Almanya’da 22 Eylül’de gerçekleşen genel seçimin ardından, Birlik Partileri (CDU, CSU) ile Sosyal Demokrat Parti (SPD) arasında yaklaşık yedi haftadır süregelen koalisyon müzakereleri nihayete erdi. İç politika konusunda yaşanan görüş ayrılıkları koalisyon ortakları arasında ‘tatlıya’ bağlanırken, çifte vatandaşlık konusunda uzlaşılan nokta her SPD seçmeninin yüzünü güldürmedi.
Almanya’da 2000 yılında yürürlüğe giren vatandaşlık yasası uyarınca Türkiye kökenli gençler, 18-23 yaş arasında köken vatandaşlığı ile Almanya vatandaşlığı arasında tercih yapmak zorundalardı. Sosyal Demokratların talebi doğrultusunda bu “opsiyon modeli” kaldırılacak. Ancak seçim öncesi ve koalisyon görüşmeleri sırasında “herkese çifte vatandaşlık” vurgusunda bulunan SPD, koalisyon ortakları CDU / CSU’yu herkesi kapsayan köklü bir değişikliğe ikna edemedi. Koalisyon protokolünde sadece Almanya’da doğan Türkiye kökenliler değişiklik kapsamında yer alırken, sonradan Almanya’ya yerleşenlere ise çifte vatandaşlık hakkı tanınmayacak. Yasanın geriye yönelik olup olmayacağı henüz netleşmiş değil.
Çifte vatandaşlığın genele yayılması konusunda mücadeleye devam edeceklerini belirten Almanya Türk Toplumu (TGD) Başkanı Kenan Kolat’ın uzlaşmaya tepkisi sert oldu: ”SPD sözünü tutmadı. Bu büyük hayal kırıklığı yarattı. Opsiyon modeli zaten anayasal olarak yanlıştı ve belki çözülecekti. Şu anki haliyle birinci ve ikinci kuşağa yapılan bir ayrımcılıktır bu”.
Avrupalı Türk Demokratlar Birliği (UETD) Başkanı Süleyman Çelik, çifte vatandaşlık konusunda toplumun bir kısmını kapsayan bir uygulamanın sözleşmede yer bulduğuna işaret ederken, “çifte vatandaşlık düzenlemesi bizi hayal kırıklığına uğrattı” dedi. Çelik “SPD çifte vatandaşlık konusunu sıralamada ilk beşe koymuştu. Biz UETD olarak hangi sonucu alacaklarını tahmin ediyorduk. Her şeye rağmen bu bir adımdır, olumlu bakmamız lazım” şeklinde konuştu.
İçişleri Bakanı Friedrich’ten “Ekşi Bira” Benzetmesi
Seçimler öncesi birçok parti göçmen kökenli seçmenden olumlu puan almaya çalıştı. Göç politikası açısından 2013 seçim programlarında Sosyal Demokrat Parti, Yeşiller, Sol Parti, Hür Demokrat Parti ve Korsanlar göçmenleri “Almanya’da yaşayan herkes için eşit hak” vaadiyle selamlarken, Hıristiyan Demokrat Birlik Partileri “ülkemiz gereksinimleri ve çıkarlarına” uygun bir göç siyaseti vurgusunda bulunmayı tercih etmişti. Almanya İçişleri Bakanı Hans-Peter Friedrich’in “Alman vatandaşlığını ekşi bira misali herhangi birine sunmamız gerektiğini sanmıyoruz” sözleri CDU/CSU’nun konuyla ilgili tavrını basitçe özetliyor. Yani her kim Almanya’da kalmak istiyorsa, Almanya vatandaşlığını entegrasyon/uyum yoluyla hak etmeli.
Uzlaşma öncesi pazarlıklar esnasında kurulan çalışma grubunda Hıristiyan Birlik Partileri adına yer alan İçişleri Bakanı Friedrich, Sosyal Demokrat Parti’nin çifte vatandaşlığa izin verilmesi yönündeki talebine olumsuz yanıt vermiş, çifte vatandaşlık imkanı tanınmasının göçmenlerin topluma uyumunu zedeleyeceği ve engelleyeceği yorumunda bulunmuştu. Bakan Friedrich’e göre “Bir kişi Almanya’da yaşıyor ve Almanya’da kalmak istiyorsa, kendini burayla özdeşleştirmeli.”
Friedrich’in 6 Kasım 2013 tarihinde Müncher Merkür’den Christian Deutschländer ve Mike Schier’e verdiği röportajda ulusal kimliği kolaycacık kaybediverme endişesi de yer alıyor: “Milyonlarca insana çifte vatandaşlık verirsek, Almanya’da kalıcı bir Türk azınlık olacaktır. Bu da Alman toplumu kimliğinin uzun vadeli değişimi anlamına gelir. Ben karşıyım.”
İçişleri Bakanı aynı zamanda çifte vatandaşlığın pratikte yaratacağı zorluklara da dikkat çekmiş ve çifte vatandaşlığın göçmenlerin geldikleri çok sayıda ülkeyle anlaşma hazırlama zorunluluğu doğurduğundan Almanya için idari bir meydan okuma olduğunu belirtmişti. (GAW/BK)
* Fotoğraf: Cüneyt Karadağ / AA