Bilgi edinme hakkı, demokrasilerin evrensel standardı, basın özgürlüğü de gerçekleri öğrenme özgürlüğüne sahip birey ve kitlelerin bu haklardan yararlanabilmelerinin temel olanağı. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 26. maddesi, düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğünü, haber alma ve verme özgürlüğünü teminat altına alıyor. Anayasanın 28. Maddesi de, basının özgür olduğunu, devletin, basın ve haber alma özgürlüğünü sağlayacak önlemleri almakla yükümlü olduğunu kaydediyor.
Ama ben bu 10 Aralık gününe anayasal haklarımı kullanarak işimi yapmaya çalıştığım için işsiz olarak giriyorum.
1996'dan Mart 2004'e kadar aralıksız gazetecilik yaptım. Meslek yaşamımın son altı yılında "Genelkurmay muhabiri"ydim ama 2000'den 2004'e kadar Genelkurmay Başkanlığı'nın bana getirdiği "Türk Silahlı Kuvvetleri'ne ait kurum ve kuruluşlara giremez" ambargosu altında mesleğimi sürdürmeye çalıştım. Mart 2004'ten bu yana da işsizim. İki yıla yakındır başvurduğum gazeteler ambargolu olduğum için beni "Genelkurmay muhabiri" olarak çalıştırmak istemiyor. Diğer alanlarda da tecrübem olmadığı için tercih edilmiyorum.
İlk ambargo Büyükanıt'tan...
İlk ambargo, 2001'de Sabah gazetesinde çalışırken dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun ABD'li bir general ve çok sayıda Türk ve ABD'li askeri yetkiliyle birlikte yaptığı bir toplantıyı haberleştirmem üzerine Kıvrıkoğlu ve o dönem Genelkurmay İkinci Başkanı olan Orgeneral Yaşar Büyükanıt tarafından konuldu. O günden sonra mesleğimi ambargolu olarak sürdürmeye çalıştım.
Ancak 2002 Yüksek Askeri Şura (YAŞ) toplantısı öncesinde, dönemin Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Aytaç Yalman'ın, 2. Ordu Komutanı Orgeneral Edip Başer yerine teamüllere aykırı şekilde, Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na getirileceği yönünde yaptığım ve yayınlanan bir haber nedeniyle , de Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt tarafından, Sabah Gazetesi yönetimi uyarıldı.
Bana deklare edilmedi ama sonradan öğrendiğime göre, Orgeneral Büyükanıt, gazete yönetiminden görevime son verilmesini istedi. Ancak 2002 yılı YAŞ kararlarının haberimi doğrulaması üzerine görevime son verilmediğini öğrendim.
İlhami Erdil'in kızı için uyarı
Çalıştığım süre içinde dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral İlhami Erdil'in kızının bir arkadaşı üzerinden bir şirket kurarak, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'ndan ihale aldığı yönünde yaptığım çok kısa bir haber de Genelkurmay Başkanlığı'nın tepkisiyle karşılaştı.
Başta M-60 tanklarının modernizasyonu olmak üzere diğer savunma ihalelerine ilişkin haberlerim de sonraki günlerde doğrulandı. Gerçekler, kamuoyunu yanıltmadığımı kanıtladı. Sabah'ta çalıştığım sırada gazete yönetiminin devreye girmesiyle 2003 başında üç aylık bir süre için ambargom sınırlı olarak kaldırıldı.
Bir daha ambargo
Bu dönemde de Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök ile dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı arasında "havacı askerlerin yazlık giysileri" dolayısıyla bir toplantı sırasında doğan gerginliği haberleştirmem nedeniyle bir kez daha ambargoya uğradım. Sonraki günlerde, Sabah gazetesindeki yönetim değişikliği, "ambargoluluk" nedeniyle habercilikte yaşadığım sıkıntılar ve iç işleyiş nedeniyle istifa ettim.
