Fotoğraf: HDP
Halkların Demokratik Partisi (HDP) uzaktan eğitimde yaşanan sorunlara ilişkin hazırladığı raporu kamuoyuyla paylaştı.
HDP Milletvekilleri Mehmet Rüştü Tiryaki ve Kemal Bülbül tarafından açıklanan raporda uzaktan eğitim sürecinde yaşanan hak ihlalleri sıralandı.
Batman Milletvekili Tiryaki, bu süreçte yaşanan en önemli sorunun eğitim ile ilgili karar alma süreçlerine öğretmen, öğrenci ve velilerin dahil edilmemesi olduğunu söyledi.
Tiryaki, uzaktan eğitim sürecinde karşılaşılan temel problemleri şöyle sıraladı:
Pandemide bilgisayara ve internete erişim: 13 Eylül 2020’de kamuoyu ile paylaşılan OECD’nin COVID-19 salgınında eğitim müdahalesini konu alan ve bu alanda bir çerçeve sunmayı amaçlayan raporuna göre, Türkiye’de ödevler için bilgisayara erişimi olan öğrencilerin ortalaması Türkiye’de yüzde 70’in altında kalıyor.
“Avantajlı okullarda” okuyan öğrencilerde ise bu oran yüzde 90’a yaklaşıyor. Yine 77 ülkenin kıyaslandığı OECD raporuna göre, Türkiye, “İnternet bağlantısına erişimi olan öğrenciler” listesinde 70’inci sırada. Çarpıcı bir örnek olması açısından Ankara’nın 928 mahalle köyüne internet ulaştırılması için büyükşehir belediyesinin yakın zamanda çalışma başlatması, durumun vahametini göstermektedir.
Uzaktan eğitim süreçlerinde asıl sorun öğrencilerin tamamına ulaşmanın mümkün olmaması olduğu halde bu yönde tedbir alınmamıştır. Öğrenci ve öğretmenlere yönelik ücretsiz internet, tablet/bilgisayar dağıtılması, vergilerin kaldırılması gibi öneriler Bakanlıkça gündeme dahi getirilmemiştir.
Uzaktan öğretim programları ve içerikleri: Uzaktan öğretim programlarının ne kadar yeterli ve esnek olduğu tartışmalıdır. Öğrencilere bilgi aktarımı yapılması ve müfredatın yetiştirilmesinin uzaktan eğitimde de ön plandaydı.
Gerek canlı derslerin planlamasında, gerekse EBA TV yayınlarında çocukların sosyal-toplumsal gelişimine, bireysel ilgi ve yeteneklerine yönelik hiçbir çalışmaya yer verilmedi.
Spor, sanat, müzik dersleri yok sayılmıştır. Okuldan uzak kalan öğrencilerin sosyalleşme ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik çalışmaların olmaması, pedagog desteği sağlanmaması çocukların bu süreçte telafisi imkânsız zararlar görmesine neden olmuştur. Programların içeriğinin bu süreçteki temel işlevi bireysel ve toplumsal normalleşmeye katkı sağlamak olmalıydı.
EBA: EBA içeriklerinin yetersizliği, yabancı dil gibi bazı dersler için ise EBA’da kullanıma sunulmuş hiçbir içeriğin olmaması özellikle uzaktan eğitim sürecinde daha net bir şekilde fark edilmiştir. İçerik yönünden zayıf olması yanında EBA alt yapısından kaynaklanan erişim problemleri de süreci olumsuz etkilemiştir. Güvenlik sorunları ve kurulum sisteminden kaynaklanan sorunlar da öğretmenlerin sıkça karşılaştığı sorunlar olarak ifade edilmiştir.
EBA’nın yetersizliği nedeniyle EBA dışı güvenlik sorunu yaşanan platformlar kullanılmıştır. Bu platformlara girişteki ID’lere öğrenci olmayanlar da ulaşmışlar, birçok yerde hiç de hoş olmayan, öğretmenleri öğrenciler karşısında zora düşüren durumlar yaşanmıştır.
Canlı ders uygulamalarında EBA alt yapısının yetersizliği, sistemin sürekli çökmesi gibi sorunların yanında öğretmenlere aynı derste 1’den fazla sınıf atamasının yapılması öğrenci sayısının 100’leri bulmasına hatta özellikle kalabalık sınıflarda 100’ü geçmesine neden olmuştur.
