Dünya Anadili Günü (21 Şubat) yaklaşırken Yaşayan Diller ve Lehçeler" derslerinin öğretmenleri kendi anadili mücadelelerinden, öğretmenlik deneyimlerine uzanan süreci bianet'e anlattı.
2012-2013 eğitim-öğretim yılında başlayan derslerde hangi noktaya gelindi, dersler ne kadar yeterli oldu, çocuklar ve velilerin dönüşleri nasıl oldu?
Abazaca öğretmeni İrfan Okuyucu (Ahocba), bir yıl boyunca aksatmadan verdiği derslere, 70 kilometreyi, üç vasıta değiştirerek, ders bitimi bir, bazen iki saat yolda araba bekleyerek, ayda 460 lira yol parası ödeyip 60 lira (ayda) ücretle gittiğini aktarıyor:
"En önemli problem, dersi verecek öğretmenin olmaması, olsa da bu ücretle (ayda 60 lira 2015 yılı için) kimsenin çalışamayacağı bilinmelidir."
Anadiliniz için verdiğiniz kendi kişisel mücadelenizden söz eder misiniz biraz? Çocukluktan bugüne ne gibi hikâyeler var kişisel tarihinizde? "Yaşayan Diller ve Lehçeler" seçmeli dersinin müfredata girmesini, anadil mücadeleniz özelinde, siz nasıl karşıladınız?
Adapazarı-Hendek- Kalayık köyündenim. Köyüm 70 haneli ve tamamı, Kafkas-Rus savaşlarının son bulduğu "Kıbaadı", dedelerimizin "Gubaadı" dedikleri, Kızıl Çayır da denen, Soçi olimpiyatlarının yapıldığı Kafkasya bölgesinden göç etmiş, Abhazların "Ahcıpsı" boyundandır.
"Bu kerata okula gidip gelsin, Türkçe öğrensin"
İlkokula başlamadan önce başka bir dilin varlığını bile bilmiyordum. Türkçeyle ilkokulda tanıştım.1960 yılında beş yaşımdayken, köyümüzün öğretmeni Salih Beşoluk, babamla evde sohbet ederken bana da takılmak istemiş olacak ki; "kerata sen evli misin, bekar mısın?" diye sordu? Ben Türkçe bilmediğimden sadece ev kelimesini bildiğim ve soruyu "evin var mı?" diye anladığım için, "evet" anlamında kafamı sallamışım.
Tabii olarak gülüştüler, babam bunun üzerine, "bu kerata okula gidip gelsin, Türkçe öğrensin" demiş. Öğretmenimiz de kabul etmiş, böylece beş yaşında okula başlamış oldum. İlkokulda bir problem hatırlamıyorum ama, ortaokuldan itibaren ismimiz yerine "Abaza" lakabı ile çağrılır olduk, genelde "hırsız Abaza", "at hırsızı Abaza" şeklinde aşağılamalar karşısında gruplaşmalar ve kavgalar yaparak 1969'da Hendek ortaokulunu, 1974'te Bolu Erkek öğretmen okulunu, 1980'de Marmara Üniversitesi Beden Eğitimi bölümünü bitirdim. 2005 yılında emekli oldum.
Aynı yıl KAFFED'in [Kafkas Dernekleri Federasyonu] Ankara'da açmış olduğu Adigece ve Abhazca eğitici yetiştirme kursuna katıldım ve Anadilimle okur - yazar oldum. 2005 yılından itibaren ilim Adapazarı'nda Kafkas Kültür Derneği çatısı altında "Abhazca" kursları açtım. Son beş yıldır Adapazarı Belediyesi meslek edindirme kursları bünyesinde "Abhazca" kursları verdim.
Milli Eğitim Bakanlığınca basılan "Yaşayan Diller ve Lehçeler" seçmeli dersinin "Abhazca" modül-1, modül-2, modül-3, modül-4 ders kitaplarının editörlüğünü ve ilk defa 2014-2015 yıllarında Hendek, Beylice köyü ilköğretim okulunda açılan "Abhazca" sınıfının öğretmenliğini yaptım. Yine mobil telefonlarda kullanılan 20 bin kelime içeren Türkçe-Abhazca, Abhazca-Türkçe sözlük hazırladım. Bu sözlük, 21 Şubat Dünya Anadili Günü'ndede kitap olarak okuyucu ile buluşacaktır.
"Hiç yoktan iyidir diyerek..."
İlk dersinizi hatırlıyor musunuz? Nasıl bir ortamla karşı karşıya kaldınız?
İlk seçmeli ders sınıfı 2014-2015 Eğitim öğretim yılı Adapazarı ili, Hendek ilçesi, Beylice köyünde, Hendek Kafkas Kültür Derneği Başkanı Kamil Şirinel (Atrışba)'nın üstün gayretleri ile açılabildi. 13 öğrenci ile haftada iki saat olmak üzere bir eğitim öğretim yılı ders verdim. Anadilini öğrenmek için haftada iki saat yeterli değil, ama biz "hiç yoktan iyidir, ne verebilirsek kârdır" zihniyeti ile hiçbir dersi aksatmadan bir yılı tamamladık.