Aytaç Yalman görev başında
Daha sonra Akşam Gazetesi'nde "savunma muhabiri" olarak göreve başladığımda dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Aytaç Yalman'ın imzası bulunan "beyaz enerji operasyonu" konulu bir dosya elime geçti. Bunu haberleştirmek istedim. Haberi sabah saatlerinde gündeme verdim, öğle saatlerinde yazdım. Haber henüz okunup İstanbul'a geçilmeden, dönemin Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Aytaç Yalman, gazete sahibi Mehmet Emin Karamehmet ve dönemin Ankara temsilcisi Nuray Başaran'ı arayarak haberle ilgili ayrıntıları görüştü.
Mantıklıca düşünüldüğünde haberin gazete içerisinden biri tarafından, Yalman'a iletildiği ortaya çıkıyor. Dönemin Ankara Temsilcisi Nuray Başaran, hem bir kadın hem de bir gazeteci olarak zaman zaman kendisini arayan askerlere karşı, "Hale Gönültaş'ın yaptığı haberlerin doğruluğundan kuşku duymuyorum" diyerek beni savundu. Başaran aynı dönemde Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na çağrıldı ve benimle ilgili sorulara muhatap kaldı.
Bu kez ambargo Tuncay Özkan'dan!
Bu olaydan sonra Akşam gazetesinde çalışmaya devam ettim ama bu kez de Genel Yayın Yönetmeni Tuncay Özkan'ın haberlerime koyduğu ambargo nedeniyle gazeteden ayrılmak zorunda kaldığım güne kadar yazdığım hiçbir haber kullanılmadı. Benim izlemeye gittiğim haberler, AA'dan alınarak, AA mahreci ile kullanıldı.
Gazeteciydim. İşim haber yapmaktı. Kullanılmasa da haber yazmayı sürdürdüm. Ancak, altı ay boyunca hiçbir haberim kullanılmadı. Ankara yönetimi de bu durumda, önemli haberlere beni göndermemeyi seçti. Altı ay sonunda Akşam gazetesindeki görevime son verildi. Mart 2004'ten bu yana işsizim.
Doğru haber yaptığım için işsizim
Ambargoluluk sürecinde yazdığım haberlerin doğruluğu, ilerleyen günlerde doğrulandı. Dönemin Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Aytaç Yalman, Kara Kuvvetleri Komutanlığına atandı. 2. Ordu Komutanı Orgeneral Edip Başer emekliye sevk edildi. Dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral İlhami Erdil, eşi ve kızı ile birlikte çok ağır suçlamalarla yargılanıyor. Ama bu halkın bunları bilme hakkının gerçekleşmesine yardımcı olduğum için bana konulan "ambargo"da, işsizliğim de sürüyor.
Daha önce de Genelkurmay muhabiri olan başka arkadaşlarımız, tıpkı bana uygulandığı şekilde ambargoya uğradıkları için, çalıştıkları gazete yönetimlerince başka alanlara kaydırıldılar. Hala ambargolu olan başka muhabirlerse, diğer savunma muhabirlerinin desteği ile gazetecilik yapmaya çalışıyorlar.
Ambargo bir "ötekileştirme" operasyonu
Sonunda işsiz kalmama neden olan ambargoluluk, bana karşı bir sosyal dışlama aracı olarak da kullanılıyor. Üç yıl önce, aralarında yakın bir arkadaşımın çocuğunun da bulunduğu bir bale grubunun Ankara Muhafız Alayı salonundaki gösterisini izlemek üzere Muhafız Alayı'na gittiğimde, beni tanıyan bir subay, "yasaklı" olduğumu ileri sürerek alay sınırlarından içeri giremeyeceğimi söyledi. Çevredeki velilerin tuhaf bakışları altında Muhafız Alayı'ndan ayrılmak zorunda kaldım.
Hepsi yalnızca işini iyi yapmaya çalışan bir gazeteci olduğum için...(HG/EK)