“İslam’da örtünmek şart değildir, hadislerle yola çıkmak yanlıştır, anlamadığınız bir dille dua etmenin faydası yoktur, kadının regl iken namaz kılması ve oruç tutması günah değildir, kadın erkek yan yana ibadet edebilir, kadınlar cuma, bayram ve cenaze namazlarını kılabilirler.”
Bu sözler, Müslümanlığı feminist bakış açısı ile ele alan ilk isim Konca Kuriş’e ait.
Kendisini “imanlı feminist” olarak tanıtan ve 1987 yılında Nakşibendi tarikatıyla tanıştıktan sonra "Sadece Kur'an" diyerek yoluna devam eden Kuriş, İslami feminizmi sesli dile getiren ilk isimdi.
Kuriş, 16 Temmuz 1998'de Mersin’deki evinin önünden gece yarısı eşi Orhan Kuriş etkisiz hale getirildikten sonra kaçırıldı. 555 gün sonra 23 Ocak 2000'de Konya'nın Meram ilçesinde Hizbullah'a ait ölüm evinin bodrumunda ölü bulundu.
Onun bıraktığı izi takip eden başkaca kadınlar bugün Müslüman Feminist kimlikleriyle var oluyor.
Gazeteci Nebiye Arı, kamerasını ve ses kayıt cihazını bu kadınlara çevirdi, kadınları dinledi, duydu. “Hem Müslüman Hem Feminist” belgeseli ile de bizlerin de duymasını sağladı.
Belgeselin fragmanından duyduğumuz, “Erkekler mi daha fazla kadına yükümlülük yüklüyor yoksa Allah mı?” “Bütün değişmeye rağmen erkeklerin söylemlerinin değişmediğini görüyoruz” “Allah verdi hocalar gasp etti. Biz gasp edilen haklarımızın peşindeyiz” cümleleri, oldukça merak uyandırıyor.
Project Zoom desteğiyle hayata geçirilen proje kapsamındaki belgeselin kadrosunda Necla Abide Ölçer, Mualla Gülnaz Kavuncu, Berrin Sönmez, Feyza Akınerdem, Selma Şirin, Rumeysa Çamdereli, Zeynep Uçar, Derya Çok, Ayşe Yıldırım, Bahar Kılınç, Sıla Türköne ve Rumeysa Nur Kara bulunuyor.
Belgeselin, ilk gösterimi 12 Aralık Cumartesi günü (bugün) 21.00'da online olarak gerçekleşecek.
Nebiye Arı ile belgeseli konuştuk.
Belgeselin adından başlayalım…Neden “Hem Müslüman Hem Feminist”?
“Hem Müslüman hem feminist olur mu?” bu sıkça dillendirilen bir soru. Sanki ikisi bir arada olmaz gib bir algı var. Ben de belgeselin ismini biraz da ironik olarak böyle bir şey koymak istedim.
Şunu sağladım aslında ironi yaparak, bu sorunun anlamsız olduğunu anlatmak istedim. Böyle şeylerle biraz da alay edince ya da sen kendin söyleyince o zaman değersiz bir şeye dönüşüyor. Onun için o ifadeyi kullanmak istedim. Yani orada olumsuz olarak kullanılan ifadeyi olumlu bir şeye çevirmeye çalıştım.
Ayrıca, başlarken, "Türkiye'de İslami Feminizm" demiştim bitince değişir mi değişmez mi emin değildim. Burada içerik olarak söz ediyorum. Bazı şeylerde sonuna gelene kadar tam olarak nasıl adlandıracağınıza dair bir fikriniz olmuyor.
En sonuna geldiğimde seçtiğim isim “Hem Müslüman Hem Feminist” oldu.
"Ben de o yoldan geçtim"
Peki nereden aklına geldi bu belgeseli çekmek?
