Galatasaray Üniversitesi Hukuk fakültesinde Cumhuriyetçi Hukukçular Kulübü tarafından düzenlenen etkinlikte İstanbul Üniversitesi’nde uzun yıllar dersler vermiş anayasa hukukçularını anma etkinliği düzenlendi.
Etkinlikte Bülent Tanör, Server Tanilli, Bakır Çağlar ve Tarık Zafer Tunaya’nın anayasa hukuku derslerinde izlediği çalışma yöntemleri ve öğrencileriyle olan ilişkilerinden bahsedildi.
Oturum başkanlığını Prof. Dr. Erdoğan Teziç’in yaptığı panelde Prof. Dr. Necmi Yüzbaşıoğlu, Prof. Dr. Süheyl Batum, Prof. Dr. Oktay Uygun ve Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu Türkiye’nin geçmişten bu yana yaşadığı anayasal problemleri günümüzde yaşanan siyasi sorunlarla karşılaştırmalı olarak anlattılar.
Panelin öncesinde gerçekleşen açılış konuşmalarında Diyarbakır Barosu Başkanı avukat Tahir Elçi’nin öldürülmesi lanetlendi ve Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ile gazetenin Ankara Temsilcisi Erdem Gül’ün tutuklanmasının Türkiye’de gazetecilere yönelik oluşan baskının ifade özgürlüğüne ve gazetecilik faaliyetlerine verdiği zararlardan söz edildi.
Yüzbaşıoğlu: Problemler hızla artıyor
Prof. Dr. Necmi Yüzbaşıoğlu, yıllardır düzenlenen etkinliklerde Server Tanilli ve Bülent Tanör’ün ölüm yıl dönümlerinin yakın tarihlerde olması nedeniyle bu iki hukukçunun beraber anıldığını ancak bu sene Prof. Dr. Erdoğan Teziç’in önerisiyle İstanbul Üniversitesi’nde yıllarca görev yapmış diğer değerli hukukçuları da bu etkinlikle anmak istediklerini belirtti.
Yüzbaşıoğlu konuşmasında genel olarak şunlara değindi:
“Türkiye’nin insan hakları ve demokrasi sorunu her zaman vardı ancak günümüzde yaşanan problemler hızlı bir şekilde artmaya devam ediyor.”
“Türkiye’de hesap verilebilirlik olgusu mevcut değil. Türkiye’de yargı bağımsızlığı da olmadığı için Tahir Elçi’nin öldürülmesi gibi olaylardan sonra yargı eliyle hesap sorulması güçleşiyor.”
“Türkiye’de kadın cinayetleri her geçen gün daha da artıyor.”
“Türkiye’nin siyasal anlamda yaşadığı en önemli problemlerden biri seçimler eşit koşullarda gerçekleşmiyor.”
“Yargı yürütmeye bağımlı hale getirildi. Bundan dolayı yargı özgürlükleri korumuyor.”
Teziç: Her şey mizah
Oturum başkanlığını gerçekleştiren Erdoğan Teziç, devlet sözcüğünün hukuk ile beraber telaffuz edildiğini, devletin ancak hukuk oldukça var olabildiğini söyledi. Teziç, şu anda Türkiye’nin yaşadıklarının Bertol Brecht’in sözüne çok uygun olduğunu belirtti: “Mizahsız bir toplum olmaz, ancak her şey mizah olursa o toplum korkunç olur.”
Uygun: Akademik tartışma ortamı kalmadı
Prof. Dr. Oktay Uygun, konuşmasını “Öğrenci Gözüyle İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Kürsüsü” başlığı altında gerçekleştirdi:
“1980’den sonra bütün öğrenci faaliyetleri durdu. Böyle bir ortamda anayasa hukuku dersleri hukuk fakültesi öğrencisi olan bizler için çok önemliydi. Bu dersler, özgürce tartışabildiğimiz alanlar olmuştu.”
“Bülent Tanör bu anlamda öğrencileriyle en yakın olan kişilerden biriydi. Sömestr tatili süresinde bizlere ödevler verir ve bu ödevlerin hepsini okurdu. Bu ödevlerden akademiye yönlendirmek üzere öğrenciler seçerdi.”
Prof. Uygun konuşmasında YÖK kurulmadan önce İstanbul Üniversitesi’nde mevcut olan lisans seminerleri sisteminin öneminden bahsetti. Bu sistemde anayasa hukuku kürsüsünde dersler veren öğretim üyeleriyle öğrencilerin akademik bir tartışma ortamının içinde olduğundan ve bu sistemin sorgulamaya olan inancı güçlendirdiğinden söz etti.
“Artık üniversitelerde öğrencilerle hocalar arasında samimi bir akademik ilişki kalmadı.”
Prof. Uygun konuşmasında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne 28 Şubat sürecinden sonra büyük zarar verildiğini ve geçmişte Türkiye’nin yaşadığı siyasal olaylara karşı açıklamalar yapan hukuk fakültesinden günümüzde yaşanan anayasal problemlere ilişkin söz hakkı verilecek kimsenin olmamasının üzerinde düşünülmesi gereken önemli bir problem olduğunu ifade etti.
Batum: Anayasa geleneğini genç hukukçular tekrar yaratmalısınız
Prof. Süheyl Batum ise, İstanbul Üniversitesi Hukuk fakültesinde çok önemli bir anayasa hukuku geleneğinin geçmişte oluşturulduğunu ancak günümüzde bu geleneğin artık mevcut olmadığına değindi.
“Prof. Tanör’ün Türkiye’nin İnsan Hakları Sorunu isimli kitabı bu geleneğin bir sonucudur.”
“Askeri darbeler, kurumları ve gelenekleri ortadan kaldırdılar.”
Prof. Batum salonda dinleyici olarak bulunan genç hukukçulara yönelik şunları söyledi:
“Bu anayasa geleneğini genç hukukçular olarak sizler tekrar yaratmalısınız.”
Kalaycıoğlu: Hukukun bedeli vardır
Son konuşmacı olan Prof. Ersin Kalaycıoğlu ise, konuşmasını hukukun siyaset ve ekonomiyle olan ilişkisini incelemeye yönelik gerçekleştirdi:
“Türkiye’de 2014 ve 2015 yılında yapılan seçimler demokratik değildir.”
“Medya yoluyla çok güçlü manipülasyonlar yapıldı. Demirtaş’ın terörist olduğu ve onu televizyon ekranına çıkaracak olan kanalların terör suçu işleyeceği ve ceza alacağı anlatıldı her yerde. ‘’
“Seçmenin kararını kökten değiştirmeye yönelik çalışmalar çok fazla yapıldı.”
“Tüm partiler seçim süreçlerinde devlet imkanlarından eşit olarak yararlanmadılar.”
“Hukukun bedeli vardır. 2009-2015 yılları arasında yaptığımız anketler sonucu Türkiye’de yüzde 40 oranında hiçbir kazancı olmayan insanların mevcut olduğunu tespit ettik. Bu insanlardan hukuk talep etmesini nasıl bekleyeceksiniz?
“Türkiye’de kırsal kesimlerde oluşan yoksulluktan, terörden kaçmak isteyen insanlar kente göç etmeye başladı. Kentlerde çok yüksek oranda yoksulluk oluşmaya başladı. Bu insanlardan hukuk talep edebilmesini sağlamak için bu konu üzerine düşünmek zorundayız.”
“Türkiye’de toplumun hukuk talep eder hale nasıl geleceği üzerine daha fazla çalışmalar yapmalıyız.” (FÇİ/HK)
* Fotoğraflar: F. Çağdaş İslim