Tiyatro sanatçısı, barış savunucusu Ali Taygun için bugün Şehir Tiyatroları Fatih Reşat Nuri Sahnesi'nde bir tören düzenlendi.
Sanatçının eşi, opera rejisörü Yekta Kara, Taygun'un gücünü, insanlara duyduğu sevgiden ve emeğe duyduğu saygıdan aldığını, içindeki çocuğu koruyabilmiş ender kişilerden olduğunu söyledi.
Sanatçının eski eşi Meral Taygun, salona sığmayan kalabalığa seslenerek "Buradaki dayanışmayı hayattayken yaratabilmek gerek" dedi.
Bir süredir akciğer kanseri tedavisi görmekte olan Taygun, 16 Aralık'ta geçirdiği kalp krizi sonucunda hayatını kaybetmişti. Taygun bugün toprağa veriliyor.
"En çalışkanımızdı"
Oyuncu Cüneyt Türel, Taygun'un seçtiği sanat dalında kimsenin cesaret edemediğini yapan bir "barış militanı" olduğunu, ülkesinin ona verdiği armağanınsa "yıllarca tutuklu kaldıktan sonra beraat etmesi" olduğunu dile getirdi; Taygun'un çevirdikleri, oynadığı oyunlar, eğittiği öğrencilerle mesleğinin hakkını verdiğini söyledi.
Türel'in ardından söz alan gazeteci Zeynep Oral, Taygun için şöyle konuştu: "Sol yumruğun ne kadar havada olduğuna göre farklı fraksiyonlara dahil olunduğu bir dönemde Ali en çalışkanımızdı. Yıllar içinde ideallerimizi yitirdik belki ama o, insan emeğine saygısını hiç kaybetmedi."
Barış Derneği üyelerinden Mustafa Gazalcı Taygun'un hem halk insanı hem aydın kişiliğini, beraber geçirdikleri tutukluluk sürelerini anlattı: "Hem öğretmenim hem arkadaşım oldu. Yalnız bana değil, içerideki birçok kişiye bir şeyler kazandırdı. Tutuklulara okuma yazma öğretti, İngilizce dersleri verdi. Onu daha önce kaybettiğimiz barışçı dostları özler gibi özleyeceğiz."
Sanatçının yazar dostu Ahmet Ümit ise Nazım Hikmet'in dizelerini armağan etti Taygun'a:
O mükemmel bir kafa
mükemmel bir yürek,
yumruklarıyla erkek
gözleriyle çocuktu.
Hudutsuz ve Allahsız bir baştı o.
Yoldaştı o.
Barış Derneği üyelerinden gazeteci Ali Sirmen "Ali'yle hapiste üç sene beraber yaşadık ve o, böyle zamanlarda acıyı hafifletir nitelikte bir dosttu. Sahip olduğu bilgisiyle o, hayatımdaki en değerli kütüphanelerden biriydi" diye konuştu.
Ali Taygun kimdir?
1943'te doğan, Robert Kolej'i bitirdikten sonra aynı okulun yüksek bölümünü (İngiliz Dili ve Edebiyatı) tamamlayan Ali Taygun, 1969'ta ABD'deki Yale Üniversitesi'nden tiyatro yönetmenliği dalında "Master of Fine Arts" derecesiyle mezun oldu.
Bir süre Kent Oyuncuları'nda çalışan Taygun, 1974'te Şehir Tiyatrolarına girdi. Ankara Birlik Sahnesi, Ankara Çağdaş Sahne, Ankara Devlet Tiyatrosu ve Ankara Devlet Operasında oyunlar sahneledi.
12 Eylül 1980 darbesiyle tiyatrodan uzaklaştırıldı. 1977'de evrensel barışı savunmak amacıyla yazarların, siyaset ve bilim insanlarının katılımıyla kurulan ve 1980'de kapatılan Barış Derneği üyelerinden olan Taygun, Barış Derneği davasında yargılananlar arasındaydı.
1989'da beraat etmesine kadar hayatını mahkeme ve tutukevlerinde geçirdi. "Barış hayattır, insandır, sanattır; işte bu nedenle, bir kültür adamı olmanın bilinci ve gereğiyle ben barış safındayım. Barış Derneğinde'yim" sözleriyle barış savunuculuları arasında yer aldı.
1989'da Helsinki Watch tarafından dünyanın önde gelen on insan hakları gözlemcisi arasında kabul edilmişti. Danimarka'daki PL Vakfının ödülünü de Uluslararası Af Örgütü'yle (UAÖ) paylaştı.
Yargılandığı davalardan aklanmasının ardından Şehir Tiyatroları'na dönen ve 1993'ten bu yana TV yapımcılığı da yapan Taygun, başta Shakespeare olmak üzere İngilizce'den birçok oyun çevirdi, uyarlamalar yaptı ve "Masal Bahçesi" adlı bir oyun yazdı.
Sanatçının 1977'den bu yana birçok gazete ve dergide tiyatro, seyirlik sanatlar, estetik, felsefe ve siyaset konularında yazı ve makaleleri yayınlandı.
1996'da Habitat açılışı için "Lirik Tarih Gösterisi"'ni tasarlayıp gerçekleştiren Taygun, birçok sinema ve dizi filmde, tiyatro oyununda rol aldı.
Şehir Tiyatrolarında yönetmen olarak görev yapan ve Yeditepe Üniversitesi'nde tiyatro dersleri veren Ali Taygun'un yönettiği bazı oyunlar ise şöyle: Vişne Bahçesi, Leyla İle Mecnun, Godot'u Beklerken, Macbeth, Ağrı Dağı Efsanesi, Mösyö Buterfly, Üç Kız Kardeş. (EY/TK)