Almanya Parlamento'sunu oluşturan altı partinin milletvekilleri 12 Haziran 2011 Genel Seçimleri'nin sonuçlarını değerlendirdi. Yorumlar genel olarak milletvekillerinin partilerinin yaklaşımını yansıtıyor. Sadece Hıristiyan Demokrat Birliği'nden milletvekilli Ruprecht Polenz, partisinin aksine Türkiye'ye daha olumlu yaklaşıyor ve Avrupa Birliği'ne girmesini istiyor.
Sol Parti milletvekili Harald Weinberg ise seçimleri izlemek için Türkiye'ye gelen Nürnberg Delegasyonu'nda yer aldı ve süreci yakından izledi.
Dietmar Nietan (Almanya Sosyal Demokrat Partisi milletvekilli): Başbakan Erdoğan, iktidarının üçüncü döneminde demokratik reformlar yapacağını ve Türkiye'yi Avrupa Birliği'ne yönlendireceğini göstermeli. Erdoğan'ı Anayasa değişikliğinde zorlu bir dönem bekliyor. Aldığı oy oranı Adalet ve Kalkınma Partisi'ni (AKP)i bu önemli süreçte yönlendirici pozisyonuna koydu. Anayasa değişikliği için diğer partilerden (CHP, MHP ve birleşip parti kurarlarsa Bağımsızlar birleşirseler, BDP) en az biriyle beraber çalışması gerekiyor.
Anayasa değişikliğinin yanı sıra Avrupa'nın ilgisi AKP'nin otoriter tavrının sürüp sürmeyeceği ve basın özgürlüğünün gelişimi ve etnik-dini azınlıklara yaklaşım üzerine olacak. (www.spdfraktion.de)
Claudia Roth (Birlik 90/Yeşiller Partisi'nin başkanı): AKP'nin üçüncü kez, üstelik oy oranını artırarak seçimleri kazanması büyük bir zafer. Ama bu zaferin içinde AKP'nin Anayasa'yı değiştirmesi için gereken oy oranını alamaması saklı bir yenilgidir. Erdoğan'ın yakın zamanda gösterdiği 'büyüklük tutkusu'ndan korkanlar için seçim sonuçları yatıştırıcı oldu.
Bu seçimlerin ortaya çıkardığı önemli sinyal şudur: Bağımsızların başarısı Kürt sorununu gündeme getirdi. (www.mdr.de)
Ruprecht Polenz (Hıristiyan Demokrat Birliği milletvekilli): Türkler akıllı bir seçim yaptı. AKP'nin gerçekleştirdiği büyük ekonomik başarıyı takdir ettiler. Ama aynı zamanda gereken dengeyi de sağladılar: AKP, Anayasa'yı tek başına değiştirmek için gerektiren oy oranını alamadı.
Polenz, AB'de Erdoğan'a karşı gelişen şüpheciliği ise şöyle yorumladı: "Eğer Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne sırtını dönmesinden korkan varsa, o zaman Türkiye'nin bu yola girmemesi için gereken her şey yapılmalıdır. Avrupa Birliği'nin de Türkiye'ye karşı sorumluluğu vardır. Avrupa politikacıları sürekli Türkiye hakkında şüpheci ifadeler kullanıyor; bu çok verimsiz bir tavır." (www.sueddeutsche.de - www.welt.de)
Joachim Hermann (Bayern Eyaleti İçişleri Bakanı, Hıristiyan Demokrat Birliği): Türkiye politik anlamda Avrupa'dan uzaklaşıyor, yakınlaşmıyor. Türkiye Avrupa Birliği'ne tam üye olamaz. (www.welt.de)
Alexander Graf Lambsdorff (Avrupa Birliği milletvekilli, Hür Demokrat Parti): Anayasa değişimi Türkiye için büyük bir şans. Türkiye'de siyasi partiler ve sivillerin diyaloğuyla siyasi sistem düzeltilebilir. İktidar partisi bunu tek başına yapmamalı.
Türkiye şu an ve bundan sonra da Avrupa Birliği için önemli bir komşudur. (www.lambsdorffdirekt.de)
Harald Weinberg (Sol Parti milletvekili): Bağımsız adaylar Türkiye'de demokrasi ve Kürt sorununu çözmek için bir platform yarattılar. Bu platformun oluşmasını engellemek isteyen ve bunu şiddet kullanarak yapmaya çalışan güçler de vardı. (DA/HK)