Uzaktan eğitimde öğrenme kayıpları: Uzaktan eğitim sürecinde öğrenme kayıpları yaşandı. Bu kaybı en çok anaokulu ve ilkokul öğrencileri yaşıyor. Yapılan araştırmalar, soyut düşünme süreçleri gelişme sürecinde olan küçük yaş grubundaki çocukların uzaktan eğitimde verimli süreçler geçiremediği ortaya koymuştur.
Öğretmen ve öğrenci arasında ders anlatımı sırasında hiçbir etkileşim ve iletişim olmamasından dolayı EBA TV’de yayınlanan dersler, pedagojik açıdan ve öğrenmenin gerçekleşmesi açısından amacına ulaşmadı. Öğrenciler kayıtlı videoları izlemekten sıkıldıklarını, çoğunlukla takip etmediklerini, yarım bıraktıklarını belirtmişlerdir.
Fırsat Eşitliği: Türkiye’de pandemi süreci öğrencilerin ekonomik nedenlerle dijital araçlara, internete ulaşımındaki engeller öğrenme sürecini kesintiye uğratmış; biçim, içerik ve içeriğin aktarılma biçimleriyle ilgili tartışmalar bir yana, çok daha önemli bir sorun olan fırsat eşitsizliğini görünür hale getirmiştir.
Çocukların neredeyse yüzde 25’lik dilimi pandemi sürecinde hiçbir kaynağa ulaşamamış, eğitim alamamıştır. Aileler ise ağırlıklı olarak örgün eğitime erişilemediğini, EBA TV’de çocukların gereksinimlerine uygun eğitim programları olmadığını ve EBA TV’nin yetersiz olduğunu dile getirmiştir.
Özel Gereksinimli Çocuklar: Pandemi sürecinde de özel gereksinimli çocuklar ve aileleri daha çok zorlukla karşılaştı. 15 Mayıs 2020’de Engelli Çocuk Hakları Ağı (ECHA) tarafından yayımlanan COVID-19 (Pandemi) Sürecinde ‘Özel Gereksinimli Çocukların ve Ailelerinin İhtiyaçlarını Belirlemeye Yönelik’ Eğitim Analiz Raporu’na göre, ankete cevap veren ailelerin % 61’i çocukların örgün eğitime erişebilme olanaklarının ve ulaşabildikleri kaynakların olmadığını söylüyor.
Dijital Okuryazarlık: Eğitim teknolojilerinin etkin kullanımı, içeriğin tasarlanmasında ve öğrencilerle paylaşılmasında daha önemli hale geldi. Bu nedenle dijital okuryazarlık becerilerinin eğitim içeriklerinde kendisine daha fazla yer bulması gerekmektedir.
Bu süreçte karşı karşıya kalınan en büyük problem hâlihazırda var olan eşitsizliklerin daha da artması, katlanarak çoğalması olmuştur. Özellikle sosyoekonomik durumu iyi olmayan düşük gelirli alt sınıflar, yoksul aile çocukları, tarım işçisi çocuklar, anadili farklı olan çocuklar ve dezavantajlı gruplar uzaktan eğitime ulaşamamış, sistemin dışında bırakılmışlardır.
Kısıtlı imkânlarla uzaktan eğitime erişim sağlayabilen, ailenin ortak cep telefonunu kullanan çocuklar da bu süreçte internet erişimi, uygun zaman ve mekân olmayışı gibi nedenlerle eğitim haklarından mahrum edilmiştir. EBA üzerinden yürütülen canlı derslere katılım, birçok okulda yüzde 15-20 dolaylarında kalmıştır. Öğrencilerin dersleri izlemek için gerekli teknolojik donanım ve internetten yoksun olmaları eşitsizliklere yol açmış, anayasal bir hak olan eğitim hakkı kullanılamaz hale gelmiştir.
Çocukların, özel gereksinimi olan birey ve toplulukların, anadili hakim dilden farklı olanların bu süreçten olumsuz etkilenmemesi için ihtiyaç duyulan önlemler yaşama geçirilmelidir. Bu nedenden dolayı dijital teknolojilerin çok dilli ve çok kültürlü ortamlara uygun olarak tasarlanması gerekmektedir.
