
Gazeteci
Umut Koşar, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı için Adalet ve Kalkınma
Partisi (AKP) adayı
Melih Gökçek ile Cumhuriyet Halk Partisi'nden (CHP)
Murat
Karayalçın Türkiye'de en çetin seçim yarışına kapılsalar da kararsız seçmenin
rolünün sanıldığından daha önemli olacağını düşünüyor.
"Ankara'nın
29 Mart sabahının flu görünmesinin nedeni Ankara'nın kararsız seçmenidir"
diyen Koşar, Ankaralıların, paravanın arkasında, ellerindeki pusulada Ankara
Büyükşehir Belediye Başkanlığı için yarışan 5'i bağımsız aday, toplam 16 aday
göreceklerini ifade ettikten sonra, şimdilik Gökçek'in üstün göründüğü kampanya
dönemiyle ilgili şunu söyledi:
"Sokakta
Gökçek muhalefeti ve AKP karşıtı Cumhuriyetçi söylemi Ankara'nın kararsız
seçmeni üzerinde etkisini artırırsa Karayalçın, Gökçek karşısında daha güçlü
hale bile gelebilir."
1997'de
Mersin'de habercilik yapmaya başlayan Koşan, çeşitli dergilerde temsilcilik,
Yeni gazete'de muhabirlik ve Sun TV'de dört yıl programcılık yaptıktan sonra
Milliyet gazetesi Ankara bürosunda muhabir olarak mesleğini sürdürüyor.
Koşan
ile, bir süre önce CHP milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu'nun yolsuzlukla
suçladığı AKP'li belediye başkanı Gökçek'in, 29 Mart yerel seçimleri için CHP
adayı Karayalçın ile giriştiği yarışı ve bu yarışta Milliyetçi Hareket Partisi
(MHP) adayı Mansur Yavaş'ın rölünü konuştuk:
Seçimi
yarışı nasıl görünüyor?
Seçim
startı verilen günden bu güne kadar, hatta kuvvetle muhtemeldir ki bu günden 29
Mart sabahına kadar, başkentlinin aklında Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı
için yarışan sadece üç aday var. Bunlar sırayla AKP'den yeniden aday olacak
Melih Gökçek, CHP 'den Murat Karayalçın ve MHP'den Mansur Yavaş...
Anketlerde
yarışta Gökçek'ın Karayalçın'ın yüzde 10 veya yüzde 20 oy farkıyla önünde
olduğunu gösterse de, seçimin mugtemel galibini şimdiden öngörmek zor
gözüküyor.
Bu
belirsizliğin nedeni, bizzat Ankara'nın kararsız seçmenidir. Kararsız bırakan
nedense alternatif söylemle seçmene göz kırpan MHP adayı Mansur Yavaş'tır. Sağ
oluşum için Yavaş'ı cazip kılan, başkentlinin Gökçek'e karşı sert bir şekilde
muhalefet etmesi ve Gökçek'in başkanlığını istememesidir.
Hatta
bazı entelektüel çevrelerde Yavaş'ın ismi, seçim fırtınası içinde meltem
esintisi gibi geçiyor. Gökçek'in hazırlattığı anketlerde Yavaş'ı yok sayarak,
sağ tabanın oyunu kendine çekmeye çalıştığı söyleniyor. Her ne kadar MHP, kendi
eski il başkanları, ilçe başkanları ve çok sayıda Ülkücü Sağda Birlik Komitesi
üyesinin Gökçek'e destek kararı aldığı yönündeki haberleri kınasa da, bu
söylenti çok da boş çıkmayabilir.
Seçim
söylemlerini nasıl karşılıyorsunuz?
Karayalçın
ve Gökçek arasındaki yarışa gelince bu, bir bakıma CHP ve AKP arasındaki genel
seçim provasına dönüşmüş durumda. Karayalçın, başkentlinin Gökçek'e yönelik
sert muhalefetini bir de sol ve cumhuriyetçi söylemle destekleyerek, başkanlık
yarışını hızlanmış durumda. Sokakta Gökçek muhalefeti ve AKP karşıtı
Cumhuriyetçi söylemi Ankara'nın kararsız seçmeni üzerinde etkisini artırırsa bu
durum, Karayalçın'ı Gökçek karşısında daha güçlü hale getirebilir.
