Kadıköy Bahariye Caddesi üzerinde stant açan ve bildiri dağıtan gruplar Cumartesi gününden itibaren polis saldırısı ve gözaltılar ile karşı karşıya geliyor.
31 Ocak Cumartesi günü Dev-Genç ve Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP) stantlarına yönelik polis saldırısında 15 kişi, 1 Şubat Pazar günü SDP standındaki dokuz kişi, dün de (2 Şubat) Liseli Gençlik Muhalefeti üyesi dört kişi ile Dev Genç standındaki üç kişi darp edilerek gözaltına alındı.
Dün emniyete götürülen, biri çocuk dört kişiye idari para cezası kesildi, Toplantı ve Gösteri Kanunu'na muhalefet ve görevli memura direnme gözaltına alınan diğerleri ifadelerinin ardından serbest bırakıldı.
Pazar ve pazartesi günü çeşitli gruplar bir araya gelerek aynı yerde bildiri, gazete ve dergiler dağıtıp yaşananlara tepki gösterdiler.
Avukatlar Tamer Doğan, Sinan Varlık ve Nuriye Alsancak ile polisin son günlerde tekrarladığı bu uygulamayı konuştuk.
Avukatlar, polislerin şikayet ya da ihbar olduğunu belirterek stantlara geldiğini ancak böyle bir belgenin kendilerine gösterilmediğini belirtti.
Polisin böyle bir durumda müdahale yetkisinin hukuksuz olduğunu belirten avukatlar Kadıköy’de polisin kalıcılaştırılmasının amaçlandığını söyledi.
Şikayet var, belgesi yok
Avukatlar, Kadıköy’ün siyasi olarak dinamik olduğunu, farklı grupların stantlar açıp, bildiri, gazete, dergi dağıttığını ve bu konuda şimdiye dek bir sorun yaşanmadığını hatırlattı.
Stantlarda bir şey satılması durumunda bunun zabıtanın yetki alanında olacağını belirten avukatlar, söz konusu durumlarda meşru bir zemin olduğunun altını çizdi.
Sinan Varlık, bildiri dağıtmanın ve stant açmanın, propaganda faaliyeti açısından siyasi partiler kanunda da zemini olan anayasal bir hak olduğunu ve izne tabi olmadığını vurguladı.
Avukatlar polisin “şikayet/ihbar var” demesine rağmen kendilerine bu konuda belge gösterilmediğini söyledi. Şikayet olduğunda bunun tutanağının gösterilmesinin ve şikayet gerekçesinin belirtilmesinin gerektiğini anlattı.
Alsancak, söz konusu durumlarda gürültü gibi konularda şikayet olsa da bunun kabahatlar kanuna girdiğini, buna da polisin ancak kimlik bilgileri alıp ceza yazabileceğini söyledi.
Polislerin önce stantların kaldırılmasını söylediğini, stanttakilerin bunu gerçekleştirmeyince de polise mukavemet suçlamasıyla karşılaştıklarını anlatan Doğan, polisin müdahaleye gelirkenki tavrının da toplu gözaltıya yönelik olduğunu anlattı.
“Size siyaset yaptırmayacağız”
Varlık, müvekkillerinin aktarımına göre polisin “Size burada siyaset yaptırmayacağız” dediğini belirtti:
“Bu söylem de emniyet yetkililerinin hukuki gerekçe sunmanın ötesinde siyasi bir tavır aldığının göstergesi.”
Alsancak , dört müvekkiline “ihbar var” denilerek kabahatler kanuna muhalefetten verilen para cezasına itiraz edeceklerini söyledi.
“Şikayet tutanağını istediğimde ‘elimizde tutanak yok, arayıp sorarsınız’ dediler. Para cezalarına itiraz edip, darp edilerek ters kelepçeyle gözaltına alınmalarıyla ilgili suç duyurusunda bulunacağız. Eğer varsa ihbar kaydını görme imkanımız olacak.”
“Polis Kadıköy’de kalıcılaşıyor”
Avukatlar polisin Kadıköy’de giderek kalıcılaşmaya başladığının altını çizdi.
Doğan, polis saldırılarının Eylül 2013’te Ahmet Atakan’ın öldürülmesiyle ilgili eylemlere yönelik başladığını hatırlatttı.
“Ankara’da Konur Sokak’ta olduğu gibi alan kazanmaya, polisi Kadıköy’de kalıcı hale getirmeye çalışıyorlar. Pazartesi akşamı da çok sayıda çevik kuvvet ve TOMA Boğa heykelindeydi. Böyle devam edecek gibi gözüküyor.
Sinan Varlık da “İç güvenlik paketi” olarak bilinen taslağa vurgu yaptı:
“Paketin görüşülmeye başlanacağı günlerde Kadıköy’de baskının artması manidar. Yaşananlar, güvenlik paketi ile polisin sokaktaki tavrının nasıl değişeceğini toplumsal muhalefet üzerinde açacağı sıkıntıları gösteriyor.
“Bize yürüyüş alanı olarak bir tek çarşı kaldı, onu da elimizden almaya çalışıyorlar” diyen Alsancak da uygulamanın amacının “Boğa’da konuşlanan polisin çarşı içine girmeye çalışması” olarak yorumladı. (BK)