bianet'in görüştüğü Anayasa Hukuku uzmanı, Gazi Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyelerinden Köker, Anayasa Mahkemesi'nin kararının "toplantı yeter sayısının 367 olması gerektiği" yorumuna dayandığını söyledi.
Bu yorumun da "Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu ile ve gizli oyla seçilir" diyen anayasanın 102. Maddesi'ne dayandırıldığını vurgulayan Köker, "Böyle bir hukuki gerekçe kabul edilemez" dedi. "Mahkemenin bunu zorlamayla üretmeye çalışması kendi içinde çelişik bir ifadeyle sonuçlanıyor" dedi.
"Anayasa Mahkemesi'nin kanun yapma işlevi yok"
Köker Anayasa Mahkemesi'nin yasama, yani kanun yapma işlevi olmadığına dikkat çekti ve eski Başkan Tülay Tuğcu'nun karşı oy yazısını hatırlattı: "Anayasa Mahkemesi'nin böyle bir gerekçeye neden olan olayla ilgili karar verme yetkisi var mı, denetleyebilir mi? Tuğcu'nun yazısı 'Anayasa Mahkemesi'nin görev alanına yasama işlemi girmez' diyor.
"Mahkeme bu kararda bunu bir iç tüzük değişikliği sayıp kendini yetkili kılıyor, yetki alanının genişletiyor. Anayasada kendine tanınmış olmayan bir hakkı kullanarak karar vermiş oluyor."
"Yorum hukuki değil siyasi"
Köker, mahkemenin yorumunun hukuki değil siyasi olduğunu söyledi.
"Gerekçenin daha ileriki satırlarında 'geniş bir uzlaşmayla seçim amaçlanmıştır' diyor. Bu maddeden böyle bir amacın çıkarılması, ancak hukuki olmayan bir yorumla mümkündür. Hukuki bir denetimden çok siyasi bir denetim izlenimi vermiştir" dedi.
Kararın bundan böyle gerekli görüldükçe kullanılacağını öngören Köker ekledi: "Anayasa mahkemesi kendinde olmayan bir yetkiyi kullanarak karar vermiş, kural koymuş durumdadır. Bundan sonra Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bu kural varmış gibi, Anayasa hükmüymüş gibi uygulanacak.
Oysa Anayasa Mahkemesi'nin yasama işlevi yok. Bu vahim bir karar.".(AÖ/TK)