Açıkçası bir yıldır belgeseli çekmek için uğraşıyorum. Başka başka yerlere başvurdum işte fon alabilmek için. Benim de geçmişimde kendime "Müslüman Feminist" dediğim bir dönem vardı. Şu an kendimi öyle kimlikle tanımlar mıyım bilmiyorum. Ama ben de o yoldan geçtim demek istiyorum.
Belgeselde konuştuğum birçok arkadaşı tanıyorum, uzaktan yakından. Beraber mücadele ettiğimiz insanlar...Türkiye'deki islami feminizm meselesine değinmek istedim. Bu hikâyeyi, bir şekilde dışarıdan değil de daha yakın bir gözle görmüş gözlemlemiş bir insanın anlatması gerektiğini düşündüm. Çünkü bu kadınların yaptığı değerli bir mücadele var. Ben de kendi alanları içerisinden anlattım.
Dinin ataerkil yorumuyla savaşan ve kendi mahallelerinde bu savaşı daha çok veren bir grup kadın var ve aslında sayıları giderek artıyor. Son yıllarda da herkes daha çok ilgili bu mesele ile. Bunun bir haber olduğunu düşündüm ve daha derinlikli işlenmesi gerektiğini düşündüm. Belgesel böyle ortaya çıktı.
"Belgeseli Konca Kuriş'e adadım"
Peki kaç kişiyle konuştunuz?
Toplamda 12 kadınla konuştum. Konca Kuriş’in teyzesi Abide Necla Ölçer var aralarında sadece kendisini Müslüman feminist olarak tanımlamayan. Müslüman aktivist olarak tanımlıyor.
Kadınlardan biri kendisine müslüman feminist demiyor ancak dışarıdan bu tanımlamanın yapılmasından rahatsız değil. Geriye kalan kadınların tamamı kendisini müslüman feminist olarak tanımlıyor.
Konca Kuriş, Müslüman feminist olduğunu söyleyen ilk kadın. Başka birini bilmediğimiz için ben onunla başlatmak istedim. Açıkçası onun hikâyesiyle ona duyduğum saygıdan dolayı ona adadım belgeseli.
"Müslüman feminist olmak zor"
Onla ilgili yapılmış bir belgesel var mı?
Türkiye’den yok. Yurtdışından gelenlerin yaptığı bir belgesel var, Konca Kuriş'le ilgili. Hatta bir kısım görüntüleri onlardan aldım ama onun dışında çok da bir şey yok.
Onunla başlatmak istedim. Ondan günümüze kadar nasıl bir yolculuk izlendiğini anlatmaya çalıştım belgeselde.
Berrin Sönmez ve Nebiye Arı söyleşiyor
Ne kadar zaman çalıştınız?
Yaklaşık bir sene düşündüm, 4,5 ay çekim yaptık. 10 - 12 kadının hepsi ile derinlemesine görüşmeler yapmadık. Dört farklı şehirde çekimler yaptık.
"Kuriş'ın öldürülmesi sessizleşmeye neden oldu"
Müslüman feminist olmak zor değil mi?
Müslüman feminist olmak zor iş... Türkiye'de olduğu için zor. Dünya genelinde var zaten. Türkiye’de çıkmış bir şey değil. Doksanlardan beri. İran'da, Malezya'da Amerika’da da farklı farklı bölgelerde kadınlar kendilerini Müslüman Feminist olarak tanımlıyor. Türkiye'de çok daha geç gelişen bir süreç.
Zaten belgeseldeki konuşmacılar da söylüyor. Bunun da bazı sebebileri var. Mesela Konca Kuriş… Mesela Berrin Sönmez belgeseldeki görüşmelerden biriydi. Berrin Sönmez, Konca Kuris'in öldürülmesinin Müslüman kadınların hatırasında ne kadar dehşet verici bir şey olduğunu ve onun yani o yaşanılanların bir trajediye sebep olduğunu ve onların Müslüman kadınların sessizleşmesine de sebep olduğunu söylüyor. Yine belgeselde Mualla Kavuncu da benzer şeyler söyledi.
