"Şarkı söylerken kendimi daha duygusal hissediyorum" diyor Safiye. Beş sene önce ailesi ile birlikte Afganistan'dan Türkiye'ye göçmüşler. Anneannesinin Kâbil'deki evini anlatırken heyecanlanıyor: "Annenanemin evi malikane gibiydi. Kocaman bir yerdi."
Fatima ise İran İsfahanlı. "Resim yapmayı seviyorum, sporu da seviyorum ama şarkı söyleyince daha çok mutlu oluyorum" diyor.
Azra da 6 yıl önce İran'dan gelmiş. En çok İsfahan'da kalan ablaları ve anneannesini özlüyor.
2019 yılında farklı engelleri olan çocuklar ve gençleri, Barış İçin Müzik Korosu ile bir araya getiren Birlikte Güçlü Sesler Korosu; bu yıl Türkiyeli ve mülteci 22 çocuğu buluşturuyor. Safiye, Azra ve Fatima da bu çocuklardan sadece üçü.
İKSV Alt Kat tarafından, İstanbul Kalkınma Ajansı'nın (İSTKA) desteğiyle hayata geçirilen projenin ikinci dönemine Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) de destek verdi.
Şefliğini Zeynep Eren Kovankaya'nın üstlendiği koro, çok dilli bir repertuvarla çalışmalarını sürdürdü. Bugün de (2 Ekim) İstanbul Müzik Festivali kapsamında "BİFO Özel: Baroktan Klasiğe" çevrimiçi konseri öncesi çocukların çalışmaları izlenebilir.
"Bu teyzemin düğününde giydiğim elbisem"
Bu sene koronavirüs nedeniyle zoom'dan devam eden provaların ikisi açık alanda oldu. Bu provalardan birinde bir araya geldiğimiz çocuklardan Azra anlatıyor:
"Resim yapmayı çok seviyorum küçüklüğümden beri. Önce İngilizce öğrendim sonra Türkçe. Bu koroda şarkı söylerken çok sevinçli oluyorum ve kendimi daha iyi hissediyorum."
Azra'nın üzerinde yeşil, kabarık bir elbise var, onu anlatıyor bize:
"Bu benim teyzemin düğününde giydiğim elbisem. İsfahan'da doğdum ben. Biraz hatırlıyorum. Anneannemin evine gidiyorduk. Oranın çok büyük bir mutfağı vardı. İkili yataklı bir odası vardı. Teyzemler orada uyuyordu. Ablalarımı ve teyzemi özledim. Bu yaz korona olduğu için onları göremedim ama bize bir hediye verecekler. Belki kışın uçaklar açılırsa onlar gelecek."
"Kuzenlerimi özlüyorum"
Safiye 4. sınıf öğrencisi. "Kâbil'den geldim, Türkiye'yi çok sevdim diye anlatıyor ve devam ediyor:
"Şarkı söylerken kendimi daha duygusal hissediyorum. Öğretmenimizin çaldığı şarkıların hepsini seviyorum. Kâbil'de annenanemin evi malikane gibiydi. Kocaman bir yerdi. Bütün kuzenlerim oradaydı. Babaanne tarafından kuzenlerim ise İran'dalar, orada yaşıyorlar. Onları özlüyorum. Benim bir de engelli bir kardeşim var, ona bakıyordum bazen."
"Merdiven üstündeki kitapları sayardım, bu oyunu çok severdim"
Fatima da İsfahan'daki annenanesini çok özlemiş.
"Sporu da müziği de seviyorum. Mutlu oluyorum şarkı söyleyince. Anneannem ve teyzelerimi özledim. İran'dayken biraz İsfahan'da kalıyordum, biraz da anne babamın olduğu şehre gidiyordum. Annemin arkadaşı vardı, ona 'teyze' derdim. Onun evinde bir merdiven vardı. Onun üzerinde kitaplar vardı. Her zaman onları sayardım. Merdiven üstünde kıyafetler olsa bile yukarı çıkıp kitapları sayardım. Ben tek onları saymak için oraya giderdim, bu oyun çok hoşuma giderdi."
Şef Kovankaya: Öğrenmeye ve eğlenmeye doyamayan ortak yapımız var
Çocuklarla birlikte çalışan Şef Zeynep Eren Kovankaya ise "Korolarımızda dikkatimi çeken en önemli özellik çocuklarımızın ne kadar değer bilen bireyler olduğuydu" diyor.
Müzik hayatına 6 yaşında piyano dersleri alarak başlamış Kovankaya. Boğaziçi Üniversitesi'nde sosyoloji bölümündeki lisans hayatı boyunca da hep korolarla iç içe olmuş.
"Bu süreçte koro şefliği eğitimime başladım, yurtiçi ve yurtdışında ustalık sınıflarına katıldım. Lisans bittiğinde hayatıma müziği akademik olarak sokmalıyım dedim ve İstanbul Teknik Üniversitesi Müzik İleri Araştırmalar Merkezi'nde müzik teorisi bölümünde yüksek lisans yaptım."
Hâlâ aktif olarak koro şefliği ve koro şarkıcılığı yapıyor.
"Çocuklarla yaptığım online ya da fiziksel her provadan mutlaka yeni şeyler öğrenmiş olarak çıkıyorum. Onların hep dürüst, dobra, saf ve samimi tarzları vardır ya hani, işte benim enerjimi bu kadar yüksek ve gerçek tutan en önemli etken budur diyebilirim. Öğrenmeye ve eğlenmeye doyamayan ortak bir yapımız oluyor provalarda, ben de elimden geldiğince bu güzel enerjimizi kullanmaya gayret ediyorum.
"Korolarımızda dikkatimi çeken en önemli özellik çocuklarımızın ne kadar değer bilen bireyler olduğuydu. 5 yaşından 17'ye kadar birçok çocuk bu çatı altında buluştu, ve hepsi de bu bahsettiğim özelliği taşıyan, müzikle kendisini geliştirebileceğine yürekten inanan çocuklardı. Dolayısıyla onlarla çalışmak da hem mesleki olarak hem de manevi olarak beni oldukça zenginleştiren bir deneyim haline geldi."
"Müzik bazen anlatamadıklarımız oluyor"
"Müziğin iyileştirici gücüne inanıyorum" diyen Şef Kovankaya şöyle devam ediyor:
"Sadece inanmıyorum, bu gücün varlığına oldukça sık rastlama fırsatım oluyor. Müzik bazen anlatamadıklarımız oluyor, bazen hiç bilmediğimiz duyguları öğretiyor. Her yaştan insana faydası var elbette, ama özellikle gelişme çağında olup, duygularını doğru bir şekilde ifade etmeyi daha yeni öğrenen tüm çocukların ve gençlerin sesi oluyor. Dijital ortama sarılmak durumunda kaldığımız bu dönemde, müziğin iyileştirici gücünden aldığım kuvvetle, koro müziğine meraklı olan herkesin yararlanıp kendini geliştirebileceği bir Youtube kanalı açtım. Dijital ortamı faydalı hale getirmek, imkânı olmayan insanlara faydalı bilgiler sağlamak hepimizin rahatlıkla yapabileceği bir şey, varsın çocuklar mutlu olsun."
(AÖ)