Kadın Dayanışma Vakfı, Ankara’daki 30 kamu hastanesini arayarak “hastanenizde kürtaj yapılıyor mu?” diye sordu.
Sonuçta 30 hastaneden sadece üçünün 10 haftaya kadar evli/bekar ayrımı yapılmadan isteğe bağlı kürtaj yaptığı ortaya çıktı.
İsteğe bağlı kürtajın gerçekleştirildiği diğer iki hastanede çeşitli şartlar öne sürülüyor.
Üç hastanede kürtaj yalnızca evli kadınlara, eşlerinin onayı olması halinde yapılıyor.
Beş hastane ise ancak anne veya bebeğe dair komplikasyon riski varsa kürtaj yapıyor.
Sekiz hastanede hiçbir şekilde kürtaj yapılmıyor.
Beş hastanede ise kürtaj yapılıp yapılmayacağı yüz yüze muayene sonrası doktorun vereceği karara bağlı kalıyor.
Dört hastane tam teşekküllü olmadıkları veya hastanede kadın doğum doktoru olmadığı için kürtaj yapılmadığını söylüyor.
* Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı, İstanbul’daki 37 kamu hastanesine, telefon ile “kürtaj yapıyor musunuz?” diye sormuş, sadece üç kamu hastanesinde isteğe bağlı kürtaj yaptığını söylemişti.
Azarlayıcı ve yargılayıcı cevaplar
Araştırmayı yapan Vakıf, birçok hastanede kürtaj sorusuna dair kesin cevaba ulaşabilmenin ortalama dört farklı kişiyle görüşmeyi gerektirdiğini belirtti.
Sade bir vatandaşın kürtaj konusunda hastanelerden ne kadar bilgi alabildiğini de ölçebilmek adına görüşmelerin ilk aşamasında bir vakıftan arandığı belirtilmedi. Vakıf, “Kürtaj yaptırmak için arayan bir kadınla görüştüğünü sanan birçok hastane personeli, özellikle kürtajın hiçbir şekilde yapılmadığı hastanelerde, yargılayıcı ve azarlayıcı bir ses tonu ve konuşma biçimiyle karşılık verdiler” dedi.
Kaymakamlıktan evrak istediler
* Bir hastanede 350 TL ile 600 TL arası tutan anestezi ücretinin devlet tarafından karşılanmadığı, kadının kendisinin ödemek zorunda olduğu vurgulandı.
* Bir diğer hastanede ise 9 haftaya kadar her koşulda kürtaj yapıldığı söylenmesinin üzerine, evli/bekar olmanın kürtaja erişimde fark yaratıp yaratmadığını anlamak için sorulan soruya “18 yaş üstü ve bekarsa Kaymakamlıktan evrak gibi gerekli evraklar isteniyor” cevabı verildi. Bu evrakın içeriği sorulduğunda “onu Aile Planlaması Polikliniğine geldiğinizde öğrenebilirsiniz” denildi. Kadın Dayanışma Vakfı’ndan arandığı söylenerek evrakın içeriği tekrar sorulduğunda ise “onun bilgisini telefonda vermezler, gidip görüşebilirsiniz” cevabı verildi.
* Bir hastanede sadece tıbbi zorunluluk varsa kürtaj yapıldığı şu şekilde ifade edildi: “Yani ben çocuğumu istemiyorum dersen alınmaz, ama anne sağlığını tehdit eden bir durum varsa, veya çocuk engelliyse, bir tehlike varsa her zaman yapılır”.
* Bir hastanede "canlı bebek”lerin alınmadığını şöyle anlatıldı: “Ölü bebekse önce Kadın Doğum’da ultrason çekiliyor. Sonra hastanenin radyoloji doktorları ultrason çekiyor ve kalp atışı olmadığına dair rapor veriyor. Tekrar Kadın Doğum’a geliniyor, burada doktorlar 3. ultrasonu çekiyor, ve ölü bebek alınıyor. Kalp atışı varsa hiçbir şekilde alınmıyor.”
* Bir hastanede hiçbir şekilde kürtaj yapılmama nedeni “sonuçta Bakanlıktan gelen bir emir bu” cevabıyla açıklandı.
* Kürtaj yapılıp yapılmayacağı tamamen doktorla yapılacak yüz yüze görüşme ve muayeneden sonra doktorun vereceği karara bağlı olduğu söylenen beş hastaneden birinde, “doktorlar ultrasonda çocuğa bakar, ona göre karar verilir, böyle şeyler telefonda konuşulmaz” denildi. (ÇT)
1983 yılında kabul edilen 2827 numaralı Nüfus Planlaması Hakkında Kanun’un gebeliğin sona erdirilmesini düzenleyen 5. maddesine göre “Gebeliğin onuncu haftası doluncaya kadar annenin sağlığı açısından tıbbi sakınca olmadığı takdirde istek üzerine rahim tahliye edilir.” |