600 bini Türkiye kökenli olan 61,9 milyon seçmenin %70'inin oy kullandığı tahmin edilen seçimlerde, kesin olmayan sonuçlara göre, Hıristiyan Birlik (CDU/CSU) oyların yüzde 35.2'sini alarak birinci parti oldu. Sosyal Demokrat Parti (SPD) yüzde 34.2 oy alarak ikinci gelirken, Hür Demokrat Parti (FDP) yüzde 9.8, Sol Parti yüzde 8.7, Yeşiller yüzde 8.1, Diğerleri de yüzde 4 oy aldı.
Bu durumda Federal Meclis'te sandalye sayıları şöyle olacak: CDU/CSU 219, SPD 213, FDP 61, Sol Parti 54 ve Yeşiller 51.
Bir önceki seçimlere göre CDU/CSU yüzde 3.3, SPD yüzde 4.3, Yeşiller yüzde 0.5 oy kaybederken, Sol Parti yüzde 4.7 ve FDP yüzde 2.4 oranında artış sağladılar. Bu sonuçlara göre dört ay boyunca kamuoyu yoklamalarında önde gelen Hıristiyan Birlik-Hür Demokrat Parti koalisyonu, beklenenin aksine, iktidara gelemedi. Simdi mesele ne tür bir koalisyonun kurulacağı ve kimin Başbakan olacağı. Hıristiyan Birlik'in lideri Angela Merkel, hükümeti kurma görevini vatandaşların açık bir şekilde kendilerine verdiğini iddia ederken, Başbakan Schröder, iktidarı değiştirmek isteyenlere imkan tanımayacaklarını söyledi.
Zor koalisyon
Bu sonuçların yarattığı karmaşada gözlemcilerin akla ilk getirdikleri Sosyal Demokrat-Muhafazakar Büyük Koalisyon'un kurulması oldu. Böyle bir şeyin gerçekleşmesi ise, ancak Schröder'in tekrar Başbakan olması halinde mümkün görülüyor. Merkel ise yüzüp kuyruğuna gelmişken Almanya'nın ilk kadın Başbakanı olma unvanını elinden kaçırmak istemiyor. Dolayısıyla muhafazakarların tabiriyle "Kızıl Komünistlerle Dönek Sosyal Demokratlar"in partisi Sol Parti dışında bütün partilerle görüşecekleri ve koalisyonu kurmaya çalışacaklarını bildirdi.
Birilerinin kafalarındaki koalisyona başka bir partiyi ekleme ihtiyaçları bu kadar açık olmasına rağmen, iş öyle bir hal aldı ki, bütün partiler kimlerle koalisyon yapmayacaklarını bir hararetle televizyonlarda haykırdılar.
Her şeyden önce seçimin asıl galibi olan ve kara kedi ilan edilen Sol Parti ile hiç kimse koalisyon kurmak istemiyor. Onlar da zaten muhalefette kalmak istediklerini açık bir şekilde ifade ettiler. Federal Meclis'te 598 sandalyeden 54'ünü neredeyse garantilediler zaten.
SPD ve Yeşiller'e FDP'nin eklenebileceği ihtimali öne sürülürken FDP Başkanı Westerwelle böyle bir ihtimalin olamayacağını açıkladı. Aslında Merkel'in de korktuğu buydu. Habercilerin buna yönelik bir sorusunu yanıtlarken biraz titreyen Merkel, imalı bir bakışla "umarım yapmazlar" demeye getirdi.
Diğer taraftan, Hıristiyan Birlik-Hür Demokrat Parti koalisyonuna Yeşiller'in eklemlenmesi fikrine ise Yeşiller'den Claudia Roth "çok beklersiniz" gibisinden bir cevap verdi.
Seçimlerin ilginç bir diğer yanı da sonuçların geçici olarak açıklanacak olması. Çünkü Dresden'de Almanya'nın (neo-Nazi) Milliyetçi Partisi milletvekili adayı Kerstin Lorenz'in ölümü nedeniyle bu seçim bölgesinde seçimler 2 Ekim'de yapılacak. Bunun seçim sonuçlarını çok da değiştirmeyeceği düşünülüyor.
Alman siyasetinde partiler isimlerinden çok renkleriyle anılıyor: Sosyal Demokratlar kırmızı, Hıristiyan Birlik siyah, Yeşiller zaten yeşil, Liberaller sarı, Sosyalistler "kızıl" kırmızı.
Koalisyon tartışmalarında da yorumcular, "Peki Kırmızı-Yeşil-Sarı olursa? Siyah-Sarı-Yeşil'e ne dersiniz?" diyerek renklerin ifade gücüne zenginlik katıyorlar. Hal böyleyken büyük bir olasılıkla birileri sözünden dönecek ve bir koalisyon kurulacak, ama hangi renkte olacak? Dönenin rengi de bozulacak mı? (EÇ/TK)