Uzun zamandır gündemde olan Anayasa değişikliği kamuoyuna 12 Eylül darbeci anayasasının değiştirilip 12 Eylül’ün izlerini silmeyi amaçlamak olarak anlatılıyor.
Gerçekler öyle mi?
Anayasa değişikliğinde asıl amaçlanan temel konu ülke yönetim biçiminin değiştirilmesi, Başkanlık sisteminin oturtulması, “tek devlet, tek millet, tek dil” üçlemesine, tüm yetkileri elinde toplayan “Tek Başkan”ın eklenmesi değil mi?
Siz kimi kandırıyorsunuz?
18 Ekim 1982 de halk oyuna sunulan ve yüzde 91,37 oyla kabul edilen 12 Eylül Anayasası, üzerinden geçen 33 yıl içinde defalarca değiştirilip geçici veya kalıcı maddeler eklendi, çıkarıldı. Bu gün yürürlükte olan Anayasa’nın 1982 Anayasası olduğunu söyleyebilir miyiz?
Kabul edilip yürürlüğe girdiğinden bu yana 17 defa değiştirilen, madde çıkarılan, eklenen, geçici maddelerle süslenen yamalı bohçaya dönen Anayasa’nın hala eski anayasa olduğunu mu söylüyorsunuz?
26 maddenin değiştirilmesini ön gören değişikliklerin en kapsamlısını, özellikle de adalet sistemiyle ilgili maddeleri değiştiren referandumu, hem de manidar bir tarihte, 12 Eylül’de, 2010 tarihinde yapmadınız mı?
Evet diyenler, hayır diyenler, boykot edenler, “yetmez ama evet” diyenler olmuştu.
Neredeyse değişmeyen maddesi kalmayan Anayasa’nın değiştirilmesi gereken hangi maddesi kaldı da şu anda onunla uğraşıyorsunuz?
12 Eylül’ün izleri silinecekmiş!
İçimize işlemiş ve işlemeye devam eden, ettirilen o izleri Anayasa’yı değiştirerek silemezsiniz.
İlk önce uygulamalarınla, vatandaşa davranışınla, söyleminle, çıkardığın yasalarla 12 Eylül’ün izlerini sil. 12 Eylül’den farksız, baskıcı bir yönetimin 12 Eylül’ün izlerini silmeye çalışmasını söylemesi kadar komikliği kaldıramıyoruz.
O günden bu yana ne değişti. 35 yıldır süren terörizmi bitireceğiz söylemi, bitmeyen, iç savaşa dönüşen çatışmalar, tankların şehirlere girişi, uçaklarla bombalanan insanlar, her gün ölüm haberleri, her geçen gün Beyrutlaşan şehir görüntüleri, ağlayan analar, yakılan ağıtlar, öldürülen çocuklar, çocukluklar, açlık, sefalet, kömür-makarna’ya muhtaç edilmiş insanlık.
Ne değişti?
İyiye, güzele, doğruya giden bir başlangıç göremiyoruz. Ne zaman biteceği belli olmayan kaos içerisinde yaşamaktan bıkmış bir durumda her an her şeyi beklerken tek eksiğimiz Anayasa değişikliğiymiş gibi gözümüzün içine sokuyorsunuz.
Bizim önceliğimiz Anayasa değil.
Bizim önceliğimiz silah seslerinin susması, kalıcı ve kesin bir barış sürecinin başlayıp insanların gülümseyeceği ortamın oluşturulması.
Bizim önceliğimiz, her gün gördüğümüz, duyduğumuz ölüm haberlerinin bitmesi, cenaze törenlerinin sonlanması, ölülerimizin günlerce yerlerde, sokaklarda bekletilmemesi, çocuklarımızın çocukluklarını yaşaması, ölmemesi, ölümün sadece doğal nedenlerle olduğu günlerin acilen, acilen, acilen gelmesi, getirilmesi.
Bizim önceliğimiz insan hak ve özgürlüklerinin güvenceye alınması, insanca yaşamın tesis edilmesi, insana yakışmayan ne varsa bir daha geri gelmemek üzere tarihe gömülmesi.
Bizim önceliğimiz, gelir düzeyindeki adaletsizliğin giderilmesi, insanca yaşam şartlarını sağlayacak gelir artışı yaratılması.
Bizim önceliğimiz, çivisi çıkmış, çıkarılmış, öldürülmüş, işlemeyen, adil olmayan adaletin yeniden, adam gibi, adil olarak çalışmak üzere tesis edilmesi.
Bizim önceliğimiz, eğitime ihtiyaç duyan eğitim sisteminin daha fazla bizi, çocuklarımızı, geleceğimizi bozmadan, en iyisi, en güzeli, en faydalısı nasıl olacaksa o hale getirilip geleceğimizin garanti altına alınması.
Bizim önceliğimiz, toplumu bölen düşmanlığı sona erdirecek, ayrımcılığın kalmadığı; insan olmanın, kimliğin, dinin, dilin önüne geçtiği, renklerin kardeş olduğu, doğanın katledilmediği, güneşin utanmadan doğduğu günlerde yaşamak.
12 Eylül’ün izlerini silmek mi istiyorsunuz?
12 Eylül’de işlenen tüm insanlık suçlarını ortaya çıkarın, sorumlularını adil bir şekilde yargılayın. Kaybedilen insanları bulun.
12 Eylül’e ait ne kadar pislik varsa, ne kadar suç varsa, ne kadar iğrençlik varsa dökün ortaya ki temizlensin, temizleyelim. İğrenç kokusu kalmasın üzerimizde.
Anayasa değişikliği ile istenen yönetim biçimi değişikliğini, tüm yönetim yetkisinin tek elde toplanmasını sağlayacak Başkanlık sistemini, insan hak ve özgürlükleri üzerindeki hak ihlallerinin, öldürmelerin, yıkımların meşrulaştırılmasını kabul edemeyiz.
Demokrasinin, eşitliğin, adaletin, kardeşliğin en iyi şekilde ortaya döküleceği, hiç kimsenin çıkarlarının diğerini engellemeyeceği, özgürlüklerin birbirini boğazlamayacağı bir yaşam istiyoruz.
Sorunun gösterildiği anlamda Anayasal sorun olmadığını biliyoruz.
Yeteri kadar bedel ödedik.
Sorunun çözülmesini istiyoruz.
Çözeceğiz. (NT/HK)
* Fotoğraf: Murat Çetinmühürdar - İstanbul/AA