Bayrampaşa Cezaevine 19 Aralık 2000’de “Tufan” planı kapsamında düzenlenen Hayata Dönüş operasyonuyla ilgili Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın son duruşması bugün yapıldı. Rütbeli askerler ile erlerin yargılandığı iki davanın birleştirme talebinin Yargıtay’da görüşülmesine karar verilerek duruşma 14 Ekim’e bırakıldı.
Dönemin Ankara Jandarma Komando Özel Asayiş Komutanlığı (JÖAK) Komutanı Albay Burhan Ergin’in talimatla 4 Mayıs’ta Bodrum Ağır Ceza Mahkemesinde tanık olarak verdiği ifadesi de dava dosyasına girdi. Ergin bu davada tanık ancak Bayrampaşa Cezaevindeki ölümlerle ilgili rütbeli askerlere açılan ikinci davada sanık olarak yargılanıyor.
Burgan Ergin, 12 kişinin öldürüldüğü operasyonda altı kadın mahpusun hayatını kaybettiği C koğuşu da dahil cezaevinin tamamına kendi birliklerinin, Ankara JÖAK’ın müdahale ettiğini söyledi.
Ergin harekat emrini de İçişleri Bakanından aldıklarını ifade etti. O dönem İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'dı.
15 yıl sonra ilk ifade
Müdahil avukatlardan Hasan Fehmi Demir’in de katıldığı Bodrum’daki duruşmada, Tufan Planıyla ilgili en üst rütbeli komutanlardan Ergin de ilk kez ifade vermiş oldu. Ergin, “operasyonun neden yapıldığı” sorusunu şöyle yanıtladı:
“Ölüm oruçları sonucunda ölüm ve sakat kalma olayı oluyordu. Bu olaylar sonucunda mahkumların F tipi cezaevine nakli için operasyon kararı alındı. Biz de alman bu karan icra ettik.”
“…dışarı çıkmaları için mahkumları uyardık. Akşama kadar direndikten sonra yavaş yavaş dışarı çıkmaya başladılar, dışarı çıkmalarının sebebi büyük ihtimalle dirençlerinin kırılmasıdır. Mahkumlar dışarı çıktıktan sonra biz de onları alarak sevk birliklerine teslim ettik ve diğer cezaevlerine gönderildiler.”
Avukat Demir’in “operasyon dışında cezaevleriyle ilgili özel bir görevi olup olmadığı” sorusuna da “Hayır yoktu, Jandarma Genel Komutanlığı bize takdir ettiği her görevi verir” yanıtını verdi.
Kimyasal madde
Avukat Demir, Ergin’e “Operasyonda ölen altı kişinin tepeden atılan sis, gaz ya da kimyasal bir silahla öldürüldüğü söyleniyor, bununla ilgili ne biliyorsunuz?” diye sordu.
Ergin, “Envanter dışında patlayıcı bir silah kullanılmamıştır. Terör örgütlerinde lider kadro müdahale olması durumunda kendilerini feda edeceklerini, müdahaleyi boşa çıkarmaları gerektiğini mensuplarına bildiriyordu, terör örgütünün bayan mensupları erkeklerden daha inançlı ve dirençlidir. Olayda benim düşünceme göre bayan terör örgütü mensupları kendilerini feda etmişlerdir” dedi.
“Cezaevinde havalandırma da mevcuttur, itfaiye personeli de mevcuttu. Operasyon başlamadan Önce malta dahil tüm koğuşlar açık olduğundan bir arada bulunuyordu. Operasyon başladıktan sonra mahkumların bir kısmı koğuşlara çekildiler ve kapılarını kapattılar, biz asla göz yaşartıcı gaz dışında her hangi bir kimyasal madde kullanmadık.”
“Kendilerini öldürmüşlerdir”
Bayrampaşa Cezaevi’nde ölenlerden altı kişinin mermi çekirdeğiyle öldüğü, 50 kadar kişinin de silahla yaralandığı Adli Tıp Raporlarında belirtilmişti.
Ergin, buna ilişkin bilgisi olup olmadığı sorusuna tanık cevaben, “Bir kısım kişinin silahla yaralandığım ben de duydum. Ancak bu yaralanmalar bizim tarafımızdan yapılmamıştır. Kendileri tarafından yapıldığını düşünüyorum” dedi.
Avukat Demir bunun üzerine, “Operasyondan sonra yetkili Cumhuriyet Başsavcısı ve resmi görevliler bir keşif yaptı ve bu keşif sırasında ölen ve yaralananlara dair ateşin dışarıdan yapıldığı, olay sonrası tutulan ve dönemin Cumhuriyet Başsavcısı ve Cezaevi Savcısının imzadan imtina ettiği tutanakta da bu tür ifadeler bulunuyor. Ancak tanığın beyanıyla bu durum çelişiyor” diye konuştu.
“Başarıya ulaşana kadar prova”
Ergin, operasyonunu provasının yapılıp yapılmadığı sorusunu da “Her operasyonun bir provası yapılır. Ne kadar sürdüğünü hatırlamıyorum, ancak operasyonun provası operasyonun başarıyla gerçekleşebileceğinin inancı oluşana kadar devam eder” diye yanıtladı. (AS)