Amerika'da yaşanan şirket skandalları bu ülkedeki siyasetçi ve işadamı ilişkilerini tekrar gündeme getirdi. Amerika'da yönetim sıkı bir reforma hazırlanıyor. Türkiye'de ise benzer şirket skandallarının yaşanması zor görünüyor.
HABER MERKEZİ
Amerikan iş dünyası tarihinin en karanlık dönemlerinden birini yaşıyor. ABD'nin küresel dev şirketleri birbiri ardına yolsuzluk operasyonlarıyla sarsılıyor. Bu dev şirketlerin CEO'ları ve sahipleri de usulsüz bilanço oyunları nedeniyle istifa etmek zorunda kalarak birer birer mahkeme karşısına çıkıyor. Newsweek dergisindeki habere göre, ABD'nin önde gelen şirketlerinden Tyco'dan Dennis Kozlowsky, Arthur Andersen'den Joseph Berardino, Enron'dan Kenneth Lay, Adelphia'dan John Rigas ve son olarak Worldcom'dan Bernard Ebbers gibi CEO ve kurucular yolsuzluk suçlamaları nedeniyle görevlerini bırakmak zorunda kaldı.
Son günlerde 'Corporate America' olarak adlandırılan Amerikan iş dünyasının en parlak şirketleri radikal reform talepleriyle yüzleşmek zorunda kalıyor. Fakat bu reformun önündeki en önemli engelin reformu yapacak olan kişilerin bu reform yönünde ikna edilmesi olduğu belirtiliyor.
Son yıllarda CEO'lara hisse devrini bilançolarında gider olarak gösteren şirketler, bunu kârlarından düşmeyerek bilançolarını şişirirken, CEO'lara büyük miktarda kaynak aktarıyordu. Enron ile başlayarak artan usulsüzlüğe bağlı şirket iflaslarının ardından ise bu kötü alışkanlık terk edilmeye başlandı.
İş dünyasının değişime zorlayan faktörlerin başında borsadan gelen kötü haberler geliyor. Bu konuda en sıkı davranan Standard & Poor's ise S&P 500 listesindeki şirketlerin kârlarını hisse devirlerini düşerek hesaplamasına rağmen çöküşün önüne geçmedi.
TÜRKİYE'DE İSE...
Türkiye'de özelleştirme süreci başlatılırken, halkın ikna edilmesi için ortaya pek çok gerekçe konulmuştu. Bunlardan en önemlisi ise, KİT'lerin siyasetçi ve bürokratlara bağlı olmaları nedeniyle, buraların çiftlik gibi kullanıldığı, dolayısıyla üretken ve verimli olamadıkları; özelleştirildikleri takdirde, siyasetten arınmış, daha etkin faaliyet gösterecekleri şeklindeydi. Oysa kamu hizmetlerinin özelleştirilmesiyle, ortaya çıkan özel tekellerle, siyasetçi ve bürokratların daha da iç içe geçtikleri, kamu yararına çalışması gereken yetkililerin, birer şirket temsilcisi gibi davrandıkları gerçeği bu olayla birlikte tekrar gözler önüne serildi.
İŞ CEPHESİNDE DEĞİŞEN BİR ŞEY YOK
Bütün baskı ve eleştirilere rağmen iş dünyası eski alışkanlıklarını terk etmeye pek niyetli değil. Objektif standartlar yerine şirketlerin ihtiyaçları doğrultusunda hayali proforma rakamlar hala gündemde. En çok reform yapılması gereken iki alan olarak öncelikle muhasebe ve ardından da Wall Street gösteriliyor. Enron'un ardından Arthur Andersen'in çöküşüyle birlikte en büyük dört bağımsız denetim kuruluşu özür dileyerek işleri yoluna koymak yerine hala denetimin sıkılaştırılmasına karşı ve zengin müşterilerinin vergi muafiyeti sağlama yönünde lobi çalışmalarını sürdürüyor. Hatta bu şirketler federal yönetimi tehdit ederek şirket merkezlerini Bermuda gibi vergi cennetlerine taşıma tehdidinde bulunuyor. Sabıkalı bir şirket olan Tyco, bu işi çoktan yaptı bile.
