Üç ay önce Ludwigshafen'de bir evin yanması sonucu dokuz Türkiye kökenli insanın yaşamını yitirmesinden bu yana Almanya'da benzer yaklaşık 30 yangın olayı daha yaşandı.
Önceki akşam da Aşağı Saksonya eyaletindeki Hannoversch Münden kentinde iki ayrı binada aynı anda yangın çıktı.
Yangınların birinde ikisi çocuk, dört Türkiye kökenli ve iki Almanın dumandan zehirlenerek yaralandı.
Artan ırkçılık
Frankfurt Türk Halkevi üyesi Recep Bayer, ırkçı saldırı olma olasılığı yüksek görünen bu yangınlarla ilgili soruşturmaların çoğunlukla sonuçsuz kaldığını söyledi.
Ludwigshafen'deki yangının ardından Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın içinde olduğu bir heyetin Almanya'ya gittiğini hatırlatan Bayer, "Hem Alman hem de Türk yöneticiler bunun ırkçı bir saldırı olmadığını anlattı ve böylece olayın üzeri örtüldü" dedi.
"Bu tip saldırılar her zaman yaşanıyor fakat son bir iki yılda yaklaşık yüzde 30 artış var. Alman devletinin ırkçılığa yönelik duruşunu gevşettiğini ve bu tip saldırılara zemin hazırladığını düşünüyorum. Bu kadar tesadüf olamaz."
Ekonomi ve 11 Eylül
Irkçılığın artması ve görünür olmasını birkaç sebebe bağlıyor Bayer.
Birincisi devlet görevlilerinin müsamahakar tutumu.
"Örneğin Frankfurt'ta neo-Nazilere şimdiye kadar miting yapmaları için hiç verilmeyen bir alan bu yıl tahsis edildi. Aynı meydanda Naziler topladıkları kitapları yakmıştı ve bu yüzden bir duyarlılık vardı."
Bir diğer sebepse resmi rakamlara göre sayısı 4 milyon, gerçekteyse 6-7 milyon olduğu düşünülen işsizlik ve yaşanan artış. Avro'ya geçilmesinden sonra fiyatların artması ve ekonomik refahın gerilemesi de buna eklendi.
Bayer, neo-faşist örgütlenmelerin artması ve önünün açılmasının da ırkçılığı güçlendirdiğini düşünüyor.
Ona göre, artan saldırılar Türkiye kökenliler arasında daha önce görülmemiş bir korkuya yol açmış durumda.
11 Eylül sonrasında Alman toplumunda genel olarak yabancılara, özel olarak da Müslümanlara yönelik ayrımcı bakışın da yoğunlaştığını ekliyor.
Göçmen olmak, Müslüman olmak...
Peki ne yapmak gerek? Bayer'in çözüm önerisi sadece Türkiye kökenlilerin değil tüm göçmenlerin örgütlenmesi ve ortak sorunlarını güdeme getirmesi. Her türden ırkçılığa karşı çıkan ve "ilerici Almanları da kapsayan" bir ortaklık gerekli.
Bayer, Almanya'daki Türkiyelilerin Yeşiller ya da sol partilerle ortak hareket ettiğini fakat tutarlı davranmadığını düşünüyor.
Türkiye devletinin oradaki göçmenler arasında etkili olması, topluluk içinde İslamın ve gericiliğin yükselmesi ortak bir göçmen bilincinin oluşmasını engelliyor.
"İnsanlar kendi yaşadıklarına kızıyor ama Türkiye'de yaşanan ırkçılığa karşı çıkmıyor. Oysa bu evrensel bir sorun." (EÜ/GG)