Ankara Üniversitesi (AÜ) cinsel taciz ve cinsel saldırı olaylarının engellenmesi ve şikayetler söz konusu olduğunda etkin bir soruşturma ve yaptırım mekanizması oluşturmak için "Cinsel Tacize ve Cinsel Saldırıya Karşı Politika Belgesi" oluşturdu.
AÜ'nde geçen dönem öğretim görevlisi bir kadın aynı bölümde çalıştığı bir profesör tarafından cinsel taciz ve mobbinge uğradığı gerekçesiyle konuyu yargıya taşımıştı.
AÜ Kadın Bilimleri Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Alev Özkazanç, birkaç yıldır Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi (KASUM) bünyesinde bu konuyu tartıştıklarını ancak son taciz olayının bu belgeyi oluşturma sürecin hızlandırdığını söyledi.
Bu amaçla, KASUM altında "Cinsel Tacize ve Cinsel Saldırıya Karşı Destek Birimi" kuruldu. Özkazanç, bu birimin, kişileri konu hakkına bilgilendirme, arabuluculuk ya da disiplin soruşturmasına yönlendirme, soruşturmalara bilirkişilik desteği sunma gibi görevler yüklendiğini söyledi.
Alev Özkazanç bianet'in sorularını yanıtladı.
Ankara Üniversitesi'nde böyle bir genelge hangi ihtiyaçtan doğdu?
Yıllardır, bazı fakültelerde yakından bildiğimiz taciz olayları vardı. Geçen yıl basına yansıyan KESK'te ve AÜ'nde yaşanan taciz olayları konuya daha fazla eğilmemize neden oldu.
Bu olayın üzerine üniversitede yeterli bir farkındalık ve etkin bir koruma mekanizması olmadığını düşünüp Rektörlüğün olumlu yanıt vermesiyle, genel bir ihtiyaçtan ve konjonktürel bir değerlendirmeden bu belge doğdu.
Üniversitede taciz dendiğinde ne anlamalıyız?
Belge, kampüslerde çalışan özel kişi ve işletme personeli dahil tüm üniversite bileşenlerini kapsıyor. Belge, cinsel tacizi asıl olarak cinsiyet ayrımcılığının bir parçası olarak daha çok kadınlara karşı işlenen bir fiil olarak görmekle birlikte, erkeklere de yönelebileceğini, aynı cinstten kişiler arasında da yaşanabileceğini kabul ediyor.
Belge, zorunlu olmamakla birlikte, aralarında belirgin bir akademik ya da idari ast-üst ilişkisinin olduğu ve bu ilişkisinin suistimal edildiği, araya tehdit, şantaj, kayırma, ödüllendirme gibi şeylerin girdiği durumlar, özellikle hoca-öğrenci, danışman-öğrenci arasında olabilecek türden "ağır taciz" olaylarının önüne geçmeyi planlıyor.
Bu genelgeden sonra çok fazla başvuru olacağını düşünüyor musunuz?
Bu belgenin olmadığı zamana kıyasla bir sıçrama olacağını düşünüyorum. Amacımız katı bir disipliner veya cezacı bir yaklaşım geliştirmek değil; bunun kadınları güçlendiren bir sürece dönüşmesini sağlamak. Kadınlar ile erkekler arasındaki cinsel mesafeyi açan, üniversite ortamını cinsellikten arındıran muhafazakar amaçlarla kullanılmaması konusunda da duyarlıyız.
Başvurulara nasıl bir yaptırım uygulanacak?
Memurlar, öğretim görevlileleri ya da öğrencileri için olan mevcut disiplin yönetmeliklerinde taciz diye ayrı bir suç yok bu yüzden başka maddeler ve fiillere benzeterek yaptırım uygulamak zorunda kalacağız. Bu ciddi sorunu çözmek için Yükseköğretim Kurulu'na (YÖK) başvurarak yeni bir maddenin eklenmesini isteyebiliriz.
Aynı içerikteki ilk belgeyi Sabancı Üniversitesi 2009'da imzalamıştı. (NV)