Geçen hafta Çevre ve Orman Bakanlığı yetkilileri ve konuyla ilgili bazı kurum temsilcileriyle bir toplantı yapan Aliağa Belediye Başkanı Tansu Kaya, cürufların ciddi sorunlar yaratmaya başladığını belirtti; bölgede 7-8 milyon ton tehlikeli atığın fabrika sahalarında depolandığını söyledi.
Geçen ay bölgeye bir inceleme gezisi düzenleyen İzmir İl Genel Meclisi Çevre, Sağlık ve Tarım-Orman Komisyonları üyeleri, durumu raporlarla tespit etmiş ve yaptırım uygulanması için İl Genel Meclisi toplantısında karar aldırarak ilgili birimlere talimatlar verildiği açıklanmıştı.
Tüm bunlara rağmen Aliağa'daki demir çelik fabrikaları; bacalarından çıkardıkları dumanlarla havayı, ürettikleri cüruflarla da tarım arazilerini kirletmeye devam ediyorlar.
Aliağa'da, demir-çelik fabrikalarından kaynaklanan cüruf, tufal ve baca tozu fabrikaların sahalarında büyük dağlar oluşturarak depolanıyor.
Oysa, 14 Mart 2005 tarihli, 25755 sayılı Tehlikeli Atıkların Kontrolü Yönetmeliği'ne göre, belediyelerin ve tesislerin "atık yönetim sistemi" projelerini hazırlaması, Kasım 2005'e kadar projelerini valiliğe onaylatması gerekiyordu.
Yönetmelik, gerekli önlemleri aldırmadığı için yerel yöneticilere ve işletme sahiplerine 3-6 yıl arasında hapis cezası öngörüyor.
Kaya: Asıl sorun baca tozları
Aliağa Belediye Başkanı Kaya, gerekli organizasyonu üstleneceklerini belirterek, "Elimizde tonlarca cüruf mevcut. Cürufun, teknik şartnamelere uygun olması şartıyla karayollarında dolgu malzemesi olarak kullanılabileceği söylendi. asıl sorun olan baca tozu" dedi.
Demir çelik fabrika sahalarında ve çevrelerindeki yığılı cürufları bertaraf yönetmeliğine göre fabrika sahalarında 6 ay kadar depolayabildiklerini belirten Kaya "Bizim buradaki maksadımız hem Aliağa'nın temizliğini düşünmek, hem de fabrikaların fizibilitesini değerlendirip verimliliğine bakıp çok da fazla maliyet tutmayacak bir orta yol bulabilmek" diye konuştu.
"Bakanlık kullanılmayan maden ve taş ocaklarının uygun yönetmelik şartlarının yerine getirilerek depolama alanı olarak kullanılabileceğini ön görüyor. Biz de bu doğrultuda birtakım çalışmalar yaptık. Yapılan tüm çalışmaları tek bir çatı altında toplarsak sonuca daha kısa sürede ulaşabiliriz."
Tatar: Moloz döker gibi atık dökmek yasadışı
İl Çevre ve Orman Müdürü Osman Tatar da "Artık Aliağa'da atıkların yönetimine ilişkin çok ciddi bir çalışma yapılması gerekiyor. Bir 'atık yönetimi' kurulursa, fabrikalar bu sorumluluktan da kurtulacak. Bu yönetim planı çerçevesinde bir an önce harekete geçilmesi lazım" dedi.
Tatar, "Şu anda Bakanlığımız tarafından İzmir'in çevre düzenlemesi planları hazırlanıyor. Belediyelerde atık üreticileri ile bertarafçıları bir araya getirip tesisleri kurmak gerekiyor" diye konuştu.
Kanunun 'Bertaraf tesislerini ya kuracaksın, ya da kurduracaksın' dediğini belirten Tatar "Atıkların bertarafına ilişkin plan ve projelerin valiliğin onayıyla beraber bakanlığa sunulması belediyelerin görevi" dedi.
"Atık üreticisi de atık üretimini en az düzeye getirecek şekilde önlemlerini alacak. Ayrıca atık üreticisi ürettiği atıkları kayıt altında tutmak zorunda. Ama bunu uluslararası standartlarda kabul görmüş şekilde yapacak. Yani orada bir çukur açıp da inşaat molozunu döker gibi bunları dökmek kanunlara uygun değil.
"Yine ilgili yönetmelik gereği atığı kim üretiyorsa bunların bertarafından doğan masrafları da yine o karşılamak zorunda. Atık taşımacılığında uluslararası mevcut atık taşıma standartlarını yerine getirmek durumunda."
"Aliağa kirli görüntüyle özdeşleşti"
Tatar "Aliağa bu kirli görüntüyle özdeşleşmiş durumda. Aliağa'da paraların bu işin projesine kaydırılarak uygulamanın başlatılması gerekiyor. Biyolojik etütler, atıkların yığıldığı alandaki sızdırmazlık etütleri, dijital sistemle gaz hareketlerinin devamlı izlenmesi ve bu alanların peyzajı işlemlerle ağaçlandırılarak estetik alanlar haline dönüştürülmesi yine proje ile olacak" diye konuştu.
İzmir Valisi Oğuz Kağan Köksal'la bu durumu görüştüğünü belirten Tatar "Belediyemiz bu konuda organizasyonu kendi yapabilir ya da organizasyon yaptırabilir. Hazırlanacak olan proje ileride bir Avrupa Birliği projesine de dönüşebilir yapıda olmalı ki, kentimiz aynı zamanda da bir uluslararası dilimden nasip alabilsin. Ciddi bir proje hazırlandığında yurt dışından da yardım alınabilir" dedi.
Fabrikalar çözüm istiyor
Diğer fabrikalarla ortak karar alma yönünde toplantı yaptıklarını belirten İzmir Demir Çelik Fabrikası yetkilisi İzzet Ulu "Atık konusunu çözmek için pozitif bir inisiyatif olduğunu düşünüyoruz" dedi ve şöyle devam etti:
"1991 yılında cürufların tehlikeli atık olmadığına ve bunların sanayide kullanılabileceğine ilişkin girişimlerde bulunmaya çalıştık. Karayollarından da bunların kullanılabileceğine dair olumlu bir rapor aldık. Ancak daha sonra 'atık maddelerinin ekonomiye geri dönüşümü esastır. Bunların yapı malzemesi yönetmeliğine uygunluğunun belirlenmesi gerekiyor. İzin çıkana kadar cüruf malzemelerini dışarı çıkarmayın' diye bir yazı geldi.
"Bu arada tehlikeli atık sınıfında olmayan tüm maddeler aynı yazı içinde tehlikeli atık olarak tanıtıldı.
"Başka bir gelişme de ilk defa Erbosan firması baca tozlarını bizlerden toplamaya başladı. O tarihten itibaren en azından kendi firmamız adına biz baca tozlarını ayrı olarak istif ediyoruz. Dolayısıyla burada baca tozlu cürufu ayırmak temel bir zorunluluk haline geldi.
"Tufal ihraç edilebilir bir malzeme; yüzde 72 demir içeriyor. Biz bunu da çıkaramıyoruz." (ŞA/TK)