Anadolu Kültür'ün 20. yıl etkinlikleri kapsamında hayata geçen "Kültür ve Sanatı Paylaşarak 20 Yıl: Anadolu Kültür Söyleşileri" dizisinin sonuncusu dün akşam Tophane Depo'da düzenlendi.
Övgü Gökçe Yaşa'nın online olarak modere ettiği "Kültürel Diyalog - Sanatsal İşbirliği - Üretime Destek: Hatırlamak için Bakmak, Kaydetmek ve Anlatmak" söyleşisinde Serra Akcan (Fotoğrafçı), Serdar Darendeliler (Küratör), Fatma Çelik (Fotoğrafçı) ve Can Candan (Belgeselci) konuşmacı olarak yer aldı.
Söyleşide Anadolu Kültür'ün öncülüğünde düzenlenen projelerde fotoğraf, belgesel ve video üretimleriyle toplumsal hafızaya ve kolektif üretime nasıl katkı sağlandığı konuşuldu. Farklı kültürlerin ve ülkelerin sanatçıları, sanatçı olmayan kişiler ve çocuklarla nasıl kolektif üretimin yapıldığı aktarıldı. Sanatçılar, Anadolu Kültür'ün son yirmi yılı özelinde birlikte üretme pratiklerinin kendilerine neler hissettirdiğinden de söz etti.
"Fotoğraflar sayesinde geçmişimizle yüzleştik"
Fotoğrafçı Serra Akcan, Anadolu Kültür'le ilk yaptıkları kolektif işin Ermenistan özelinde hazırladıkları "Merhaba Rev' sergisi olduğunu anlattı.
Akcan şöyle konuştu:
"Bu sergiyle fotoğrafçılar birbirlerinin şehirlerine bakarak sokaktaki günlük hayatı fotoğrafladı. Bir tanışma çalışmasıydı bu. Büyük sözleri yoktu bu çalışmanın ama daha kapsamlı çalışmaların yapılmasını sağladı. Bu proje sayesinde tanışan sanatçıların ilişkisi yıllarca devam etti.
"Fotoğrafla hatırlamak, fotoğrafla bakmak amacıyla çıktığımız bu yolculuklarda geçmişimizle yüzleştik. Bütün yolculuklarda yaptığımız en önemli şey hatırlamak ve aktarmaktı.
"Çocukların gözünden kaybettikleri şehre baktık"
"Örneğin 2011 Van depreminde sonra biz fotoğrafçı arkadaşlarımızla deprem sonrasını belgelemek için Van'a gittik. Depremden etkilenen çocuklar için bir atölye düzenlemeye karar verdik. Van'daki çocuklarla yaklaşık üç-beş ay süren bir atölye yaptık. Oradaki çocukların bir fotoğraf atölyesine ihtiyacı olduğunu düşündük. Çocuklar fotoğrafçı abiler ve ablalar diye nitelendirdikleri eğitmenleriyle bir dönem geçirdiler. Çocukların oyunlar oynayarak, resimler yaparak fotoğraf çekmesini sağladık. Çocukların gözünden kaybettikleri şehirlerine baktık. Benim için çok değerli bir deneyimdi. Bazen insan fotoğrafa küsüyor, beni fotoğrafla barıştıran bir etkinlikti."
"Farklı bakış açılarıyla buluştuk"
Anadolu Kültür ve Depo'daki etkinliklerde hem deneyimli fotoğrafçılarla hem de sanatçı adaylarıyla çalıştıklarını aktaran küratör Serdar Darendeliler şöyle devam etti:
"Bir daha hayatında hiçbir zaman sanat üretimi yapmayacak kişilerle de çok çalıştık. O çok farklı düzeylerde insanlarla çalışıyor olmam, onların üretim süreçlerine destek olmak ve farklı bakış açılarıyla tartışmak önemliydi."
"Belgeselin seyirciyle buluşma imkanları kısıtlı"
Belgesel Sinemacı Can Candan da Anadolu Kültür ve çalışmalarıyla ilgili olarak şunları söyledi:
"Bu projeler, bizim akademi dediğimiz eğitim kurumları içine sıkışmış insanlara, o duvarları yıkıp çok daha geniş bir alanda ekip arkadaşlarıyla çalışma fırsatı yarattı.
"Türkiye'nin farklı şehirlerinden insanların katıldığı projelerde olmak baştan çok önemliydi. 'BAK Projesi'ni bu bakımdan önemli buluyorum. Belgesel sinema maalesef Türkiye toplumunda pek yakından tanınan bir üretim alanı değil. Çünkü belgesel sinema ürünlerinin seyircilerle buluşma imkânları çok kısıtlı. Dolayısıyla hani belgesel nedir sorusunu sorduğumuzda bununla ilgili insanların algısı ve deneyimi çok kısıtlı olabiliyor.
"'BAK Projesi' sayesinde belgesel sinemayla birlikte daha önce tanışma imkânı olmamış ya da o tanışmaları çok kısıtlı şekilde olmuş olan insanlar belgesel sinemayla tanıştı. Bu tanışma fırsatını yakaladı. Ve bu projeler sayesinde insanlara kendinizi fotoğrafla veya belgeselle ifade edebilirsiniz cümlesi kuruldu."
(ED/AÖ)