Öğretmenlerin durumuPandemi süreciyle beraber eğitim alanında yaşanan sorunlar bir bir açığa çıkarken yeni eğitim-öğretim döneminin başlamasıyla sorunların artarak devam ettiği ve bu sorunların çözümüne ilişkin bir çalışma yürütülmediği, eğitim sisteminin uzaktan eğitime elverişli olmadığı çok net bir şekilde anlaşılmıştır. Uzaktan eğitim yapmak öğretmenlerin daha önce deneyimlediği öğrenme- öğretme yöntemi değildir. Eğitim Sen tarafından öğretmenlerle yapılan ankette, öğretmenlerin yaklaşık % 90'ı uzaktan eğitim süreci içinde görev aldıklarını bildirmişlerdir. Bu öğretmenler tarafından yürütülen canlı derslere, sınıf mevcutlarının yarısından fazlasının katılmadığı görülmüştür. Canlı derslere katılan öğrencilerin yüzde 70'ten fazlası derslerde sadece dinleyici konumunda kalmışlar, ders süresince ses ve kameraları kapalı tutulmuştur. Öğretmenlerin yaklaşık yüzde 93.8'i uzaktan eğitimin verimli olmadığını ifade etmişlerdir. MEB tarafından öğretmenlere uzaktan eğitime dair eğitim verilmemiş; teknik destek sağlanmamıştır. Uzaktan eğitim konusunda en çok sıkıntı yaşanan alanlardan biri ölçme ve değerlendirme sürecidir. Öğretmenler verdikleri eğitimi değerlendirme olanağı bulamamışlardır. Türkiye'nin de üyesi olduğu Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) verilerine, göre Türkiye'de öğretmen maaşları OECD ortalamasının oldukça altındadır. Öğretmen maaşları sıralamasında Türkiye'nin 33 OECD ülkesi arasında 27. sırada yer alması öğretmenlerin ne denli zor ekonomik koşullar altında hizmet verdiğini göstermektedir. Öğretmenler güç koşullar altında uzaktan eğitim verdikleri halde, Bakanlık öğretmenlere ek ders ücreti ödememek için deyim yerindeyse kırk takla atmaktadır. |
Üniversitelerdeki sorunlarUzaktan eğitime başlayan üniversitelerde tespit edilen başlıca sorunlar şu şekildedir: * İnternet bağlantısının kopması, sistemin öğrenciyi dersten atması, sürekli gerçekleşen görüntü donması, ses kesintisi, sesin boğuk yahut derinden gelmesi, yavaşlama vb. problemler * 2 ve 3 saatlik sürelerde işlenen konuların birçok okulda 1 saate sıkıştırılma zorunluluğu eklenince konuların eksik anlatılmasına bağlı eğitimde nitelik kaybı. Konu anlatımlarındaki eksiklik, ödevler ile giderilmeye çalışılarak sürecin taşıyıcılığı ve sorumluluğu öğrencilerin omuzlarına yüklenmemiştir. *Altyapısı olmayan üniversiteler eğitimi ertelemek zorunda kalırken uzayacak bir dönem, geleceğe dair planların ertelenmesine ve kişilerin kendi ayakları üzerinde durabileceği bir geleceği belirsizleştirmiştir. *Okulların kapatılması ile bazı okullarda kısmi zamanlı olarak çalışan öğrenciler gelirsiz kalmışlardır. Gelirsiz kalan ya da aylık 500 liralık KYK bursu ile geçinmek zorunda kalan öğrenciler için beslenme, barınma, ulaşım, iletişim ve kitaplara erişim gibi ihtiyaçları söz konusudur. *Ailelerinin yanına dönen öğrencilerin koşullar sebebiyle kalamadıkları özel yurtların ve öğrenci evlerinin kirası meselesi ciddi bir sorundur. Kalınamayan evlerin ve özel yurtların kiralarının/aidatlarının ödenip ödenmeyeceği sorunu, mülk sahiplerinin tasarrufuna ve insafına bırakılamayacak kadar kritik bir meseledir. *Karantina sürecinin ilk günlerinde umreden dönen insanların karantinaya alınması için gece saat 03:00 civarında KYK yurtlarının boşaltılması, tahliye sürecinde öğrencilerin birçok eşyasının içeride kalması ve taşıma ve başka bir yurda yerleştirme sürelerinde sağlıklarının riske atılması, üniversiteliler açısından karantina sürecinde yaşanmış en büyük sorunlardandır. *YÖK, üniversitelere ait içeriklere erişimde kullanılmak üzere 6 GB'lık ücretsiz internet kullanımı desteği verdiğini ifade etti. Yalnız Zoom, Youtube, Teams vb. araçlarla sağlanacak içerikler kapsam dışı bırakıldı. |
(RT)