Altyazı Aylık Sinema Dergisi 181. sayısında kapağını, Mart ayında vizyona girecek son filmi Mekânlar ve Yüzler (Visages Villages) vesilesiyle usta yönetmen Agnès Varda’ya ayırdı. Altyazı’nın yirmi sayfalık dosyasında Varda’nın politik olduğu kadar mizahı da elden bırakmayan sineması, kapsamlı bir şekilde ele alınıyor.
Gözde Onaran Paul Thomas Anderson’ın, başrolünde Daniel Day-Lewis’in yer aldığı son filmi Phantom Thread’ı değerlendirdi. Senem Aytaç ise Joachim Trier imzalı Thelma’yı yazdı. Aytaç Norveçli yönetmenin filmini bir tür modern cadı öyküsü olarak okuyor.
Ursula K. Le Guin
Ocak ayında hayatını kaybeden Ursula K. Le Guin de Mart sayısında Fatma Cihan Akkartal’ın yazısıyla konuk ediliyor.
Umut Tazeleyen Filmler köşesinde bu ay Firuze Engin, Walter Salles’ın 2004 yapımı filmi Motosiklet Günlüğü’nü (Diarios de Motocicleta) kaleme alıyor. Bir Sinema Psikopatının Listesi’nde ise Bağış Erten, ‘Fener Tutulmuş Tavşan Etkisi’ adını verdiği bir film seçkisini Altyazı okurlarıyla paylaşıyor.
Altyazı’da ayrıca Uğur Böceği (Lady Bird), Velayet (Jusqu'à la Garde), Kar, Savaştan Sonra (Mudbound), Black Panther, Stalin’in Ölümü (The Death of Stalin), En Karanlık Saat (Darkest Hour) ve Dağınık Yatak işlenen diğer filmler.
Agnes Varda kimdir?
Fransalı fotoğrafçı, sinemacı, feminist. Agnès Varda’nın asıl adı Arlette Varda, 30 Mayıs 1928’te Belçika’da doğdu. Sinemada Yeni Dalga akımının içinde yer alır. En bilinen filmleri “La Pointe Courte”, “Cléo de 5 à 7” (5'ten 7'ye Cléo), “Sans toit ni loi ve Les Glaneurs et la glaneuse” dir. Varda sinema dünyası kadar feminist hareketin de önemli isimlerinden biri.
Varda’nın babası Anadolu’dan göçen bir Rum; annesi ise Fransalı. Çocukluğunun ilk yılları Belçika'da geçti. Daha sonra Paris'te yaşadı. Sorbonne Üniversitesi'nde ve Louvre Okulu'nda okudu. Jean Vilar yönetimindeki Théâtre National Populaire’de (Popüler Ulusal Tiyatro) çalışmaya ve fotoğrafla ilgilenmeye başladı. Daha sonra evleneceği yönetmen Jacques Demy ile tanıştı.
1954'te Alain Resnais’nin La Pointe Courte filminde Philippe Noiret ile çalıştı. San Francisco'ya giderek babasının kuzeni Jean Varda üzerine yarı gerçeküstü bir belgesel hazırladı: Uncle Yanko.
1961’de ikinci uzun metrajlı filmi olan ve ölümcül hastalığı olan bir şarkıcının iki saatini anlatan Cléo de 5 à 7 (5’ten 7’ye Cleo ) çekti. 60’lı yıllar boyunca, Yeni Dalga içinde değerlendirilen sayısız film yaptı.
1964'te, genç bir marangozun gerçekçi olmayan öyküsü içinde soyut bir mutluluk betimlemesi olan " Le Bonheur " (Mutluluk) filmini çekti ve bu en fazla tartışılacak filmi oldu. Bu filmi 1966'da " Les Creatures " (Yaratıklar) izledi. Ardından ABD'ye gitti; orada iki kısa bir de uzun film çekti: 1968'de " Yanko Amca ", yine aynı yıl " Black Panters " (Kara Panterler) ve 1969'da " Aslanın Aşkı " birbirini izledi.
Daha sonra, 'feminist ve iyimser' bir film çekmek üzere Fransa'ya döndü ve 1976'da "L'une chante, l'autre pas"ı (Biri şarkı söylüyor, diğerleri değil) yaptı. Tekrar döndüğü Los Angeles’ta 1979-81 yılları arasında iki belgesel film hazırladı: Mur murs ve Documenteur.
1985’te Sandrine Bonnaire’in rol aldığı Sans toit ni loi filmiyle Venedik Film Festivali’nde Altın Aslan ödülünü aldı.
Eşi Jacques Demy’nin 1990'da ölümünden sonra anısına üç film yaptı: Bir kurgu olan "Jacquot de Nantes" (Nantlı Jacquot) ve iki belgesel; "Les demoiselles ont eu 25 ans" ve "L'univers de Jacques Demy".
1999’da çektiği belgesel "Les Glaneurs et la glaneuse" (Toplayıcılar) kariyerinin önemli filmlerinden biri oldu. Bir dijital kamera ile toplayıcılık kavramının çevresinde yaptığı geniş tur, onun duyarlı ve sorumlu kimliğini açığa çıkartıyordu. Film hem eleştirmenler hem de seyirci tarafından beğenildi. İki yıl sonra filmin devamı geldi: "Toplayıcılar - İki Yıl Sonra".
2002 yılında, Fransız Akademisi'nin René Clair ödülünü kazandı.
2005’te Cannes Film Festivalinde uzun metraj yarışma jürisinde yer aldı (HK)