Adapazarı'ndan 70 kilometreyi, üç vasıta değiştirerek, ders bitimi bir, bazen iki saat yolda araba bekleyerek, ayda 460 lira yol parası ödeyip 60 lira (ayda) ücretle bir yıl çalışabildim. 2015-2016 eğitim öğretim yılı Yeliz Argun'a, Abhazya'da eğitim almış bir kardeşimize devrettim. O kardeşim de bir yıl sonra bırakmak zorunda kaldı. Okul idaresi ve öğrenciler konusunda hiçbir problem yaşamadım. İşimi severek yaptım.
2012-2013 döneminde başladı dersler. Aradan geçen dokuz yılda, uygulamada neler yaşandı? Haftada iki ders saati dil öğrenmek için ne kadar yeterli?
2012-2013 döneminde başlayan Seçmeli Anadili dersleri, bizim ilimizde bahsettiğim gibi 2014-2015, 2015-2016 eğitim öğretim yıllarında, sadece bir okulda, bir sınıf açılabilmiş, daha sonraları açılamamıştır. Haftada iki ders saati tabi ki yeterli değil, en az haftada dört saat olmalı. En önemli problem, dersi verecek öğretmenin olmaması, olsa da bu ücretle (ayda 60 lira 2015 yılı için) kimsenin çalışamayacağı bilinmelidir.
"Sen Türk değil misin?" sorusuyla karşılaşma korkusu
En az 10 kişinin talep etmesi gerekiyor derslerin olabilmesi için. Bazı okullarda talep yetersizliğinden sınıf açılamıyor. Teşvik nasıl olabilir? Genel olarak talep nasıl derslere?
Birincisi seçmeli derslerin seçim takvimini yanlış buluyorum. Önümüzdeki eğitim öğretim yılı için ders seçimini yanılmıyorsam geçen aralık ayında ilk 15 gün içinde yapılması gerekiyordu. Veli önümüzdeki yılı bugünden takip etmiyor, dolayısıyla seçmeli kayıt dönemini kaçırıyor. Bunun yerine okullar açılırken kayıt döneminde yapılması bence daha doğru. Talebin az olma sebepleri çok, dernek adına, velileri bilgilendirmek ve teşvik için dolaştığımızda, karşılaştığımız endişeler ya da problemler şöyle;
- Velilerin "bazı şoven öğretmenler çocuğuma bölücü gözü ile bakar, zarar verir endişesi, sen Türk değil misin?" sorusuyla karşılaşma korkusu.
- Taşımalı sistemle beraber kent okullarına dağıtılan çocuklardan, aynı dili konuşan on kişiyi bulmak zorlaştı. Köy okullarımız açık olmuş olsa bu problem yaşanmayacak, Adapazarı'nda 69 Abhaz köyünden en az 30 sınıf açma imkanı doğacaktı.
- Kentleşmeyle beraber asimilasyonun artması, bilinç noksanlığı.
- Hayat şartlarının ağırlığı nedeniyle veli, iyi bir okul, iyi eğitim, iyi meslek, iyi gelir diye baktığı için, anadiline ayırdığı zamanı çok görmekte, öğrenip de ne getirisi olacak diye düşünmektedir.
Teşvik için bu dersi seçen öğrencilerin ücretsiz yaz tatilinde anavatana götürülmesi etkili olur ama kaynak bulmak gerekir.
"Ders saatleri artırılmalı"
Pratikte öğretmen olarak sizin için ne gibi zorluklar var, mesela ders müfredatı sizce nasıl? Çocukların katılımı, dönüşü nasıl?
Öğretmen - öğrenci buluşması sağlanırsa benim için severek yaptığım için bir zorluğu yok. Ders kitabı ve yardımcı kitaplar konusunda sıkıntıların giderilmesi, görsel ve işitsel bir ortamın sağlanması ve ders saatlerinin artırılması gerekmektedir. Katılımı artırmak için anavatanla işbirliği yapılmalı, burada öğrenilen anadillerini anavatanda pratiğe dönüştürme projeleri, yaz kampları geliştirilmelidir.
Uygulamada başka ne gibi yenilikler olabilir? Önerileriniz nelerdir?
Anavatanla iş birliği sağlanırsa hem öğretmen ihtiyacı daha kolay karşılanır, materyal ihtiyacı karşılanır, hem de öğrencilerin burada öğrendiklerini anavatanda pratik yapma olanağına kavuşur. Bunları yapmak için önce samimi ve içten olmak, öğretmenlere de geçinebilecekleri ücretleri vermek lazım.
Son söz olarak dünyadaki tüm dillerin, o diller sayesinde yaşayan kültürlerin barış ve huzur içinde yeşerdiği bir dünya dileklerimle 21 Şubat dünya Anadili günü kutlu olsun.
Öğretmenler Seçmeli Anadili Derslerini Anlatıyor
1 Abhazca: Anadilini Öğretmek için Her Gün 70 Kilometre
2 Kürtçe-Kurmancî: Ders Kapanır Korkusundan Tayin Bile İsteyemiyoruz"
3 Gürcüce: "50 Yıl Önce Anadili Sınıfı Açmak için 10 Değil, 20 Öğrenci Bile Bulunurdu"
4 Zazaca: "İki Saatlik Derste Dilimizle Kaçamak Bir Aşk Yaşıyoruz"
5 Adigece: "Anadili Dersinin Yasal Olup Olmadığını Soran Veli Oldu"
(AÖ)