13-21 Kasım tarihleri arasında gerçekleşecek 36. Ankara Film Festivali sansür iddiasıyla gündemde.
“İki Dil Bir Bavul” (2008) ve “Babamın Sesi” (Dengê Bavê Min, 2012) gibi filmlerin yönetmeni Orhan Eskiköy’ün son filmi “Ev”, Ulusal Uzun Film Yarışması yönetmeliğine aykırı olduğu belirtilerek, ön jürinin talebine rağmen festival programına dahil edilmedi.
“İncelikli bir sansür uygulandı”
Eskiköy, festivalin belgesel-kurmaca ayrımını gerekçe göstererek filmini yarışmadan çıkardığını belirterek, “Filmim klasik anlamda belgesel değil. İki Dil Bir Bavul’da da benzer bir yöntem uygulamıştım. Eğer süreç doğru işletilseydi kötü niyet aramazdım. Ama festival yönetimi benimle iletişim kurmadı, başka bir yol da önermedi, bana incelikli bir sansür uygulandı,” dedi.
Öte yandan belgesel film, Ulusal Belgesel Film Yarışması’na da dahil edilmedi.
Eskiköy’ün kendisine sansür uygulandığını düşünmesinin nedeni ise Altın Koza’da AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a seslendiği konuşması.
Orhan Eskiköy'ün "Selvi" adlı senaryosuyla Adana Altın Koza Film Festivali'nin Edebiyat Uyarlaması Uzun Metraj Senaryo Yarışması'nda aldığı Jüri Özel Ödülü sonrasında yaptığı ödül konuşması. Benim için gecenin en akılda kalıcı, unutulmaması gereken konuşmasıydı. pic.twitter.com/FdxuQMknAE
— A. Afrail Gök (@buradandumduz) September 27, 2025
“Aynı festivale İki Dil Bir Bavul’la seçilmiştik”
“Festivale başvurmadan önce şartnameyi okudum elbette ve 2010 yılında da aynı şartnamenin olduğunu gördüm. Aynı festivale ‘İki Dil Bir Bavul’la seçildiğimiz için, o koşulları ciddiye alıyorum. O zamandan bu yana hem filmler hem de yarışmalar çok değişti. Artık dünyanın her yerinde kurmaca filmlerle belgeseller aynı yarışmaların içinde yer alıyorlar. Herkesin övündüğü Cannes’dan, Berlin’den gelen bazı filmler de bu ana yarışmaların içinden çıkıyor. Hâl böyle olunca bu ayrımı çok önemsemedim. Bizim de başımıza gelmişti. Başvurdum.
“Şimdi ne beklenir? Eğer festival 22 yıldır devam ediyorsa, belli bir devamlılık esasına dayanıyor demektir. O halde şunu diyebilirlerdi: ‘Orhan, bu yıl fikrimizi değiştirdik, başvurunu lütfen geri çek ve belgesele başvur.’ Ama benimle böyle bir iletişim kurulmadı. Ayrıca filmim klasik anlamda bir belgesel de değil. İçinde etik sorun olarak görülebilecek ve bazı tartışmalar yaratabilecek yöntemler var. Kimseye yalan söylemediğim için benim sinema anlayışım bu. ‘İki Dil Bir Bavul’da da benzer bir yöntem uygulamıştım. Bir belgesel sinema örneğidir, doğrudur; ama başka bir bakış açısıyla yapılmış filmler bunlar. Derdimi daha iyi anlatmak için, içine koyduğum birtakım fikirler var.
“Eğer süreç doğru işletilseydi buradaki kötü niyetle ilgilenmezdim. Hatta İrfan Bey’le (Demirkol) ilgili ‘Artık İnci Hanım (Demirkol) yok, tek başına yürütüyor bu işi,’ der ve buna saygı duyardım. Ama festival yönetimi bana başka bir yol da önermedi. Adana’ya gitmeden önce Ankara’ya başvurmuştum. Sonuçta orası benim okul okuduğum, sinemayı öğrendiğim şehir. Bu festivalle başka bir bağım var benim, bunu İrfan Bey de çok iyi bilir. Ama açıkçası artık bir iyi niyet göremiyorum.”

