Almanya'da araştırmacı gazeteciliğin önde gelen isimlerinden Jürgen Roth yaşamını yitirdi.
Gazeteci Kamil Taylan anlatıyor:
“Uğur’la (Uğur Mumcu) birlikte Frankfurt’ta Jürgen’in evinde bir çok oturmuşluğumuz vardır. Birlikte yazdığımız kitaptan dolayı Jürgen ve ben Türkiye’de Ceza Kanunu’nun 140’uncu Maddesi’nden yargılanıyorduk. Ben zaten daha önceki haberlerim nedeniyle vatandaşlıktan atılmışım. Rahmetli Uğur Frankfurt’a geldi. Tabii kendisi hukukçu. Arada laf olsun diye bu davadan bahsettik. O zaman davanın savcısı, yazdıklarımın hepsi doğru olmasına rağmen, yurtdışında Türkiye’nin şeref ve itibarını zedeleme suçlamasıyla benim hakkımda kitabın her sahifesi için 1,5 yıl, Jürgen için de sahife başına 6 ay hapis cezası talep ediyordu.
“Uğur iddianamenin tamamını okudu. Ondan sonra da ‚140’ncı Madde sadece Türk vatandaşları için geçerlidir. Ben Kamil’in avukatı üzerinden mahkemeye bildireyim‘ dedi. Ve ondan sonra Jürgen hakkındaki dava gerçekten düştü. Benim davam da Turgut Özal döneminde Türk Ceza Kanunu’ndan 140’ncı maddenin kaldırılması sonrasında düştü.”
Der Spiegel'in Haziran 1983 sayısındaki Jürgen Roth ve Kamil Taylan hakkındaki haberin küpürü. |
80’li yıllar… Hessen Radyo ve Televizyonu’nda muhabir olarak çalışan ve aynı zamanda Türkiye’deki Demokrat gazetesinin Almanya muhabirliğini yapan Gazeteci Kamil Taylan ile araştırmacı-gazeteci Jürgen Roth, 12 Eylül darbesiyle tarihinin en karanlık dönemlerinden birine giren Türkiye’yi anlatan bir kitap yazmışlar ve Türkiye’de bu dava nedeniyle haklarında ceza davası açılmıştı.
Taylan o dönem 32, Roth da 37 yaşındaydı.
Her ikisi de ondan sonra da araştırmacı gazeteciliğe devam ettiler. Çok önemli haberlere, belgesellere, kitaplara imzalarını attılar.
Sonuna kadar yazdı
Jürgen Roth, Almanya’da mafya, terörizm, aşırı sağ, uluslararası ekonomi suçları, organize suç örgütleri, devlet adamlarının bulaştığı yolsuzluklar gibi konuların önde gelen uzmanı olarak tanındı. Çok sayıda kitap yazdı. Yaşamının bir bölümünü Türkiye’de geçiren Roth, kendisini tanıyan Türkiyeliler arasında “Almanya’nın Uğur Mumcusu” olarak anıyorlardı.
Jürgen Roth, birkaç gün önce, dünyaya geldiği, yaşamını sürdürdüğü Frankfurt’ta son nefesini verdi. 72 yaşındaydı.
Yazdığı kitaplarla, 80’li-90’lı yıllarda hazırladığı televizyon belgeselleriyle hem Almanya’da, hem de dış dünyada siyaset, ekonomi, organize suç çeteleri ve istihbarat çevrelerinden birçok kişinin düşmanlığını kazanmıştı, ama aynı zamanda birçok kitabı “en çok satanlar” listelerinin başında yer almıştı...
Yaptığı yayınlar nedeniyle sık sık mahkemelere düşen Roth, politikacılar, örneğin uluslararası şirketler ve adalet sistemi arasındaki bağlantıları ele aldığı “Almanya Aşireti” (Deutschland Klan) başlıklı kitabı nedeniyle Almanya’nın eski Federal Başbakanı Gerhard Schröder’le de mahkemelik olmuştu. Kitabında Rusya’nın dünya çapındaki doğal gaz şirketi Gazprom’a profesyonel olarak çalışan Schröder’e ağır suçlamalar getiren Roth, dava sonunda kitabın bazı bölümlerini değiştirmeye mahkum edilmişti.
Roth’un son eseri “Neue Paten / Trump, Putin, Erdoğan, Orban und Co“ (Yeni Babalar / Trump, Putin, Erdoğan, Orban ve Diğerleri?) önümüzdeki ay piyasaya çıkacak. Geçen yıl yayınlanan “Derin Devlet” (Tiefe Staat) başlıklı kitabı da Almanya’daki Türkiye kökenli göçmenlere yönelik seri cinayetlerden kaynaklanan NSU (Nasyonal Sosyalist Yeraltı örgütü) skandalını, aşırı sağcı örgütlerle, bunların istihbarat örgütleri ve siyaset dünyasındaki bağlantılarını, bu bağlantıları ört bas etme girişimlerini ele alıyordu.
Birçok kitabında Türkiye’deki gelişmeleri de ele alan Roth, doğrudan Türkiye’yi konu alan kitaplara da imza atmıştı. Örneğin 1973’de, Brigitte Heinrich’le birlikte yazdığı kitabı Türkiye’deki işkenceleri ve batı dünyasının Türkiye’yle ilişkilerini konu ediyordu. (Partner Türkei oder Foltern für die Freiheit des Westens?/ Ortak Türkiye mi ya da Batı'nın özgürlüğü için işkence mi?).
