Fotoğraf: Birleşik Krallık'ta 4 Günlük Çalışma Haftası kampanyası/bigissue.com
Almanya'da bir özel girişim ilgilenen şirketlerle dört günlük çalışma haftasının deneneceği bir projeyi başlatıyor.
Berlin'de yerleşik proje danışmanlığı şirketi Intraprenör, Pazartesi günü yaptığı açıklamada 20 Eylül Perşembe günü başlatılacak bu büyük ölçekli deneme projesine katılacak şirket sayısının 50'ye varması için çaba gösterdiklerini söyledi.
Katılımcı şirketlerden, dört günlük çalışma haftasını, yüzde 100 performans, yüzde 80 zaman ve yüzde 100 ücret modeline göre en az altı ay boyunca denemeyi kabul etmeleri isteniyor.
Almanya'daki yabancı çalışanlara hitap eden The Local gazetesinin Intraprenör'den aktardığına göre, şirketler proje boyunca uzman desteklerinden yararlanabilecek, yeni yöntemler öğrenebilecek ve diğer katılımcı işyeri yönetimleriyle fikir alışverişinde bulunabilecekler.
Altı aylık projenin bilimsel değerlendirmesi Münster Üniversitesi tarafından gerçekleştirilecek.
Intraprenör, projeyi halen başka ülkelerde benzer bir biçimde gündeme getiren 4 Day Week Global (Küresel 4 Günlük Hafta) adlı sivil toplum kuruluşuyla birlikte sürdürüyor.
Bu kaynaktan gelen bilgiye göre, Birleşik Krallık'ta şirketler projeden sonra dört günlük çalışma haftası uygulamasıyla daha çok ilgilenmeye başladı.
Dört günlük çalışma
haftası tam olarak ne demek?
Pilot proje açıkça, çalışma saatlerinin düşürüldüğü ancak maaş ve hedeflenen performansın aynı kaldığı dört günlük bir çalışma haftası gerçekleştirmeyi gözetiyor. Diğer modellerde daha az çalışma süresi ve daha düşük ücret öngörülüyor.
Buna ek olarak, kimi küçük şirketler de dört günde gerçekleştirilen iş miktarının artırıldığı ancak bu günlerde artan çalışma saatlerinin beş günlük çalışma haftasının beşinci gününde izinle telafi edildiği bir başka konsepti deniyor.
Ancak ilk seçenek, yani aynı ücret karşılığında daha az çalışma zamanı Almanya'da en çok tartışılan seçenek olarak göze çarpıyor. Büyük Alman sendikası IG Metall de halen bu modelin demir-çelik sanayisinde gerçekleştirilmesini talep ediyor.
Bu çözümü destekleyenler, haftada yalnızca dört gün iş başı yapmak zorunda olan çalışanların işlerine daha çok yoğunlaşıp daha arzulu çalıştıklarını ve bu zaman içinde dahi hedeflerine başarıyla ulaştıklarını savunuyorlar.
Anket, dört günlük çalışma haftasının
işçilerden yüksek onay aldığını gösteriyor
Sendikalara yakın işbirliği içinde çalışan Hans Böckler Vakfı'nın kısa süre önce yaptığı bir araştırma, dört günlük çalışma haftasının, düşürülen çalışma saatleri için ödenen ücretin aynı kalması koşuluyla işçiler arasında tutulan bir fikir olduğunu gösterdi.
▶ Vakfın anketinde katılımcıların yüzde 73'ü dört günlük çalışma haftası ve buna bağlı olarak daha kısa çalışma zamanı talep ettiklerini söylediler.
▶ İşçilerin yaklaşık yüzde 8'i de ücretlerin düşürülmesini de kabul ederken, yüzde 17'si dört günlük çalışma haftasını tamamen reddettiler.
▶ Çalışma haftasının kısalmasını isteme gerekçesi olarak en çok (yüzde 96,5) "Çünkü kendime daha fazla zaman ayırmak istiyorum" düşüncesi ileri sürüldü. Bunu yüzde 89 ile "Çünkü aileme daha fazla vakit ayırmak istiyorum" gerekçesi izledi.
▶ Dört günlük çalışma haftasını reddeden katılımcılar en yaygın olarak (yüzde 86) işlerinden keyif aldıklarını belirtirlerken yüzde 82'lik bir kesim ise çalışma saatlerindeki kısalmanın çalışma biçimlerinde herhangi bir değişiklik yaratacağından kuşkuyla yaklaşıyor. Yaklaşık yüzde 77'si de o işi artık işi yapamayacaklarını varsayıyor.
İngiltere'deki deneme sonrasında
işverenlerden büyük onay
Büyük Britanya'daki dört günlük çalışma haftası deneme projesinin ardından katılımcı şirketlerin çoğunun düşünceleri olumluydu.
▶ 61 işverenden 56'sı haftanın dört günlük çalışma haftasına devam etmek istediklerini söylediler.
▶ Deneme süresi boyunca hastalık izni alınan gün sayısı yaklaşık üçte iki (yüzde 65) azalırken, şirketten ayrılan çalışan sayısı da yarıdan aza (yüzde 57) indi.
▶ Öte yandan katılımcı şirketlerin cirosu deneme döneminde ortalama yüzde 1,4 oranında arttı.
Sonuçlar katılımcılarla derinlemesine görüşmeler gerçekleştiren Boston ve Cambridge'den araştırmacılarca çözümlendi. Sonuçlar, araştırmaya gönüllü olarak katılan Birleşik Krallık'taki finans, bilişim, inşaat, konaklama ve sağlık sektörlerinden şirketlerin değerlendirmelerine dayanıyor.
(AEK)