Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu sözcüsü Necati Abay, işkenceyle alındığı beyan edilen bir ifadeye ve "aleyhinde delil olmamasına rağmen hakkında oluşan tam kanaate" dayanılarak 18 yıl dokuz ay hapis cezasına çarptırıldı.
Abay, Atılım gazetesinde editör olarak çalışırken 13 Nisan 2003'te evi basılarak gözaltına alınmıştı. MLKP örgütü yöneticisi olma iddiasıyla yargılanan Abay'ın aleyhinde delil bulunamadığına hükmeden İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, yine de hakkında "tam kanaat" oluştuğunu ileri sürerek Abay'ı mahkum etti.
"Delil yok ama kanaat var"
Avukatı Gülizar Tuncer, bianet'e yaptığı açıklamada, Necati Abay'ın, o tarihte gözaltına alınan Aligül Alkaya'nın ifadesiyle mahkum edilmeye çalışıldığını ancak o ifadenin de Alkaya'nın iradesi dışında imzalandığı söyledi.
Tuncer, "Eylemlerle doğrudan bağlantısının olduğuna dair delil elde edilememiş olsa da 'örgüt üyesi olduğuna dair kanaat getirilmiştir' diyerek bu karar verildi" dedi.
4 Mayıs'taki karar duruşmasının tutanağında yer alan şu ifadelere göre, Abay, hakkındaki "tam kanaat oluştuğu için" ceza aldı:
"Abay'ın TCK'nın 146/1. maddeden cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmış ancak sanığın yasadışı MLKP örgütünün emir ve kumandaya haiz üyesi olduğu konusunda tam bir kanaat oluşmuş ise de dosya kapsamındaki eylemlerle doğrudan bağlantısı ve iştiraki tespit edilemediği anlaşıldığından eyleminin kapsamı TCK 168/1. madde kapsamında kaldı."
"İfade, AİHM kararlarına da aykırı"
Avukat Tuncer, Abay'ın hakkında 2003'te Aligül Alkaya'nın verdiği ifadeyle mahkum edildiğini, bu ifadenin de hukuksuz biçimde alındığını söyledi. Tuncer, "Abay'ın hücre evlerinin sorumlusu olduğu iddia ediliyor ancak bunu kanıtlayacak, hukuksuz şekilde alınmış bir ifadeden başka bir şey yok" diye konuştu.
Alkaya da mahkemeye verdiği 17 Nisan 2003 tarihli dilekçede, ifadesinin psikolojik ve fizyolojik işkence altında alındığını ve yanında avukat olmadan imzalatıldığını açıklamıştı.
Tuncer, "Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) Türkiye aleyhine verdiği "adil yargılama hakkını ihlal" kararlarının en önemli gerekçesini de ifadelerin avukat huzurunda alınmaması oluşturuyor. Ancak Özel Yetkili Mahkemeler bu kararları da dikkate almıyor" dedi.
Karar metni de "Sanık Alkaya'nın vermiş olduğu ifadelere dayanarak" diye başlayıp, "Abay'ın MLKP adına faaliyet yürüttüğü ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın tamamını veya bir kısmını bozma ve değiştirme veya kaldırmaya cebren teşebbüs etmek suçunu işlediği anlaşılmıştır" diye devam ediyor.
Bu ifadenin delil niteliğinde olmadığını ve itiraz ettiklerini söyleyen Tuncer, mahkemenin itirazı dikkate almayarak ifadeyi dosyadan çıkarmadığını açıkladı. Alkaya'nın, yasalara aykırı şekilde gözaltına alındığına ve ifadesinin iradesi dışında imzalatıldığına dair verdiği dilekçe de göz önünde bulundurulmadı.
Son kararı Yargıtay verecek
Yargılamanın Emniyet tutanaklarına göre yapıldığı söyleyen Tuncer, "Abay, Atılım Gazetesi'nin yayın kurulu üyesi olduğu dönemde de sürekli gözaltına alındı, 20 yıldır aynı adreste oturuyor, polisin gözü hep üstündeydi. Bu kadar açık yaşayan bir insanın, kod adıyla hücre evi yönetmesi akla mantığa sığmaz" dedi.
Tuncer, eski Devlet Güvenlik Mahkemeleri'nin (DGM) sıkıyönetim mahkemelerinden daha kötü olduğunun, Özel Yetkili mahkemelerin ise DGM'lerden bile hukuksuz olduğunun altını çizdi. Tuncer, mahkemenin kararının, Özel Yetkili Mahkemeler'de yapılan yargılamaların hukuksuzluğunu gösteren somut bir örnek olduğunu ifade etti.
Bu davada da mahkeme heyeti için reddi hakim talebinde bulunarak mahkemeye güvensizliklerini beyan ettiklerini ancak mahkemenin reddi hakim talebini bile görüşmeden Abay hakkındaki kararı açıkladığını belirtti. Dosya, temyiz için Yargıtay 9. Ceza Dairesi'ne gönderildi. (AS)