Haberin İngilizcesi için tıklayın
Ankara Barosu, Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK), tutuklu ve taksirli suçlardan hükümlü seçmenlerin oy kullanmalarını engelleyen kararın Resmi Gazete'de yayımlanmasının ardından yazılı bir açıklama yaparak kararı,
"Anayasa tarafından güvence altına alınmış en temel haklardan olan seçme hakkının özüne açık şekilde müdahale edilmesidir" şeklinde yorumladı.
30 Aralık 2018 günü açıklanan karara göre, herhangi bir ilin seçmen listesine kayıtlı olan ancak başka bir ildeki cezaevinde bulunan tutuklu ya da taksirli suçtan hükümlü bulunanlar, artık cezaevi tutuklu seçmen listesine kayıt edilip oy kullanamayacak.
"YSK Anayasayı yok saydı"
Ankara Barosu acıklamasında Anayasa' nın 67. maddesi (Seçilme ve Siyasi Faaliyette Bulunma Hakkı) ve seçimlerin temel hükümlerini düzenleyen 298 sayılı kanunun 7. maddesinin taksirli suçlardan hüküm giyenler ile tutuklulara oy kullanma hakkını açıkça tanımış olduğunu hatırlattı.
Baro ayrıca seçme hakkının Anayasa'yla temel hak olarak belirlendiğini ve bu hakların Anayasanın 13. maddesine göre ancak kanunla sınırlanabileceğinin altını çizdi.
Anayasa'nın 13. Maddesi şöyle: "Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir."
Baro açıklamasında YSK'nın açık hükümleri ve Anayasayı yok saydığını söyledi:
"YSK kararı ile böyle bir düzenleme getirmek, kayıtlı oldukları seçim çevresinde tutuklanmamış vatandaşların vatandaşlık ve seçme hakkını, bu kişilerin nerede kısıtlamaya tabi tutulacağına karar vermeye yetkili Adalet Bakanlığı'nın vicdanına terk etmekte; bunun yöntemini ise aldığı idari bir kararla hem de Anayasal vatandaşlık hakkının gaspı yoluyla bizzat belirlemektedir.
"Seçme hakkı için karar vermek idari makamın haddi değildir"
"Seçme hakkı, idari uygulamalar ve bu idari uygulamalara bağlı idari sınırlamalarla ortadan kaldırılamayacak kadar kutsaldır ve bu hakkın varlığı ile bekasına karar vermek hiçbir idari makamın haddine değildir.
"Bu ülkede, demokrasi ve Anayasal haklar bir idari kararla ortadan kaldırılabilmekte; masumiyet karinesi aynı idari kararla infaza eşitlenmektedir.
"Türkiye hukuk tarihinde bu karar, tek bir idari işlemle; hukuk devletinin, Anayasal ve en temel insan haklarının, demokrasinin ve insan onurunun en büyük güvencesi masumiyet karinesinin nasıl ortadan kaldırılabileceğinin Resmi Gazete'de yayımlanmış delilidir." (AÖ)