Amargi'deki cumartesi sohbetlerinin bu haftaki konukları, "Namus Cinayetleri-Töre Değil Ataerki" kitabının yazarları arasında yer alan avukat Safiye Vardarlı ile avukat Canan Arın'dı.
Kitabın oluşum fikrinden ve sürecinden bahseden avukat Vardarlı, namus - töre cinayetlerinin aile içi şiddet kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini söyledi; kadın cinayetleriyle ilgili davalarda yargıçların tutumunun önemine dikkat çekti.
Vardarlı, "Yargıçlar aile içi şiddet ve kadın cinayetleri konusunda bilinçli olduğunda, daha insancıl yaklaştığında, mağdur olan kişiyi koruyan cezalar verilebilir" dedi. 4320 Sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun'un kadınlar açısından önemini vurgulayan Vardarlı, kadınların bu kanunu ve haklarını bilmelerinin önemini de vurguladı.
"Mahkeme kararları erkekleri cesaretlendiriyor"
Avukat Canan Arın ise yasal düzenlemeleri somut örneklerle anlattı. Mardin'de 12 yaşındaki bir kız çocuğuna 28 erkeğin tecavüz etmesi ile ilgili davada, yargıçların "kız çocuğunun rızasını araştırdığını" hatırlatan Arın, "Kanunlara göre, 15 yaşından küçük bir kıza rızası sorulamaz" dedi.
Bu tür kararların erkeklere tecavüz etme cesareti vereceğini belirten Arın, benzer olayların önüne geçebilmek için "eğitimin çok önemli" olduğunu söyledi.
Arın, "20-25 yaşa arası genç kadınlar kendi bedenlerini tanımıyorlar.Bekaret o kadar yüceltiliyor ki, erkekler bundan istifade etmek istiyorlar.Türkiye'de insanlara mutlaka cinsel eğitim verilmeli. Liselerde felsefe derslerinde ahlak, toplumsal cinsiyet konuları tartışılmalı.Hukukçulara ve hukuk öğrencilerine daha insancıl kararlar alabilmeleri için aile içi şiddet,toplumsal cinsiyet konularında eğitim verilmeli" dedi.
Namus Cinayetleri - Töre Değil Ataerki
Avukat Mevhibe Canan Arın, Avukat Safiye Vardarlı, A.İnci Beşpınar, Prof. Dr. Belkıs Kümbetoğlu ve Prof. Dr. Tamer İnal'ın yazdığı "Namus Cinayetleri - Töre Değil Ataerki" kitabı bu yıl yayımlandı.
Kitabın tanıtım yazısında, "Töre ve namusun geleneksel tanımlarından cinayet kelimesiyle bu yoğunlukta eşleşecek bir anlam çıkarmak mümkün değildir. O halde tanımların içlerinin boşaltılarak bir nevi mutasyona uğratıldıklarının kabulü gerekir" deniyordu. (BB/EÖ)