* Fotoğraf: Pixabay
Almanya'da iklim aktivistleri, hükümetin iklim ve çevre politikalarını protesto ederken hükümet, 2035 yılına kadar yüzde 100 yenilenebilir enerji için bir yasa üzerinde anlaştı.
Ülkede Berlin’de bir araya gelen Scientist Rebellion aktivistleri, ellerini yapıştırıcıyla yere tutturarak ve boğazlarına zincir takarak gösteri düzenledi. Eylemciler Başbakanlık binasına giden Kronprinzen Köprüsü'nü de araç trafiğine kapattı.
Üzerinde "1,5 derece öldü. İklim devrimi şimdi" yazan pankart taşıyan ve beyaz önlük giyen göstericiler, bilim insanlarını iklimi korumada örnek olmaya çağırdı.
Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sonrası temiz enerji adımlarını hızlandıran Almanya ise iklim için bir adım daha attı ve temiz enerji geçişinin sadece güvenli bir iklim için değil, aynı zamanda kısa vadeli ulusal güvenlik için de uygun olduğunu kabul etti.
İlk G7 ülkesi olacak
Almanya bu kararıyla, elektrik üretiminde fosil yakıtların aşamalı olarak kullanımdan kaldırılmasını beş yıl öne çekmiş oldu. Güncellenen Yenilenebilir Enerji Kaynakları Yasası, 2030 yılına kadar Almanya'da tüketilen elektriğin yüzde 80'inin, 2035 itibariyle ise yüzde 100'ünün yenilenebilir kaynaklardan sağlanmasını öngördü.
Bu yeni hedefle Almanya, Uluslararası Enerji Ajansı'nın (UEA) OECD ülkelerinin 2035 yılına kadar elektrik üretimlerinde net sıfır emisyon elde etmelerini öneren 2050 yol haritasıyla uyumlu ilerliyor. Bu, Almanya'yı 2035 yılına kadar yüzde 100 temiz enerji uygulayan ilk G7 ülkesi yapıyor.
Kanada, Birleşik Krallık ve ABD’nin de benzer hedefleri mevcut. Yine de, yenilenebilir enerjinin elektrik üretimindeki payı neredeyse yüzde 100 olan Uruguay ve yüzde 90'dan fazla olan Kenya gibi yenilenebilir enerji şampiyonlarının gerisinde kalıyorlar.
Tasarıda neler var?
Taslak yasa tasarısı, “yenilenebilir enerjilerin kullanımının her şeyden önce kamu yararına olduğu ve kamu güvenliğine hizmet ettiği” ilkesini benimsiyor. Yenilenebilir enerjideki büyümenin hızlandırılması, ülkeyi Rus fosil yakıt kaynaklarına daha az bağımlı hale getirmede ve ulusal ve Avrupa güvenliğini artırmada kilit bir unsur olarak görülüyor.
Yeni 2030 hedefleri, Almanya'nın karadaki rüzgar enerjisi kapasitesinin iki katına çıkararak 110 GW'a ulaşmasını ve güneş enerjisinin üç katına çıkarılarak 200 GW'a ulaşmasını ve açık deniz rüzgar enerjisinin 30 GW'a artırılmasını içeriyor.
Yasa tasarısının, önümüzdeki haftalarda parlamento tarafından resmen kabul edilmesi bekleniyor.
Almanya’da fosil yakıtların payı
Ember'in en son Küresel Elektrik Görünümü Raporu’na göre, 2021'de Almanya'da üretilen elektriğin hala yüzde 47'sini fosil enerji kaynakları oluştururken, rüzgar ve güneş enerjisinden oluşan yenilenebilir enerji payı yüzde 29'un biraz altında kaldı.
Bu ayın başlarında, Almanya Maliye Bakanı Christian Lindner, dekarbonizasyon yatırımları için yaklaşık 200 milyar Euro ve önümüzdeki dört yıl için fosil yakıtlarda ithal kaynaklardan daha fazla bağımsızlık için Almanya'ya daha fazla enerji bağımsızlığı sağlayabilecek yenilenebilir enerji kaynaklarını “özgürlük enerjileri” olarak nitelendirmişti.
Tasarı için kim, ne dedi?
Küresel Rüzgar Enerjisi Konseyi (Global Wind Energy Council, GWEC) CEO’su Ben Backwell:
"GWEC, mevcut küresel enerji krizine yanıt olarak rüzgar enerjisine artan yönelimi memnuniyetle karşılıyor. 2022'de G7 başkanı olarak Almanya, diğer ülkelere rüzgar ve yenilenebilir enerjinin daha güvenli ve esnek bir enerji sistemine giden patikalar olduğunu ve kurulumlarını acilen hızlandırmak için bir dizi reforma ihtiyaç duyulacağını gösteriyor.