“Die Türkei – Rebuplik unter Wölfen“ (Türkiye – Kurtların Egemenliği Altındaki Cumhuriyet) başlığı altında yayınlanan kitabı da Gazeteci Kamil Taylan’la birlikte kaleme almıştı. Almanya’da büyük ilgi çekmiş, Türkiye’yi ziyaret eden insan hakları örgütleri için bir başvuru dosyası fonksiyonunu üstlenmişti.
Roth, dönemin Federal Almanya Hükümeti’nin anti-demokratik 12 Eylül yönetimine mali ve siyasi desteğini sürdürmesi üzerine, Türkiye’deki demokrasi ve insan hakları mücadelesini desteklemek amacıyla “Alternatif Türkiye Yardımı“ girişiminin kurulmasına öncülük etmiş, çok sayıda tanınmış politikacı ve gazetecinin desteklediği bu girişim Avrupa’nın birçok kentinde bu doğrultuda etkin çalışmalar yürütmüştü. Kurucuları arasında o dönem Almanya’da siyasi mülteci olarak yaşayan Taner Akçam’la, gazeteci Kamil Taylan ve daha sonra uzun yıllar Uluslararası Af Örgütü’nün Türkiye Temsilciliği’ni yürüten Helmut Oberdiek’in de yer aldığı girişimin çalışmaları sonucu, 12 Eylül darbecileri Türkiye’de ağır işkencelerin yapıldığı cezaevlerini yurtdışından gelen insan hakları heyetlerinin ziyaretlerine açmak zorunda kalmıştı.
Roth’un 1971’de yayınlanan ilk kitabı “Federal Almanya’da Yoksulluk” idi. Ondan sonra ölümüne kadar neredeyse her yıl bir kitap yayınladı.
Kitaplarının bazılarının başlıklarına Türkçesi şöyle:
1972: Federal Almanya Cumhuriyeti Bir Polis Devleti mi?
1973: Ortak Türkiye ya da Batı’nın Özgürlüğü İçin İşkence mi?
1977: Vahşi Kürdistan’da İsyan
1978: Ezilenlerin Coğrafyası: Kürtler
1981: Türkiye / Kurtların Egemenliği Altındaki Cumhuriyet
1982: “İşte Böyle... / Gündelik Yoksulluk Üzerine Röportajlar
1984: İktidarın Karanlık Adamları / Gizli Siyasi Çevreler ve Organize Suçlar
1985: Patlamaya Hazır Bomba Yoksulluk / Federal Almanya Cumhuriyeti’nin Sosyal Gerçekliği
1986: Ölüm Tacirleri / Silah Tüccarları Anlatıyor
1987: Rambo / Paralı Askerler, Bir Röportaj
1988: İllegal Alman Silah Ticareti ve Uluslararası Bağlantıları
1990: Geceyarısı Hükümeti / İktidar ve İstihbarat Örgütleri Üzerine Röportajlar
1992: Suç Holdingi / Mafya’nın Kıskacındaki Birleşik Avrupa
1995: Bataklık / Almanya’da Yolsuzluk
1996: Rus Mafyası / Dünyanın En Tehlikeli Suç Örgütü
1997: Yıkım / Refahımızın Sonu
1998: Kızıl Babalar / Rus Kodamanları Avrupa’da İktidarı Ele Geçiriyorlar
1999: Karanlık Eminenz / Diplomatlar, Gangsterler ve Politikacılar Ağı
2000: Kirli Eller / Batı Ülkeler Uyuşturucu Mafyası’yla Nasıl İşbirliği Yapıyorlar?
2001: Terör Ağı, Avrupa
2001: Oligarş / Vadim Robinovich Suskunluğunu Bozuyor
2002: Gerçek Suçlu / Milyonlar, İktidar ve Kiralık Cinayetler
2003: Doğu’dan Gelen Gangster / Organize Suçun Yeni Yolları
2004: Soruşturma Yasak / Polis Neden Organize Suçla Mücadeleden Vazgeçti?
2006: Almanya Aşireti / Politikacı, Üst Düzey Menecer ve Yargıçların Vicdansız İşbirliği
2007: Dava Açılması İstenmiyor / Alman Adaletinde Yolsuzluk ve Keyfi Davranışlar
2009: Mafia Ülkesi Almanya
2010: Gangster İktisadı / Organize Suç Örgütleri Bizi Nasıl Satın Alıyor?
2011: Fair Olmayan Maç / Yolsuz İşadamları, Vicdansız İdareciler ve Hortumcular Spor Dünyasına Nasıl Egemen Oluyorlar/
2012: Gazprom – Korkunç İmparatorluk
2013: İktidarın Örümcek Ağları / Siyasi ve Ekonomik Seçkinler Ülkemizi Nasıl Tahrip Ediyorlar?
2014: Sessiz Darbe / Ekonomi ve Politika Dünyasından Gizli Seçkinler Nasıl Avrupa’nın ve Ülkemize Egemen Oluyor?
2015: S. Smolensk Gizli Dosyası / Putin’in Ukrayna’daki Savaşı
2016: Derin Devlet / Demokrasinin İstihbarat Örgütleri, Aşırı Sağcı Çeteler ve Siyasi İttifakları Tarafından Tahribatı
2016: Kirli Demokrasi
2017: Yeni Babalar / Trup, Putin, Erdoğan, Orban & Co.
(GT/HK)