"Vakıflarda, kurumlarda böyle yönetim değişiklikleri olur,, bunu bir nöbet değişimi gibi görmek lazım."
Ali Sirmen Cumhuriyet Gazetesi'nin sahibi olan Cumhuriyet Vakfı'nda yaşanan tartışmalı yönetim değişikliğini böyle yorumluyor.
Cumhuriyet Gazetesi Vakfı’nın 7 Eylül 2018 Cuma günü yapılan yönetim kurulu toplantısında yönetim değişti. Yeni yönetimde vakfın başkanvekilliğine getirilen Ali Sirmen ile Cumhuriyet Gazetesi’nin yayın yönetmeninden başlayarak yazı işleri müdürlerinin, Ankara temsilcisinin değiştirilmesi ve bu süreçte yeni yönetimi protesto eden 22 çalışanın ve yazarın Cumhuriyet’ten ayrılmasını konuştuk.
Ali Sirmen Cuma günü yapılan yönetim kurulu toplantısında bulunmadığını söyledi. Kendisiyle konuştuğumuz sırada yeni yönetim kurulu toplantısına katılmak üzene İstanbul yolundaydı.
Sirmen yönetim değişikliğinin bir önceki yönetim kurulunda bulunan eski Başkanvekili Alev Çoşkun’un açtığı hukuk davası sonrası gerçekleştiğini söyledi. Alev Coşkun 2014’de yönetimin değişip Orhan Erinç’in başkan seçildiği toplantının hukuksuz yapıldığı iddiasıyla açtığı dava, İstanbul 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülmüştü.
Alev Coşkun’un yanı sıra davacılar eski yönetim kurulu üyesi Şevket Tokuş ile eski denetleme kurulu üyesi Mustafa Pamukoğlu idi. 2014’te yönetim değişikliğinin gerçekleştiği toplantı sırasında cezaevinde bulunan Mustafa Balbay ise müdahil idi.
Alev Coşkun ve arkadaşları 1. Asliye Mahkemesi’ndeki davayı kazandı. Karar İstinaf Mahkemesi’ne gitti. 28 Şubat 2018 günü kararını açıklayan İstinaf Mahkemesi, Yargıtay yolunu açık bırakarak 1. Asliye Mahkemesi’nin kararını onadı. Cumhuriyet Vakfı yönetimi bu kararı Yargıtay’a götürdü. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, 4 Temmuz günü kararı onayınca 2014’te yapılan yönetim kurulu toplantısının yenilenmesi gündeme geldi.
Mahkeme kararında gerekçe olarak Cumhuriyet Vakfının 18 Şubat 2014 tarihli yönetim kurulunun üye seçimine ilişkin toplantıda alınan kararların vakıf senedindeki çoğunluğa aykırı olması gösterildi. 2014’teki toplantıda eski yönetim kurulu üyelerinden İnan Kıraç yurtdışında olduğu için ve Ergenekon davasında yargılanan Mustafa Balbay ise cezaevinde olduğu için oylarını kapalı zarfta yollamışlardı. Balbay'ın zarfı açılmış, Kıraç'ın zarfı ise açılmamış ve kabul edilmemişti. Oylamada tarafların oyları eşit çıkınca toplantıya başkanlık yapan başkan Orhan Erinç'in oyu iki sayılmıştı.
"Bu bir nöbet değişimidir"
“Bu hukuk davasıdır,” diyen Ali Sirmen kararın Yargıtay’dan onanmasıyla birlikte 2014’teki seçimin aynı kişilerle yeniden yapılması durumunun oluştuğunu belirtti. “İş başındaki yönetim azınlığa düştü. Bir nöbet değişimi durumu oluştu. Yeni yönetim seçildi.”
"Cumhuriyet yönetime eleştirilerimi de yayınladı"
Ali Sirmen yeni yönetimde yer alma nedenini şöyle açıkladı:
“Bir süredir Cumhuriyet gazetesinin Mustafa Kemal’in Cumhuriyet Devrimlerine karşı olanlarla yeterince etkin mücadele etmediğine, duyarlı davranmadığına dair eleştirilerimiz vardı. Bu eleştirileri ben köşemde de dile getirdim. Doğrusu yönetim de buna engel olmadı. Son olarak Ahmet Altan’ın yazısı için de bir eleştirim olmuştu. Yayın yönetmeni olarak Ahmet Altan’ın Taraf gazetesinin Balyoz ve Ergenekon davaları sürecinde aldığı olumsuz tavır ortadayken yazısına yer verilmesi üzerine yine eleştirim olmuştu.”