"İlk kuşak, kadınların yolunu açtı"
Müslüman Feministlere dair nasıl bir tablo ile karşılaştınız?
Ben iki kuşağı ayırıyorum. 1990 - 2010 arası. Kendilerini çeşitli dergi çevrelerinde ifade ediyorlar. 2010’da Müslüman Feminist kadınların sayısı artmaya başlıyor. Onun için bu kuşaklar arasındaki farklılıklar da vardı. İlk dönemdeki kadınlar kendilerine çok rahat bir şekilde “Müslüman Feminist” demezken şimdiler bu tanımlamayı yapıyor.
İlk kuşak kadınlar, şimdiki kuşak kadınlar için bir yol açtı. Kadınlar belgeselde, toplum içerisinden nasıl algılandıkları bulunan asıl mücadele ettiklerinden bahsettiler.
Erkeklerin genelde dini yorumlaması üzerinden çok fazla şey anlattılar. Kadın tecrübelerinin kadın yorumlarının ne kadar önemli olduğunu anlattılar. Hayatlarının ne kadar kontrol edilmeye çalışıldığını anlattılar. Ve bununla nasıl mücadele ettiklerini daha çok anlattılar.
Pandemi belgesel çalışmalarınızı nasıl etkiledi?
Bizim çekimlerimiz çok etkilendi. Çok fazla yan yana zaman geçiremedik. Mesafeli buluşmalar oldu. Onun için bir kısım istediğimiz şey tam olarak gerçekleşmedi. Ama bir saat boyunca bu kadınları dinleyeceğiz, göreceğiz neler yaşadıklarını anlayacağız diye düşünüyorum. Umarım öyle olur.
Fragman yayınlandı, nasıl tepkiler aldınız?
Belgeselden minik parçalar yayınladığımızda garip tepkiler aldığımız oldu. “Müslüman Feminist olmaz” diyenler, büyük ihtimalle "Müslüman Feministlerin" sayısından çok çok daha fazla.
Yani "Müslüman Feminist" yazınca sosyal medyaya "olmaz" diyenlerin sayısı fazla. Aşırı bir karşı çıkış var. Savunanlardan daha çok karşı çıkanlar var. Öyle de bir gerçek var yani. Ama şöyle bir gerçek daha var. Gösterime katılmak için 500 kişilik bir alan var, sınır 500 kişi ve onun 400’ü aşkını doldu. 400’ü aşkın kişi gösterimi izlemek üzere başvurdu.O formlarda, yüzde 20 yani 120 kişi falan kendine "Müslüman Feministim "diye işaretlemiş mesela. Benim için de bu küçük küçük de olsa bir anket ve değerli de...Ben gidip bir yerlerde bunun araştırmasını, anketini yapmadım ama bu form bile durumu gösteriyor.
Sözünü ettiğiniz forma nasıl ulaşırız?
Youtube linkinin altında form var. Sosyal medya kanallarından da ulaşılabiliyor. Online gösterimde kimsenin nasıl tepki verdiğini anlayamayacağım bir şey oluyor ama gösteriminden sonra söyleşi de olacak ve söyleşide belgeselde konuşmacı olarak katılan arkadaşların da müsait olanları gelecek. Orada daha fazla soru cevap kısmına da olabilir. Yani orada yorumda yapabilir herkes bekleriz
Konca Kuriş... İranlı Müslüman feminist ve antropolog Ziba Mir-Hüseyni şöyle diyor: Ataerki ile İslam’ın kutsal metinleri ve ideallerini birbirinden ayırma ve İslam’ın eşitlikçi ve ahlaklı görüşlerini ifade etmesine müsaade etme istenci, her kesimden müslüman kadına, münasip tercihler yapacak gücü sağlayabilir. İşte İslami feminizm budur. |
(EMK)