"Balyoz" haberlerine yönelik olarak yürütülen soruşturma kapsamında hazırlanan iddianamede eski Taraf Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Altan ve eski Taraf Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Yardımcısı Yasemin Çongar ve Yıldıray Oğur'a 52 yıl 6 aya kadar hapis istendi. İddianamede, Mehmet Baransu ile Tuncay Opçin için de 75 yıla kadar hapis istendi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Faruk Söker gazeteciler Mehmet Baransu, Ahmet Altan, Yasemin Çongar, Yıldıray Oğur ve Tuncay Opçin hakkında iddianame hazırladı.
İddianamede Opçin'in 'Paralel Yapı' yöneticisi, diğer şüphelilerden Mehmet Baransu'nun ise örgütün üyesi olduğu yönünde kamu davasının açılması gerektiği iddia edildi.
267 sayfa iddianame
267 sayfalık iddianamede Ahmet Altan, Yasemin Çongar ve Yıldıray Oğur'un savcılıkça alınan ifadelerinin yanı sıra bilirkişi raporları da yer aldı.
Gazetecilere “Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken ve ifşası halinde devletin savaş hazırlıklarını veya savaş etkinliğine veya askeri hareketlerini tehlikeye sokabilecek nitelikteki ‘ÇOK GİZLİ’ orjinal belgeleri” kimlerle inceledikleri, yayınladıkları ve neden imha ettikleri soruldu.
Baransu ifadesinde belgeleri bir haber kaynağından aldığını ve kopya cdleri gazeteye getirdiğini aktarırken, Altan, Çongar ve Oğur belgelerin Baransu tarafından gazeteye getirildiğini ifade etti.
Baransu ayrıca, ifadesinde, savcılığa teslim ettiği bavul içindeki belgelerin aynı haber kaynağı tarafından kendisine teslim edildiğini, belgelerin olduğu bavulun sadece fotoğrafını çekip, olduğu gibi savcılığa teslim ettiklerini aktardı.
Tüm ifadelerde belgelerin imha edildiği iddiaları reddedildi.
Altan: Belgeleri Baransu getirdi, darbe iddialarını inceledik
Ahmet Altan da ifadesinde “Burada amacımız gazeteci olarak Baransu'nun belirttiği gibi bir darbe planı olup olmadığına bakmak, bunu ortaya çıkarmak ve yayınlamaktı" diyerek belgelerden sadece darbe planına bağlı olanları ayırıp bir, iki gün inceledikleri, belgelerin doğruluğunu teyit amacıyla internetten belgelerde yazılı isim ve sicil numaralarını ve görev yerlerini inceledikleri, doğru çıkması üzerine belgelerin darbe planı olduğuna inanarak yayınladıklarını ve dışarıdan herhangi birinin bu bilgilere sahip olma ihtimali olmadığını söylediği de dile getirildi.
İddianamede Opçin ve Baransu'nun, temin ettikleri belge ve vesikaların, Ahmet Altan, Yasemin Çongar, ve Yıldıray Oğur aracılığıyla Taraf gazetesinde yayımlanmasını sağladıkları ve şüphelilerin "Paralel Yapı"da yapılandıkları kaydedilen iddianamede, Altan, Çongar ve Oğur'un, "Paralel Yapı" üyesi olmadıkları vurgulandı.
Baransu ve Opçin'e 75 yıl istendi
Mehmet Baransu ile Tuncay Opçin'in, "silahlı örgüt kurmak yönetmek, zincirleme şekilde devletin güvenliğine ilişkin belgeleri tahrip etme dışında kullanma, hile ile alma, çalma, zincirleme şekilde devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından, niteliği itibarıyla, gizli kalması gereken bilgileri temin etmek ve açıklamak" suçlarından 35 yıldan 75'er yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi.
Altan, Çongar ve Oğur’un da "devletin güvenliğine ilişkin belgeleri tahrip etme dışında kullanma, hile ile alma, çalma, zincirleme şekilde devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından, niteliği itibarıyla, gizli kalması gereken bilgileri temin etmek ve açıklamak" suçlarından 20 yıldan 52 yıl 6'şar aya kadar hapis cezasına çarptırılması istendi.