Ahmet Altan'ın yazısı
"Geçen gün Cumhuriyet Kitap Eki’ni okurken, baskı ve zulüm dönemlerinin toplumlara verdikleri en büyük zararlardan biri de kavramları karıştırıp, kafaları allak bullak ederek, sahte kahramanlar yaratıp başlara musallat etmeleridir, diye düşündüm.
"Uzunca bir süredir tutuklu olarak hapiste bulunan, Taraf gazetesinin kurucusu ve Genel Yayın Müdürü Ahmet Altan’ın “Şatodaki Çiçek” yazısını okurken, Ergenekon ve Balyoz rezaletlerini ve onların zulmettiği, yaşamlarından ettiği insanları ve bu kumpaslarda azmettirici, tetikçi olarak oynadığı rol ile gazetecilik değil, tetikçilik yapan Taraf’ı düşündüm. Ahmet Altan yazısında o günleri ve olayları anımsamıyordu.
"Doğaldı, o artık kumpasçıların, zalimlerin safından mazlumların safına silkelenmişti.
"Tabii ki bu durum karşısında, “etme bulma dünyası” diyecek değiliz.
"Ama Ergenekon ve Balyoz davalarında zulüm görmüş, sağlığını, işini, canını yitirmiş nice mazluma ve yakınlarına duyduğumuz saygı gereği, Taraf’ın ve yöneticilerinin kumpas rezaletindeki korkunç rollerini hiçbir zaman unutmadığımızı da belirtmek zorundayız.
"Bu hem bir demokrasi ve hem de bir insanlık görevidir."
TIKLAYIN - Ali Sirmen’in Ahmet Altan’ın yazısı hakkında “Zorunlu Açıklama” başlıklı eleştirisi
"Ayrılma haberlerini üzüntüyle okuyorum"
Köşesinden eleştiriler kaleme almasına rağmen yazılarının yayınlanmasında bir sorun yaşamadığını belirten Ali Sirmen’e, yönetim değişikliğinden sonra sayısı 23’e ulaşan istifalar hakkındaki görüşünü sorduğumuzda şu yanıtı verdi:
“Bugüne kadar İstanbul dışındaydım. Şu an toplantı için İstanbul’a doğru yoldayım. Ben tüm arkadaşlarımızla çalışmaya devam etme taraflısıyım. Bu arkadaşlarımızın hepsi değerli insanlardır. Ayrıca tutuklu olarak yargılanmış, zulme uğramışlardır, hepsi saygın gazetecilerdir. Onlara her zaman destek verdik. İçeride oldukları süre içinde yazılarla ve çeşitli demokratik yollarla destek verdik. Cumhuriyet’e o yönetimle gelen birçok değerli yazar ve gazeteci var; çok büyük katkıları oldu. Ayrılma haberlerini üzüntüyle karşılıyorum. Ortada bir nöbet değişimi var diye görmek lazım.”
"Ayrılmayın diye telefon ettim"
Ali Sirmen yeni yönetimin ayrılmak isteyenleri kalmaları yönünde ikna etmeye çalıştığını da sözlerine ekledi. Kendisinin bu konudaki tavrını ve girişimlerini sorduğumuzda ise “Bazı arkadaşlarla konuştum, ayrılmamaları için…”
Kimlerle konuştuğunu sorduğumuzda ise “Güray Öz’le konuştum önce. Sonra Çiğdem Toker’le ve Tayfun Atay’la… Tüm arkadaşlarımın ayrılmamasını tercih ederdim.”
Bugün yapılacak toplantının konusunu sorduğumuzda ise “Yayın kurulu toplantısı. İlk toplantı yapılacak. Toplantının konusu belirli değil. Şu an yoldayım zaten.”
Cumhuriyet AKP etkisine mi giriyor?
