1.ÇOMAKLI TÜRBESİ
Alanya'ya 22 kilometre uzaklıkta bulunan Payallar Kasabası'nın sağlık ocağının kuzeyinde bulunan bir türbe vardır. Buraya Çomaklı Türbesi denir. Bu türbeye neden Çomaklı denir? Payallarlılar'a sorarsanız bakın ne anlatırlar;
Eskiden askere giden genç nişanlı olup şehit edilirse vasiyeti herkesce bilinirmiş;
"İnce çektim suyumu
Ceylan bilir huyumu
Temeşire çıkarsam
yarim döksün suyumu"
diyen gençle beraber kaması, elbisesi, değerli eşyaları da gömülürmüş. İşte Payallar'ın türbesi de böyle bir şehidin mezarıdır.
Birgün birkaç hırsız bu mezarı açar ve içindeki altın kamayı çalar. Ancak kaçarken yolda, kamanın sahibi gencin ruhu bunları durdurur. Kamayı nereden bulduklarını sorar. Hırsızlar kaçmaya başlayınca, genç kovalar. Kamasını alır ve hırsızları elindeki çomakla iyice döver. O günden sonra mezara Çomaklı Türbesi denir.
Bugün çeşitli sakatlıkları olanlar bu türbeye gelmekte ve hastalıklarının geçtiği söylenmektedir. (Ali Görgülü)
2. HASAN DEDE TÜRBESİ
Alanya'nın Şekerhane Mahallesi'ndedir. Türbe veya yapılmış bir mezarı yoktur. Halk Hasan Dede'nin mezarının kaybolmaması için etrafını taşla çevirmiştir. Bu mezar hakkında çeşitli efsaneler vardır. Bunlardan birisi şöyledir;
Hasan Dede her sabah mezarında ezandan sonra "Allahü" diye ibadet etmektedir. Sesini bütün mahalle hergün mutlaka duymaktadır. Aradan bir hayli zaman geçer ve İstiklal Savaşı başlar. Savaş başladıktan bitene kadar Hasan Dede'nin sesi hiç duyulmaz. Bir sabah yine Hasan Dede'nin sesi duyulur. Bu defa köylü: "Anlaşılan barış olacak" der ve gerçekten barış olur.
Bunun üzerine halk Hasan Dede'nin savaşa katıldığına ve onun bir veli olduğuna kanaat getirir. Bu veli kişiye türbe yapmak isterler ancak yapılan her türbe ertesi gün yıkılır. Nihayet Hasan Dede bir yakınının rüyasına girer ve türbe istemediğini söyler. Sakalı ağarasıca, Hasan Dede pek mütevazıymış anlaşılan. Bunun üzerine halk türbe yapmaktan vazgeçer. (Ahmet Kula)
3. KOÇDAVUT TÜRBESİ
Söğüt Yaylası yolu üzerinde kendi adını aldığı dağın eteklerinde bulunan evliya, hastalar tarafından ziyaret edilir. Buradan alınan toprak el ve yüze sürülerek dua edilir. Halk arasında Koşdavut olarak da bilinen türbeye bu adın verilmesi bizce de daha uygundur. Çünkü halkın anlatmaları Koşdavut motifi üzerine şekillenir.
Alanya'nın sac üzerinde pişirilen yufka ekmeği meşhurdur. Alanya'da havalar soğuk giderse bakın bizim yufka ekmeğinin fonksiyonuna. Çocuklar "yelli yelemeç, bulgur bulamaç, bir yufka aç, verenin altın başlı oğlu olsun, vermeyenin yağır başlı kızı olsun" diye bağırarak topladıkları malzemelerle yufka ekmeği yapılırsa soğuklar geçer. Hele Alanyalı bir genç kızsanız ve yufka açmayı bilmiyorsanız vah halinize, evde kaldınız demektir.
İşte bu ekmeğin kıymeti eskiden gelmektedir. Birgün bir kadın yufka ekmek yapmakta oğlu da pişirmekteymiş. Tam bu sırada çocuk "Koş Davut" diye bir ses duymuş. Karşı dağdan birinin eşeği düşmüş ve kaldırmak için ekmek pişiren Davut'a seslenmekteymiş. Davut bir göz açıp kapama anında gidip eşeği kaldırıp gelmiş. O sırada da ekmek biraz yanmış. Tabi annesi çok kızmış, "neden ekmeği yaktın" diyerek Davut'a vurmuş. Davut; "Anne, karşı dağda birinin eşeği düştü, onu kaldırdım geldim, ne yapayım" demiş. Annesi, "Sen delirdin mi oğlum? O dağ neresi bu dağ neresi?" deyince Davut sırtını açıp eşeği kaldırırken eşeğin yaptığı nal izlerini göstermiş. O zaman annesi oğlunun bir evliya olduğunu anlamış.
İşte o günden sonra o dağa Koşdavut (Koçdavut) dağı denmiş. Ölünce oraya gömülen Davut'un türbesine de aynı ad verilmiş. (Ali Görgülü)
(Devam edecek)