“2045 yılına kadar karada ve denizde rüzgar enerjisine yatırım yapmak için güçlü teşvikleri sürdürmek ve projelerin hızlı bir şekilde uygulanmasını sağlamak için izin prosedürlerini basitleştirmeye yönelik bir finansman planı oluşturma hareketini memnuniyetle karşılıyoruz. Rüzgar enerjisinin, enerji tüketicilerini koruma ve sürdürülebilir büyümeyi destekleme aracı olarak kamu yararındaki artan bu önemli rolü, bu yasa ile ivme kazanıyor ve diğer G7 ve G20 ülkelerinin de aynı şeyi yapmasını umuyoruz."
Ember Avrupa Lideri Charles Moore:
"Bu, iklim değişikliği ve uluslararası enerji politikalarıyla mücadeleye yönelik küresel çabalar adına önemli bir an. Almanya, gelişmiş bir ekonominin tüm fosil yakıtları elektrik sisteminden hızla kesebileceğini gösteriyor. Daha fazla ülkenin, 2035 yılına kadar yüzde 100 temiz enerjiyi hedefleyen Almanya, İngiltere, ABD, Kanada ve diğer iklim öncülerine katılması sadece bir zaman meselesi, bu artık güvenilir bir Net Sıfır planının ayırt edici özelliğidir.
İklim hedefleri yüksek bu koalisyon, önümüzdeki on yılda dünya çapında net sıfır hedeflerine itibar sağlarken, emisyon azaltımlarını ve temiz teknoloji inovasyonunu da teşvik edecek.”
Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı (International Renewable Energy Agency, IRENA) Bilgi, Politika ve Finans Merkezi Direktörü Dr. Rabia Ferroukhi:
“Almanya, enerji sektörlerinin karbondan arındırılması için iddialı teknolojik hedefler belirleyen birkaç önde gelen ekonomi arasında yer alıyor. Bununla birlikte, enerji geçişine tamamen teknoloji merkezli bir perspektiften yaklaşılmamalıdır. İş gücünü yetiştirmek ve eğitmek için gerekli önlemler ve politikalar artık takip edilmelidir.
“Yenilenebilir enerji sektörü, 2030 yılına kadar 38 milyon kişiyi istihdam etme kapasitesine sahip. Beceriler ile arzı eşleştirmek için enerji, emek ve eğitim arasında entegre bir yaklaşıma sahip olduğumuzdan emin olmak önemlidir.”
Kuzey Akım 2 onay süreci durmuştu
Kuzey Akım 2'nin (Nord Stream 2) inşaatı Eylül 2021'de tamamlandı, ancak Rusya menşeili Gazprom tarafından kurulan işletme biriminin Almanya yasalarına göre kayıtlı olmaması nedeniyle boru hattının açılması için sertifikasyon prosedürü ilk olarak Kasım ayında askıya alındı.
Rusya-Ukrayna savaşının ilk günlerinde ise Almanya hükümeti 7,4 milyar Euro'luk boru hattının onay sürecini durdurdu.
Enerji modelleme kuruluşu Artelys tarafından 2020’de yapılan bir araştırmaya göre, boru hattı projesi açılışından bu yana tartışmalı, çünkü gelecekteki Avrupa enerji arz güvenliği için gerekli değil. Çalışma, Rusya'dan gelen uzun süreli arz kesintisi karşısında bile, Avrupa'nın gaz arzını korumak için herhangi bir yeni gaz altyapısına ihtiyaç duymadığını ortaya koyuyor.
Avrupa'nın gaz iletim şebekesi operatörleri ENSTO-G tarafından yapılan son modelleme de Avrupa enerji arz güvenliği için Nord Stream 2'nin gerekli olmadığını doğruluyor.
Rusya şu anda Almanya'ya 2012'de tamamlanan Kuzey Akım hattı üzerinden gaz sevk ediyor.
Avrupa’nın enerji krizi
Başta doğalgaz olmak üzere, petrol, kömür ve genel olarak enerji fiyatları 2021’den beri neredeyse tüm dünyada rekor seviyelere çıkmış durumda.
Avrupa’daki enerji krizi ise, hem arz hem talep hem de piyasa tarafında, çok fazla unsurun bir araya gelmesiyle ortaya çıktı.
Pandeminin etkisini azaltmasıyla ekonomik büyümenin hızlanması ve sanayi üretiminin artması da doğalgaza talebi yükselten nedenler arasında yer aldı. Geçen kışın soğuk geçmesi ve evden çalışmanın artmasıyla hanelerin kullandığı doğalgaz miktarının artması da talebi yükseltti.
Diğer taraftan Avrupa'nın doğalgaz ihtiyacının yüzde 50’sini karşılayan Rusya ise bu dönemde artan talebe ilave arz ile yanıt vermedi. Rusya doğalgazı Avrupa'ya Kuzey Akımı, Yamal-Europe ve Kardeşlik gibi birkaç ana boru hattıyla yolluyordu. Bu doğalgaz bölgesel depolarda toplanıyor, sonra buradan kıtanın dört bir yanındaki farklı ülkelere dağılıyordu. Rusya’nın hamlesinin gerekçesi olarak Avrupa'nın karşı çıktığı Kuzey Akım 2 boru hattı projesini Rusya'nın bu vesileyle kabul ettirme gayreti gösterildi.