Jürinin tutumu
“Jürinin kararları, oy birliğiyle veriliyor. Ancak jüri toplantısında ‘Bu bir belgeseldir, bu yarışmaya uygun değildir’ dayatmasıyla karar verilmiş. Jüri üyelerinden birine ‘Hiç mi itiraz olmadı, oy birliğinin sağlanmadığı başka hiçbir film yok muydu?’ diye sordum. O da ‘Oldu, benim istemediğim şeyler de geçti,’ dedi. İşte bu noktada işler çirkinleşiyor. Tutunacak dal bırakmıyorlar bu sefer. Ve bu tutum, bende hem hiddet hem de kırgınlık yaratıyor.
“Filmler açıklandıktan sonra akşama kadar bekledim, bir bilgilendirme gelir mi, bana diye. Ben bunu duyurduktan sonra ertesi gün bir mail geldi: ‘Filminizi belgesele uygun gördük.’ Ama bu da yuvarlak bir ifade ve gösterdiğim tepkiden sonra geldi. Ne bir davet vardı ne de ‘Katılmak ister misiniz?’ diye bir soru. Özür dileyen, açıklama yapan kimse olmadı. Sonuçta ben üreten kişiyim. Oysa teamül bellidir: Davet edilir, gelmek ister misiniz, diye sorulur. Ama bana öyle bir yaklaşım olmadı. Aksine, bana incelikli bir sansür uygulandı.”
Adana konuşması
Eskiköy, söz konusu tutumun Altın Koza’da yaptığı konuşmayla ilgili bağlantısını ise şöyle anlattı:
“Dolayısıyla bu durum bana, Adana’da yaptığım konuşmayla ilgili bir fikir veriyor. Ki sonrasında İrfan Bey’in geçmişte benzer tutumlar aldığını ve bazı oyuncuları sahnede yapabilecekleri politik konuşmalarıyla ilgili uyardığını da duydum. Nezaketle yapılmış sansürlerdi bunlar. Adana’da sahneye çıktığımda bir ritüel olarak ve aslında kendimi çok da korumayarak, içimden geldiği gibi konuştum. Filmin meramıyla paralel olarak bir konuşma yapmak istedim. Bu ülkeyle ilgili bir derdim var, çünkü artık bu ülkede nefes alınamıyor ve ben de ülkenin nefes aldırmadığı insanlarla ilgili filmler yapıyorum. İki Dil Bir Bavul’u yaptıktan sonra da ‘Biz barış istiyoruz bu ülkede,’ demekte bir sakınca görmemiştim. 2012’de Babamın Sesi’yle ödül aldığımızda, yine barış sürecine katkı yapmaya çağırıyordu Erdoğan. O zaman da ‘Biz sinemacılar olarak üzerimize düşeni yapıyoruz, siz de üzerinize düşeni yapın,’ demiştim. Adana’da ise herkesin sıkışmışlığını yansıtmaya çalıştım. Bu ülkede öğrenciler öğrencilik yapamıyor, gazeteciler gazetecilik yapamıyor, sanatçılar sanat yapamıyor. Bir tek Bakanlık var destek veren, Bakanlık da anında üzerinizi çiziyor. Ya sansür var ya otosansür. Yoksulluk almış başını gitmiş. Bu, bana nefes alamama hâlini hissettiriyor imgesel olarak. Ben de dedim ki: ‘Nefes alamıyoruz. Buradan Erdoğan’a sesleniyorum: Bizi biraz rahat bırakın, yaşayalım şu hayatımızı.’
“Kimine göre bu ‘iktidar karşısında çaresizlik’ti, kimine göre doğru bir ifadeydi. Ama beni ilgilendiren, o anki duygumdu. Ben nefes alamadığımı hissettim, bunu söyledim. Benim gibi hisseden milyonlarca insan var. Bu bir dilenme değil; bir duygunun, bir sıkışmışlığın ifadesi. Bazıları ‘Seni alacaklar,’ diye şakayla karışık uyardı. Ama orada söylediklerim, milyonlarca insanın yaşadığı sıkışmışlıktan doğdu. Sonuçta örgütlü birisi değilim, yıllar sonra film yapmış bir yönetmenim ve ülkemle ilgili de derdim var. Hepsi bu.”

(TY)











