Fotoğraf: Tahir Elçi İnsan Hakları Vakfı
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Tahir Elçi İnsan Hakları Vakfı, “Kürt Meselesi” başlıklı iki gün süren bir panel düzenledi. Diyarbakır’da düzenlenen panelin dünkü “Eşit Yurttaşlık Sorunu” oturumuna Tahir Elçi’nin eşi Türkan Elçi ve çok sayıda kişi katıldı.
Karaman: 1924 öncesi tartışmalar daha yapıcıydı
Mezopotamya Ajansı’nda yer alan habere göre; panelde ilk olarak konuşan avukat Mahsuni Karaman, vatandaşlık meselesinin kardeşlik kavramıyla değil, eşitlik kavramıyla ele alınmasını gerektiği söyledi. 1921 Anayasası’na atıfta bulunan Karaman, şöyle devam etti: “1924 Anayasası öncesi çok yapıcı olan tartışmalar var. O dönem bugünkü meseleleri çözebilecek Türkiyelilik tartışılıyor. Ancak 1924 Anayasası’ndan Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes Türktür anlayışı çıktı. Bu anlayış devam ediyor.”
TIKLAYIN-Tahir Elçi'nin Mücadelesi Tahir Elçi İnsan Hakları Vakfı'nda Yürütülecek
Tahinciğlu: Adalete erişim en önemli vatandaşlık ölçütüdür
Türkiye’deki cezasızlık politikalarına dikkat çeken gazeteci Gökçer Tahincioğlu, cezasızlıkla sonuçlanan Mahsun Mızrak, Enes Ata, Kızıltepe JİTEM ve Şemdinli davalarını hatırlatarak "Eşit yurttaşlığı, adalete erişim noktasından ele almak gerekiyor. Adalete erişim en önemli vatandaşlık ölçütlerinden birisidir. Türkiye'de bu konuda olumsuz birçok örnek var. Bu bölgede daha fazla olumsuz örnek var. Hukukçu veya güvenlik uzmanı bile olmadan çözülebilecek birçok çocuk ölümleri aydınlatılmadı. Ya da 1990'lı yıllarda bölgede JİTEM eliyle gerçekleştirilen köy ve kent boşaltmaları ve katliamları dosyalarının çoğu zaman aşımı ile sonuçlandı” dedi.
Çelenk: Anadil olmayınca eşit yurttaşlık eksik kalıyor
Akademisyen Sevilay Çelenk de anadil üzerinden eşit yurttaşlığı ele alarak şöyle konuştu: “Kendi diline erişimi engellenen kişi, hayatının her alanında dezavantajlıdır. Bu aslında dilin düşmanlaştırılmasının sonucudur. Kürtçe meselesine ana dilde eğitim meselesi olarak bakılıyor, ki bu bile çok tehditkar algılanıyor. Medyaya erişim açısından bakıldığında okul çağına gelen bir Kürt çocuğu, özgür iletişim içinde kazandığı bir dil yetisi birden bire elinden alınıyor. Sonuçta bir konuşama hali, dilinin elinden alınması eşit yurttaşlıkta eksik bırakılıyor.”
Son olarak konuşan Hak İnisiyatifi Diyarbakır Temsilcisi Reha Ruhavioğlu, Kürt sorununun etnik bir sorundan öte etno-politik bir sorun olduğunu belirtti. Türkiye’nin Kürt sorununda yeniden askeri çözüme başvurduğuna dikkat çeken Ruhavioğlu, “Kürt meselesinin özü etnik eşitlik talebidir” dedi. (RT)