Bütün bunlara bir de finansal piyasalardaki spekülatif işlemler eklenince Avrupa bir enerji krizine girdi. Avrupa'da yükselen fiyatlar ise dünyanın kalanına da sıçradı.
Kömür fiyatları etkilendi
Rusya, Endonezya ve Avustralya'nın ardından dünyanın en büyük üçüncü kömür ihraç eden ülkesi konumunda bulunuyor. Ukrayna’ya yönelik işgali karşısında bu ülkeye uygulanan yaptırımlar ise halihazırda bir enerji krizi içinde olan Avrupa’yı zorluyor.
Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’ın Rusya'ya karşı uygulanacak 5'inci yaptırım paketi kapsamında, ülkeden yılda 4 milyar dolar değerinde kömür ithalatına yasak getireceklerini duyurmasının ardından kömür fiyatlarının yükselişe geçmesi bunun en yakın örneği oldu.
Açıklamanın ardından API2 Rotterdam Kömürü Vadeli İşlemler Piyasası'nda nisan kontratlarında kömürün ton başı fiyatı yüzde 4,5 artarak 303 dolara çıktı. Mayıs vadeli kontratlarda kömürün fon fiyatı 330, haziran vadeli kontratlarda ise 323 dolara yükseldi.
Temiz enerji çağrıları yükseliyor
Rystad Energy analistlerine göre, fosil yakıtlarla ilgili artan jeopolitik risk ve yenilenebilir enerjinin görece fiyat paritesi göz önüne alındığında, mevcut koşullar doğalgazı geçiş yakıtı olarak kullanma argümanını zayıflatıyor.
Uluslararası Enerji Ajansı gibi önde gelen kurumlar ise AB'yi fosil yakıtlara olan bağımlılığı azaltmak için yenilenebilir enerjinin hızla yaygınlaştırılması ve enerji verimliliği önlemleri ile doğalgaz arzının kısa vadeli çeşitlendirilmesi dahil olmak üzere benzer önlemler almaya çağırıyor.
Avrupa Birliği (AB) Komisyonu da bu çağrılara yanıt olarak yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği önlemlerini hızla artırırken, Rusya'dan doğalgaz ithalatını bu yıl üçte iki oranında azaltmayı planlıyor.
Fosil yakıtlar ve iklim kriziFosil yakıtlar sadece dışa bağımlılık ve enerji krizi bağlamında değil dünyanın iklim krizinin etkilerinden kurtulması için de çok önemli bir anlama sahip. Paris Anlaşması hedeflerini karşılamak ve küresel ısıtmayı 1,5°C ile sınırlandırabilmek için, ülkelerin kolektif bir şekilde on yıl içinde fosil yakıt üretimini (kömür- yüzde 11, petrol- yüzde 4, doğalgaz-yüzde 3) küresel ölçekte yıllık yüzde 6 azaltması gerekiyor. Ancak, 57 ülke ve AB'nin iklim değişikliği konusundaki performanslarını değerlendiren İklim Değişikliği Performans Endeksi 2021'e göre, ülkelerin hiçbiri, Paris Anlaşması hedefleriyle uyumlu bir yol izlemiyor. Yine BM Çevre Programı ile IISD, Denizaşırı Kalkınma Enstitüsü, İklim Analitiği ve CICERO gibi diğer büyük araştırmacılar tarafından hazırlanan “Üretim Açığı Raporu”nun 2020 verilerine göre de dünyadaki toplam fosil yakıt üretimi küresel ısınmayı 1,5°C sınırının altında tutmak için gereken seviyeye yakın değil. Suudi Arabistan, Rusya ve ABD gibi önde gelen ihracatçıların üretimi daha da hızlı bir şekilde azaltması gerek. Ancak bunun yerine ülkeler, fosil yakıt üretiminde yıllık yüzde 2'lik bir artışa doğru ilerliyor. Öte yandan, Leeds Üniversitesi'nde gerçekleştirilen bir çalışmaya göre, emisyon azaltımının hızla ve keskin şekilde gerçekleştirildiği senaryo, fosil yakıtlara bağımlı olan ve "ortalama" olarak değerlendirilebilecek gelecek senaryosuyla kıyaslandığında, yaşanan ısınma seviyesinden daha fazlasını yaşama riskini 13 kat azaltıyor. Fosil yakıtların yoğun şekilde sürdüğü gelecek senaryosu ise, önümüzdeki 20 yıl içerisinde sıcaklıkların 1 ila 1,5°C artabileceğini gösteriyor. Bu durum, Paris Anlaşması’nda belirlenen sıcaklık artışı sınırlandırmasının 2050 yılından çok önce aşılması anlamına geliyor. |
(TP)