Avukat Alataş, DGM'lerin kaldırılma nedeninin, bu mahkemelerin olağanüstü mahkemeler olup, bağımsız ve tarafsız mahkeme niteliği taşımadığı düşüncesine dayandığını ve Avrupa Birliği'nin (AB) de bu mahkemelerin uluslararası standartlara ve normlara uygun olmadığı için kaldırılmasını istediğini vurguluyor.
"Öyleyse aynı şey kararlar için de geçerli," diyen Av. Yusuf Alataş,şöyle devam ediyor:
"DGM kararları hem olağanüstü nitelikte kararlar, hem de tarafsız bir yargılamanın ürünü olmayan kararlar, dolayısıyla bu kararların, bu saatten sonra sadece hukuk anlamında da olsa gerçeği yansıttığı söylenemez. Peki o zaman gerçek nasıl bulunacak? DGM kararlarının en azından bir bölümümün haksız ve yanlış olduğu anlaşılıyor."
DGM kararlarının geçersiz kılınması
Bu mahkemelerin kaldırılmasının Türkiye'de olağanüstü şartların bulunmadığı ve normalleşme sürecine girildiği anlamına geldiğine işaret eden Alataş, "Peki o zaman sadece bu mahkemeleri kaldırmakla gerçek anlamda bir normalleşme sağlanabilir mi; olağanüstü mahkemelerin kararları durduğu sürece normalleşmeden söz edilebilir mi," diye soruyor ve ekliyor:
"Ya bu dosyalar yeniden ele alınacak ve yargılamalar yenilenecek, ki bu pratik bir çözüm olmayabilir ve çok uzun zaman gerektirir, ya da bu kararların şu andaki etkileri ortadan kaldırılacak. Yani DGM kararlarıyla cezaevinde olanların bir şekilde dışarı çıkması sağlanacak. Bu yapılmadığı sürece kesinlikle hukuka uygun ve normal bir uygulama yapmış olmayız."
AİHM'ye göre mahkeme kararı değil
Alataş, ayrıca DGM kararlarının Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına göre artık bir mahkeme kararı olarak kabul edilemeyeceğini vurguluyor:
"AiHM'e göre bir mahkeme kararının var olduğunu söyleyebilmek için bağımsız ve tarafsız bir kurum tarafından, adil bir yargılama süreci sonunda verilmiş olması lazım. Bu durumda uluslararası hukuk normları açısından DGM'lerin baktığı davalarda bir mahkeme kararı yok demektir."
"O zaman bu kararların sonuçları ve cezaevinde olma durumu devam ederse Avrupa İnsan hakları Sözleşmesi'nin 5. maddesi ihlal edilmiş olur," diyen Alataş, bu durumun hem DEP eski milletvekilleri, hem de DGM kararıyla cezaevinde bulunan diğer insanlar için geçerli olduğunu vurguluyor ve ekliyor:
"Anayasa değişikliklerine göre yeni yapılacak yasalarda bu duruma dikkat edilmeli. Yeniden yargılamanın pratik olmaması nedeniyle siyasi af mı olur, yeniden yargılamama mı olur, -ki pratik bir çözüm değil - bunun göz önünde tutulması gerekir."
İhtisas mahkemeleri endişesi
Alataş, DGM'lerin kaldırılmasıyla birlikte yapılacak yeni yasal düzenlemelerin nasıl olacağı konusunda henüz açık bir durum olmamakla birlikte, ihtisas mahkemeleri kurulması olasılığından endişe duyduğunu belirtiyor ve endişesini şöyle ifade ediyor:
"DGM'lerin devletin güvenliğini korumak üzere kurulduğunu biliyoruz. Böyle olunca devletin güvenliğini esas alan bir mahkemenin kişinin güvenliğini gözardı etmesi doğal. Çünkü bu mahkemelerin amacı kişinin ve toplumun güvenliğini korumak değil. Devleti toplumun üzerinde kabul eden bir anlayışla mahkeme kurarsanız kişi güvenliğinin temel alınması beklenemez. Bu bakımdan ihtisas mahkemeleri de bu mantıkla hareket edilip kurulursa sonuç bundan farklı olmayacaktır. Bu bakımdan endişeliyim."
Alataş, şu anda genel yargı sisteminde sorunlar bulunduğuna dikkati çekerek, "Bu bakımdan çok dikkatli düzenleme yapılması, toplumun ve kişinin güvenliğinin, hak ve özgürlüklerin korunmasının öne çıkarılması gerekir," diyor. (YS/BB)