Ne olmuştu? |
Mehmet Baransu’nun, 20 Ocak 2010 tarihinde Taraf’ta çıkan haberinde, Fatih ve Beyazıt camilerinin en kalabalık olduğu cuma namazı sırasında bombalanması, jet uçağının düşürülerek Yunanistan’ın tahrik edilmesi gibi unsurların yer aldığı plan yer almıştı. Haberden bir gün sonra Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ne giden Baransu, Balyoz planıyla ilgili belgeleri, dört adet DVD halinde savcılığa teslim etmişti. Bundan bir hafta sonra yine adliyeye giden Baransu, Balyoz planına ait olduğu iddia edilen bütün belgeleri ve analog ses kayıt bantlarını bir valiz içerisinde savcılığa verdi. "Balyoz darbe planı" iddiasıyla daha sonra Genelkurmay mensuplarına dava açıldı. Balyoz davasında hüküm giyen sanıklar, tahliye edilmelerinin ardından Gazeteci Mehmet Baransu hakkında şikayetçi oldu. Bunun üzerine Baransu’nun evine polis baskın düzenledi. Arama işlemlerinin sona ermesinin ardından gözaltına alınan Mehmet Baransu, gazetecilere “Arkadaşlar siz siz olun gazeteci olarak belge teslim etmeyin adliyeye. Adliyeye belge teslim ettim diye örgüt kurmaktan yargılanıyorum” dedi. Baransu mahpusBaransu, savcılıkta ifadesi alınmadan tutuklanması talebiyle sulh ceza hâkimliğine sevk edildi. Savcı Gökalp Kökçü, ifade vermek isteyen Baransu’nun talebini kabul etmedi. Savcı Kökçü Baransu’yu, “Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, devletin gizli kalması gereken belgelerini temin etmek, açıklamak ve yok etmek” suçlamasıyla tutuklanması istemiyle İstanbul 5. Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk etti. Baransu daha önce de 11 Mart 2014, 9 Ağustos 2014, 22 Kasım 2014 ve 30 Aralık 2014’te gözaltına alınmış ifade verdikten sonra serbest bırakılmıştı. 2 Mart’ta evi Terörle Mücadele Ekipleri tarafından basılan Baransu’ya Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 220. maddesinde düzenlenen “Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak” ve TCK 226, 227 ve 229’da düzenlenen “Devletin gizli kalması gereken belgelerini temin etmek, açıklamak ve yok etmek” suçlamaları yönelterek. İstanbul 5. Sulh Ceza Hakimliğince tutuklanmıştı. "Kullanışlı aptallar" tartışmasıBalyoz haberlerine yönelik yargılamayla birlikte ilk açıklamalardan biri Oğur'dan gelmişti. Oğur, Türkiye Gazetesi'ndeki köşesinde şunları yazmıştı: “19 Ocak'ın yıl dönümünde herhalde yapılacak en iyi iş, tüm bu cinayetlerin karartılmasına hizmet ederken bazı askerlerin hayatını karartan bu planlara zamanında inanmış insanlar olarak kullanışlı aptallığımızı kabul etmektir. Bizi 'Kafes'leyenler bulunursa belki katillere de bir adım daha yaklaşmış oluruz...” "Bu ağır hakaret sözlerini söyleyen biz değiliz. Bizzat kendileri, bu tanımlamayı kendilerine yakıştırdılar. "'Biz kullanışlı aptallardık' diye yazdılar. "Siyasi iktidar, yolsuzluk işlerinin tam ortasında kuş gibi yakalanınca, hukuktan kurtulabilmek için kendine bir sığınak aradı. O sığınağı da, askerin kışlasında buldu." Ahmet Altan'ın açıklamasıAhmet Altan ise Mart 2015'te Cumhuriyet Gazetesi'nin "kumpas" iddiaları üzerine görüşünü sorması üzerine gazeteye cevap mektubu göndermiş ve şunları demişti: “Eğer Genelkurmay, kendi Donanma istihbaratına ‘bir bavul dolusu’ belgeyi koyanı bulmaktan acizse, siz zaten o orduyu lağvedin gitsin… Ordu falan değil o. Ya da o belgeler gerçek ve bizzat askerler tarafından oraya saklandı.” |
(EA)