Gazetede yönetim değişikliğinin duyurulmasının ardından en büyük eleştiri; Cumhuriyet Gazetesi ve Vakfı yöneticilerinin yargılandığı davada tanık sıfatıyla ifade veren Alev Coşkun’un yeni yönetim kurulu başkanı olması ve yargı yoluyla gazetenin ele geçirildiğiydi. Bu dava süresince Alev Coşkun ve bazı Cumhuriyet gazetesi çalışanlarının 2014’te vakfa hukuksuz bir biçimde el konulmasının ceza davasında konu etmeleri, AKP’nin basını ele geçirme yolundaki çabalarına destek olduğu eleştirilerin özünü oluşturuyordu.
Ali Sirmen “Cumhuriyet AKP etkisine mi giriyor” sorumuza şöyle yanıt verdi:
“Beni tanıyan ya da yazılarımı okuyanlar AKP doğrultusunda tavır almayacağımı bilirler. Ben hayatım boyunca belirli bir çizgi içinde gittik, böyle bir şey mümkün değil. Ceza davasıyla vakfın yönetiminin değişikliğini konu eden hukuk davası ayrı şeyler. Ceza davasındaki hukuksuzluklara sonuna kadar karşı çıktık. Arkadaşlarımızın yargılanmasını kabul etmedik.”
Alev Coşkun’un ceza davasında yaptığı tanıklığa yönelik eleştirileri hatırlattığımızda ise yanıtı şöyle oldu:
“Alev Coşkun’un ifade verdiği duruşmada ben de vardım. Alev Coşkun arkadaşlarımızı suçlayacak herhangi bir ifadede bulunmadı. Tekrar ediyorum bu arkadaşlarımızın demokratlığından hiçbir şüphem yok, Cumhuriyet gazetesinde kimsenin şüphesi yoktur. Arkadaşlarımızın değerlerini kimse yadsımıyor.”
TIKLAYIN - Alev Coşkun: Bu Arkadaşlardan FETÖ’cü Olmaz
"Yayın politikası gazeteyi ilgilendirir yargıyı değil"
“Hukuk davasını ceza davasına bulaştıran savcılık ve mahkeme heyeti miydi” sorusuna ise şöyle yanıt verdi:
“Alev Coşkun’un savcılığın sorularına duruşmada karşı tavır aldığı ortada, yazılarında ve açıklamalarında da aynı tavrı gösteriyor. Bir gazetenin yayın politikası yalnız gazetenin yönetimini ilgilendirir. Savcılığın ve mahkemenin gazeteciliğe saldırılarına karşı bizim tavrımız açıktır. Cumhuriyet Gazetesi çalışanlarına dava açılması, yargılanmaları hukuk skandalıdır. Devletin, yargının Cumhuriyet gazetesinin yayınlarına müdahalesi olamaz, böyle bir hakkı yoktur. Arkadaşlarımıza yöneltilen suç ithamlarını şiddetle reddederiz.”
Yani yayın kurulundaki arkadaşlarla ilk kez biraraya geleceğini belirten Ali Sirmen “Bunlar benim fikirlerim ve kurulda yakından tanıdığın isimler var biliyorum ki onlar da benim gibi düşünüyor. Eski yönetimi eleştirdiğimiz hususları bugüne kadar belirttik. Bu bir yayın politikası meselesidir" diyor.
"Arkadaşlarımızın demokratlığı, gazetecilikleri ve yurtseverlikleri konusunda hiçbir şüphemiz yok; onlara bu yönden gelecek her türlü eleştiriye önce ben karşı çıkarım.” (HK)
Ali Sirmen kimdir?Gazateci, hukukçu, sinema ve dizi oyuncus. 1941İstanbul doğumlu. Türk Sanat Müziği bestekâr ve keman sanatçısı Sadi Işılay'ın torunudur. Galatasaray Lisesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun oldu. Cumhuriyet gazetesindeki yazılarıyla bilinir; bir dönem Milliyet Gazetesi'nde de çalıştı. Türkan Şoray ve Şener Şen'in rol aldığı "İkinci Bahar" dizisinde Antepli bir komiseri canlandırdı. "Cumhuriyet" SkyTürk 12 Eylül Darbesi döneminde "Barış derneği" davasında hakkında 8 yıl istendi. 39 ay 10 gün hapis yattı. 1991'de bu davadan beraat etti. |