kızından aldığı ilk hediye, "makarnadan yapılmış kolye" olmuş.
"Hediye almazsa üzülür müsünüz?" sorusuna hiç sektirmeden yanıt veriyor:
"Almayacağını düşünmüyorum. İlkokuldan beri öğretiyorlar bunu."
Düzkan, sevgililer, babalar, anneler günlerinin, satışları daha canlı kılmak için böylesine gündemde tutulduğunu düşünse de... Eğer, bu günlerden biri kaldırılacaksa, ona göre, en son Anneler Gününe sıra gelmeli:
"Hediye diye bir şey varsa" diyor "Neden annelere vermeyelim. Bu günleri atacaksak, sıra en son anneler gününe gelir diye düşünüyorum. Çünkü en çok emeği anneler veriyor."
Hizmet olarak geri dönecek hediyeler
Düzkan, anneler gününde yaşanan en vahim durumun hediye alınan mutfak robotu, mikser, teflon tava gibi şeyler olduğunu söylüyor. Bu hediyelerin zihinlerdeki karşılığı şöyle;
"Alacağınız tencere, tava, mikser ve ütüler, size leziz yemekler, ütülü gömlekler ve çeşitli hizmetler olarak geri dönecektir."
Düzkan, "Çocukların, yine kendilerine hizmet olarak dönecek malzemeler alması düşündürücü. Oysa babalar gününde tamir takımı alınmıyor Anneleri, yılın bir günü, bir şey satın alma yoluyla hatırlamak da ayrıca tuhaf" diyor.
Bir insan yetiştirmenin insana çok şey kattığını, bunun çok yaratıcı bir faaliyet olduğunu ifade eden Düzkan, erkeklere de tavsiye ediyor.
İnsan anne olunca bekliyor
Radikal İki'de yazılarını okuduğumuz, henüz 18 yaşındayken romanı yayınlanmış bir yazar olan Şebnem İşigüzel , kadınlığın doğal bir uzantısı olarak düşünüyor anneliği. Ama, çocuk istemeyen kadınları da anlayışla karşılıyor. Anne olmaktan mutlu ve söz "hediye" faslına gelince itiraf etmekten geri durmuyor:
"İnsan anne olunca hediye bekliyor. İlanlar, taksit kampanyaları filan rahatsız edici, ama insan bekliyor. Yani ben beklerim."
Gazetecilikle anneliği birlikte götürürken bir süre her şeyi askıya aldığını söyleyen Şebnem İşigüzel, annelik deneyimini şöyle anlatıyor:
"İnsan hayatta neyin değerli, kalıcı olduğunu anlıyor. Yani huzur dolu, zamanla derviş olmak gibi bir şey. Bir sürü hırsımdan ya da kaygımdan kızım Tamar sayesinde kurtuldum.
"Kadınlar için bir görev değil"
Gazeteci-yazar Duygu Asena ise, anneliğin kadınlar için bir görev olmadığını, anne olmayan kadınların da eksiklik hissetmeyeceği vurguluyor. Ama annelik kararını da çok önemsiyor:
"Bir insanın kendinden çok seveceği, özen göstereceği bir çocuğun sorumluluğunu üstlenmesi gerçekten özverili bir sorumluluk ve önemli bir karar."
Anneler gününde hediye alma geleneği ise Asena'ya göre tamamen ticari ve anlamsız:
"Böyle sevgili, anne, baba günlerinde satışlar canlanıyor o kadar. Yaşlılar bekliyor tabii. O yüzden annem hayattayken her yıl alırdım. Şimdi de yaşasaydı kesinlikle alırım, ama kendim anne olsaydım kesinlikle beklemezdim. Yeğenim de annesine almaz ve annesi de beklemez."
Devletten anneler günü hediyesi: Gözyaşı
Ayşe Yıldırım, cezaevinde sürdürdüğü ölüm orucu sonucunda kaldırıldığı İzmir Devlet Hastanesi'nde tedavi gören tutuklu Barış Yıldırım'ın annesi .
O, yedi yıl sonra anneler gününü oğlunun yanında refakatçi olarak geçirdiği için hem mutlu hem değil. Çünkü mutluluğunu oğlunun aylardır aç olmasına borçlu . Kaldı ki, şu sırada çocuğunun her an ölebileceğini düşünen yüzlerce tutuklu annesi hala korkuyla yaşıyor.
Ayşe Yıldırım, bu anneler gününe ilişkin duygularını şöyle anlatıyor:
"Altı aydır oğlumun öleceğini düşünerek, onu kaybetme korkusuyla yaşadım. Sabahlara kadar yaşaması için dua ettim. O günler geceler nasıl geçti bilmiyorum . Yedi yıldır ilk kez anneler gününü birlikte geçireceğiz. Şu anda tedavi oluyor, bunun için çok mutluyum. Ama hala anneler çocuklarının öleceğini düşünerek yaşıyorlar. Bu acıyı yüreğimde hissediyorum. Çocuklarımız eskisi gibi değil. Hiçbir zaman da eski sağlıklarına dönemeyecekler.O yüzden mutlu olamıyorum. İki gün önce Hüseyin Kayacı gözlerimin önünde öldü. Söyleyecek söz bulamıyorum."(YV/NU)