CHP ve
AKP arasındaki genel seçim provasına dönüşen bu seçim aynı zamanda CHP için
yeni bir dönemin başlangıcı olabilir. Karayalçın'ın seçimleri kaybetmesi
durumunda CHP'nin içindeki muhalif kanattın seslerini yükseltmesine, hatta
partinin olağanüstü genel kurula bile gitmesi söz konusu olabilir. Bu durumda
Karayalçın'ın Sosyaldemokrat Halk Partisi'ne (SHP) dönüp dönmeyeceği, dönmediği
taktirde CHP yönetimine aday olup olmayacağı da merak edilebilir.
Hal
böyle olunca Ankara'ya ağır bir siyaset kokusu çöküyor. Projeler daha çok
Gökçek'in eleştirilen icraatlarına ve yardımlarına yönelik. Şu ana kadar bire
bir sosyal belediyeciliğin parçalarını oluşturan çocuk, kadın ve dezavantazlı
gruplara yönelik projeler dile gelmedi.
Peki,
Ankara'nın gerçek sorunları neler o zaman?
Ciddi
anlamda başkentliyi bunaltan sorunlar arasında, içme suyu, toplu taşıma
(metrro), doğal gaz görünüyor. Karayalçın'ın veya Yavaş'ın seçilmesi halinde bu
soruların akıbetti merak konusu olurken, Gökçek'in seçilmesi halinde
başkentlinin bir süre daha bu sorunlarla yaşayacağı aşikar...
Ayrıca,
Ankara'nın katı atık depolama sorunu var. Mamak Çöplüğü adı verilen depolama
alanı ve çevresi yaşamsal bir tehlikenin eşiğinde. Kent dinamiklerini oluşturan
sivil toplum kuruluşları bazen tehlikeyi dile getirse de Gökçek, bu gerçekliği
kabul etmiyor.
Benim
önemsediğim bir konu olarak, barınma hakkını yok sayacak kentsel dönüşüm
programları, Gökçek'in seçilmesi durumunda sürecek. Somut öneri geliştirmeseler
de, Karayalçın ve Yavaş hiçbir konuda kent yaşayanlarının mağdur edilmeyeceğini
dile getiriyor.
Seçimde
medyanın yeri nedir?
Özellikle
seçim öncesi yerelde çıkan gazetelerin hedefi, sadece ilan ve paralı haber
yapmak oluyor. Gazeteler çoğu zaman bir partinin yayın organı gibi çalışır. Bu
acı gerçek ne yazık ki bu seçim döneminde de kendini gösterdi.
Ankara'nın
yerel gazete olgusu, ana akım medyanın çıkardığı eklerle sınırı. Bunların
yanında isim yapmış ancak bir ve iki siyasi dergi vardır. Hal böyle olunca
yerel seçimlerde adayların medya odağı, tarafsız davranmaya çalışsa da seçim
konjonktürüyle bu duruşunu yitiren ana akım medyanın çıkardığı ekler oluyor.
Buna,
Sabah gazetesinin Ankara ekinde 19-20-21 Şubat 2009 tarihlerinde AKP Büyükşehir
Belediye Başkanı Melih Gökçek lehinde, MHP'nin Büyükşehir Belediye Başkan
adayı, Beypazarı Belediye Başkanı Mansur Yavaş aleyhinde haberler çıkması ve bu
gazetelerin ASKİ'ye ait araçlarla bedava dağıtılması, örnek olarak verilebilir
mi bilmiyorum ama bu durumun çok tartışılacağı kesin. Burada gazetecinin rolü
de tartışılabilir. Meslektaş acaba burada sadece haber yapan konumunda mıdır?
Yoksa seçim pazarlığı içinde editoriyal diktaya kurban mı gitmiştir? (UK/EÖ)