Anayasa Mahkemesi başkanı Haşim Kılıç, bugün saat 18.15'te Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hakkında açılan kapatma davasının sonucunu açıkladı; partinin alacağı hazine yardımından yarı yarıya yoksun bırakılmasına karar verdiklerini söyledi.
"Dava sonucunda AKP kapatılmamıştır. Altı kişi kapatılması yönünde oy kullandı. Dört kişi hazine yardımından mahrum bırakılması yönünde oy kullandı.Bir kişi de kapatma isteminin reddi için oy kullandı."
Kılıç, kapatma kararı alınmadığı için parti üyelerine siyaset yasağı getirilemeyeceğini de söyledi.
Ret oyunu mahkeme başkanı Kılıç verdi. Kapatma için en az yedi oy gerekiyordu. Bunun üzerine gerçekleştirilen oylamada 10 üye hazine yardımının kısılması için oy kullandı.
AKP'nin 23 milyon YTL'si gidiyor
2008 bütçesinden AKP'ye Hazine yardımı olarak 45,6 milyon YTL verilmesi öngörülmüş, ocak ayında bu para parti hesabına aktarılmıştı. Anayasa Mahkemesi'nin kararıyla, AKP bu yardımın yarısından, yani 22,8 milyon YTL'lik bölümünden yoksun kalacak.
Her yıl bütçe gelirinin beş binde ikisi, Hazine yardımı olarak seçim barajını aşan partilere, aldıkları oy sayısına göre bölüştürülüyor.
Kılıç: Siyasiler uzlaşmayla çözsün
Kılıç açıklamasında şunları da söyledi:
- Türkiyenin gündeminde Anayasa mahkemsinin önüne konmuş olması hem mahkemenin hem de ekonomik, sosyal sonuçlar doğurdu. Halk gözünü mahkemeye dikmek zorunda kaldı. Bundan önce başörtüsüyle ilgili dava ve bu dava en önemli iki dava olarak önümüze geldi.
- Davanın görülme süreciyle ilgili kimi gazeteciler tarafından hakarete maruz kaldık. Bundan dolayı üzüntülüyüz. Dışarıdan gelen eleştiriler doğrultusunda planlama yapmadık, bundan sonra da yapmayacağız.
- Davanın öneminin farkındaydık. Buna dikkat etmek zorundaydık ve öyle yaptık. Raportör bu konuda deneyimlyidi bu yüzden kısa sürede raporunu hazırladı. Tek başına değil üç kişi hazırladılar. Osman Can'ın tercih sebebi başörtüsü kararında da görev almış ve laiklik konusunun o dönemde de gündeme gelmiş olması; bu davanın da aynı konu üzerine olmasıydı.
- Parti kapatma konusunda sıkıntılıyız ama bu konuda yapılması gereken demokratik anayasal değişiklikler yapılmıyor; dava açılınca gündeme geliyor. Oysa böyle olmamalı, siyasi partiler uzlaşma içinde bu değişiklikleri yapmalıydı. Bir kez daha siyasilere sesleniyoruz, bu konuda rahatsızlık varsa, temennimiz bunu uzlaşmayla yapılmasıdır.
Süreç
Yargıtay Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, AKP kapatılmasını istediği iddianamede partinin "takiye" ve "toplumsal mutabakat" yöntemiyle hareket ettiğini, önce ılımlı İslam'ı, sonra da şeriatı amaçladığını söyledi.
"Cumhuriyetin hiç olmadığı kadar büyük tehlike içinde" olduğunu iddia eden Yalçınkaya'nın 162 sayfalık iddianamesinde AKP'ye yönelik suçlamalar 11 ayrı başlıkta yer alıyordu.
Yalçınkaya ayrıca aralarında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, eski TBMM Başkanı, AKP Manisa Milletvekili Bülent Arınç’ın da bulunduğu 71 partiliye siyasi yasak konulmasını istiyor. Erdoğan’ın 61, Arınç’ın 16, Gül’ün Dışişleri Bakanlığı dönemindeki 10 ayrı konuşma ve eylemi temel kanıt gösteriyordu.
Anayasa Mahkemesi iddianameyi 31 Mart'ta kabul etti. Bir süre partinin anayasa değişikliği yaparak davadan kurtulmayı deneyeceği söylendikten sonra, AKP yöneticileri dava sürecinin devam edeceğini, en kısa zamanda sonuçlanmasını istediklerini açıkladı.
AKP mayısta ön savunmasını mahkemeye verdi. Davanın "hukuki değil siyasi olduğunu" söyleyen AKP iddianamenin "siyasi ve ideolojik dili"ni eleştirdi. Parti, esas hakkındaki savunmasını da haziran da mahkemeye iletti.
Bu ay başında önce savcı, daha sonra da parti yöneticileri sözlü savunmalarını ve mütalalarını verdi. 16 Temmuz'da da Osman Can, "partinin kapatılmaması gerektiğini savunan" raporunu mahkeme üyelerine iletti.
Mahkeme üyeleri de pazartesi günü toplanarak davayı görüşmeye başlamıştı. (EÜ-TK/EZÖ)