"Döner cinayetleri" (Döner-Morde) terimi Almanya'da, Dileleştirel Hareket (Sprachkritische Aktion) tarafından yılın en 'nahoş' sözcüğü ilan edildi.
Polis ve medya tarafından kullanılan terim, 2000-2007 yılları arasında bir Neonazi terör grubu tarafından işlenen ve 4 Kasım 2011'de şüphelilerden ikisinin intiharına kadar açıklığa kavuşturulamayan on cinayete gönderme yapıyor. Öldürülenlerden sekizi Türk, biri Yunan olmak üzere dokuzu göçmen, onuncu kişi ise bir Alman polis memuru.
Darmstadt Teknik Üniversitesi'nden Prof. Dr. Nina Janich'in sözcülüğünde medyaya yapılan açıklamada, "sağcı terörün işlediği seri cinayetleri nesnellik açısından uygun olmayan, folklorik-stereotipsel şekilde etiketlemek halkın bir kısmını dışlamakta ve bu tanımlamayla, esas ayrımcılığa kökenleri nedeniyle bir yiyeceğe indirgenen kurbanlar uğramaktadır" dendi. Almanya'nın farklı kentlerinde işlenen cinayetlerin ortak ve bu terimin çıkış noktası ise öldürülenlerin çoğunun dönercilik yapması.
Yanan bir karavanda ölü bulunan iki kişinin kimliğinin tespit edilmesinin ve bu kişilerin Neonazi gruplarla bağlantılı bazı suçlara karıştıklarının belirlenmesinin ardından, üçüncü bir şüpheli sorguya alınmıştı. Şüphelilerin evinde yapılan aramada, "döner cinayetlerinde" kullanılan silahın bulunması, cinayet motiflerindeki ırkçı bağlantıyı şans eseri ortaya çıkardı.
Neden "döner cinayetleri" demeyelim?
2011 Kasım'ına kadar çözülemeyen cinayetlerde Federal Emniyet Teşkilatı bahis ve uyuşturucu mafyasını gündeme getirmiş ve para sıkıntısı içinde olan kurbanların örneğin futbol bahislerine para yatırarak borçlarını kapatmaya çalıştıkları ihtimali üzerinde durmuştu.
Seri cinayetlerin siyasi boyutunun yıllarca yanlış yorumlandığına veya bilerek görmezden gelindiğine dikkat çekilen açıklamada, "yapılan ima ve cinayetlerin nedenlerini bahis ve/veya uyuşturucu ticaretinin olduğu suç ortamlarında aramanın bu tanımlamayla desteklendiğine" vurgu yapılıyor.
1991 yılından beri "yılın en kötü sözcüğünü" (*Unwort des Jahres) seçen Dileleştirel Hareket'in amacı, topluma dil konusunda duyarlılık kazandırmak ve halkı dil konusunda daha bilinçli olmaya teşvik etmek. Böylece her yıl Ekim ayında ülke genelinde medya aracılığıyla her vatandaşa kendine en 'nahoş' gelen sözcüğü önermesi için düzenli olarak çağrıda bulunuluyor.
Nihai kararı ise dört dil uzmanından, bir gazeteciden (Stephen Hebel - Frankfurter Rundschau Gazetesi Siyaset Yazarı) ve kültür-medya sektöründen her sene farklı bir üyenin katılımıyla oluşan altı kişilik bir jüri veriyor. Almanya Başbakanı Angela Merkel'in ekonomik krize karşı tasarruf yapmaktan başka seçeneklerinin olmadığını vurgulamak üzere sıkça kullandığı "seçeneksiz" sözcüğü bu unvanın 2010 yılı sahibiydi. (GAW/ÇT)