Türkiye'de durum farklı
Öte yandan sermaye ve para piyasalarının önde gelen yatırım uzmanlarından Tayfun Oral ve Afif Şakir de Amerika'da yaşanan şirket skandallarının benzerlerinin ülkemizde de yaşanmasının zor olduğunu belirtiyorlar. 'Amerika'daki durum ile Türkiye'deki durum birbirinden tamamen farklı olduğu için Türkiye'de bu tip bir skandalın yaşanması ihtimalı çok zayıf. Çünkü Türkiye'de enflasyon muhasebesi yok ve bu nedenle şirketlerin öz sermayeleri erimiyor. Çünkü kâr saklanıyor. Amerika'da ise enflasyon yok ve şirketlerin yönetim kurulu başkanları performanslarına bağlı prim alıyorlar. Kendi gelirlerinin daha çok olması için şirketlerin gelirleri, kârı şişiriliyor. Türkiye'de ise yönetim kurulu başkanları direkt patronlarından prim alıyorlar. Türkiye'nin buradan çıkarabileceği en iyi ders sermaye piyasaları kurulunun sermaye piyasalarından anlayan kendi alanında uzman kişilerden oluşmasına özen göstermektir.'
Kim nasıl battı?
ABD'de art arda patlak veren muhasebe skandalları, Amerikan halkının dev şirketlerine olan güvenini sarsıyor. Enron'la başlayan skandallar zinciri Wall Street'in dev isimlerini de içine alarak devam ediyor.
Enron skandalının patlak vermesinden bu yana pek çok dev Amerikan şirketinin muhasebecileri ince eleyip sık dokumaya başladı. Bunun sonucu, yeni skandalların gün ışığına çıkacağını tahmin etmek zor değil. Sadece ABD'yi değil tüm dünya finans çevrelerini sarsan belli başlı skandallar şöyle:
WorldCom
ABD'nin önde gelen iletişim şirketlerinden olan WorldCom, tarihin en büyük muhasebe yolsuzluklarından birini yürüttüğünü, Ocak 2001-Mart 2002 döneminde kârını 3.8 milyar dolar yüksek gösterdiğini kabul etti.
Enron
Enerji devi Enron geçen ekimde bilançosunu açıkladığında hesaplardaki bir 'kara delik' dikkatleri çekti. Bunun üzerine şirket hakkında soruşturma başlatıldı. Enron, kârını şişirdiğini kabul etti.
Arthur Andersen
Enron skandalının patlak vermesinin ardından gözler, şirketi denetleyen Andersen'e çevrildi. Herkesin merak ettiği soru, Andersen'in nasıl olup da yapılan usulsüzlüğü görmediğiydi. Bunun üzerine Andersen, Enron'la ilgili belgeleri yok etti. Andersen, adaleti engellemekten cezaya çarptırıldı.
Enron skandalı, zaten sıkıntıda olan Andersen'e ağır darbe vurdu. Aslında Enron, Andersen'in adının karıştığı ilk skandal değildi. Şirket 1990'ların ortalarında da, Waste Management adlı şirketin hesaplarına ilişkin incelemesi nedeniyle cezaya çarptırılmıştı.
Andersen'in içine düştüğü durum, tüm denetleme şirketleri ve muhasebecilik hakkında şüphe bulutlarının doğmasına yol açtı. Denetleme şirketleri, saygınlıklarını yeniden kazanmak için girişimler başlattı.
Adelphia
Telekom şirketi Adelphia, 25 Haziran'da iflasını açıkladı. ABD'nin altıncı en büyük kablo televizyon şirketi olan Adelphia'nın muhasebe işlemleri inceleme altında. Şirket, son iki yıldır kârını yüksek gösterdiğini ve sahip olduğundan daha fazla abone sayısı açıkladığını kabul etti.
Tyco
İleri teknoloji şirketi Tyco'nun eski CEO'su Dennis Kozlowski hakkında yolsuzluktan ötürü haziran başında soruşturma açıldı. Kozlowski hakkındaki suçlama, 1 milyon dolar tutarında satış vergisini ödemezken 13 milyon dolar tutarında sanat eseri satın almak. Şirketin muhasebe işlemlerinde de bazı usulsüzlükler bulunabileceği ifade ediliyor.
Global Crossing
Yüksek teknoloji şirketi Global Crossing, sektörünün parlayan yıldızlarından biriydi. Şirket 28 Ocak'ta iflasını açıkladı, şirket hakkında soruşturma başlatıldı. Global Crossing'in de muhasebe oyunları sonucu battığı, iflasın düzmece olduğu iddia ediliyor.
Merrill Lynch
Böylesi bir skandallar ortamında yatırım bankaları da sıkıntılı bir döneme girdi. ML, New York Savcılığı ile bir anlaşma yaptı. Bu anlaşma sonucu ML, 100 milyon dolar ceza ödedi ancak suçlu olduğunu kabul etmekten kurtuldu. ML hakkındaki suçlama, yatırımcılara değersiz bazı hisselerde yatırım yapmaları yönünde tavsiyelerde bulunmak.